Kapatılamayan Türk Okulları’nın İntikamı mı Alınıyor?

Toplamda 160 ülkede hizmet veren, ülkemizin medar-ı iftiharı Türk Okulları adına Aralık 2013 tarihi önemli bir dönüm noktasıdır. Bu tarihe kadar bizzat hükümet üyeleri tarafından misafir oldukları her ülkede ziyaretleri ve açılışları yapılan kurumlar kendilerini aniden anlamsız bir mücadelenin içerisinde bulmuşlardır.

Devlet büyüklerimiz öncesinde en büyük methiyeleri düzdükleri müesseseler için bu tarihten sonra artık yerel yetkililer nezdinde en ağır ithamlarda bulunmaktan çekinmediler.

Neler yoktur ki bu ithamların içerisinde? Kurumların kara para akladığından tutun da terör örgütü olduğuna kadar akla hayale gelmeyecek pek çok insafsız isnat utanmadan ikili görüşmelerde arka arkaya sıralanmaktadır. Hariciyecilerimizin tek talebi vardır: Kurumların bir an önce kapatılması.  İthamları dinleyen yerel yetkililer şaşkındır. Zira Türk meslektaşları hem zaten çok iyi tanıdıkları kurumları kendilerine tanıtmaya çalışmakta hem de daha altı ay öncesinde sarf ettikleri sözlerini yalanlamaktadır.

Sizin öz çocuklarınızı emanet ettiğiniz bu insanları anlamaya ilim ve beceriniz yetmez. Bizim kadar donanımlı değilsiniz. Dolayısıyla biz size onları yakından tanıtmaya geldik kumpası tutmaz. Bir tek ülke kendilerine olumlu cevap vermez. Türk diplomasisi, süper güç diyebileceğimiz devletlerden de 3. Dünya ülkelerinden de aynı cevabı alır: ‘’Biz onları çok iyi tanıyoruz. Siz gelmeden çok önce buradaydılar. Çocuklarımızı okutan bu insanları defalarca test ettik. Testlerin hepsini geçtiler. Legal çalışıyorlar. İthamlarınız hayal ürünü. Biz tam tersine mevcut kurumların sayısını nasıl artırabiliriz diye çalışmalar yapmaktayız.’’ derler.

Yapılan eğitim hizmetleri o kadar kalitelidir ki ülkemizle stratejik ortak olan devletler bile o mesele başka bizim meselemiz başka. Lütfen Türk Okulları’nı devletlerarası münasebetlerin düzenleyicisi haline getirmeyelim demişlerdir. Bu sözler küçük dağları ben yarattım edasıyla hüküm süren çakma Firavunların kaldırabileceği türden değildir. Madem benim elim yurt dışındaki okullara ulaşmıyor o zaman ben de yurt içindeki zaten iki yıldır kapısından müfettişleri eksik etmediğim kurumlara meydanı dar ederim düşüncesine kapılır. Böylece hem çizilen egosunu tamir edecek hem de iradesine karşı gelenlere iyi bir ders verecektir.

Yaklaşık bir aydır ülkemizin güzide eğitim kurumları tuhaf diye nitelendirmekten çekinmeyeceğimiz hadiselere şahit oluyor. Kurumlara sabahın köründe tam donanımlı yüzlerce polis ile ani baskınlar yapılmakta. İçerisinde halk sağlığı ekiplerinden itfaiyeye, oradan maliyeye kadar ellerinde görevlendirme yazısı olmayan onlarca müfettiş ile ekipler okullarda denetim yapmak istemekte. Mezuralarla panolar ölçülmekte, merdiven basamakları sayılmakta, okul bahçeleri adımlanmakta. Polisler ana sınıflarına dalıp 3-5 yaşındaki çocukların etkinliklerini incelemekte, okul zili melodileri kontrol edilmekte. Zaten sene başından beri defalarca kontrol edilmiş okulun mali kayıtları tekrar gözden geçirilmekte.

Bu denetimlerin amacı ne olduğu kendilerine sorulduğunda, bu okullara sahip çıkanları da kendi iktidarı adına ülkesinde feda etmeyeceği değeri bırakmayanları da milletin tanımadığını zanneden memurlar  ‘’Sizin kara para akladığınızı ve terör örgütü mensubu olduğunuzu düşünüyoruz” demekteler.

Sergilenen bu tiyatronun amacı kurdun suyumu bulandırıyorsun bahanesi ile kuzuya saldırmaya çalışmasından ibarettir. Sözde denetimler, nefret suçu kapsamına giren ve hukuki temeli olmayan korsan çalışmalardır. Kurumlar kanun önünde bu suçu işleyenlerle mutlaka hesaplaşacak, pervasızlıklarını yanına bırakmayacaktır.

Bugün hukuk kimmiş, benim ağababalarım var diyen tetikçilerin yüzlerinin kızarıp,  buram buram terleyeceği günler uzak olmasa gerek.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.