Evrensel barış artık hayal değil

14.Uluslararası Dil ve Kültür Festivali’nin 2016 Gala programı Brüksel’de yapıldı.

Belçika’nın Fransızca kültür kanalı  La Trois tarafından canlı yayınlanan programa ev sahipliğini Forest National Arena yaptı.

Birkaç günlük hazırlığın akabinde sahne alan program tek kelimeyle muhteşemdi.

Dünya çocuklarının performansı seyredenleri adeta büyüledi.

Bütün festivallerde olduğu gibi kapanış tüm çocukların katılımıyla icra edilen Evrensel Barış yani Yeni Bir Dünya isimli ezgiyle oldu.

Ezgiyi anons eden spiker bile çok heyecanlanmıştı. Heyecanını gözlerinden okumak mümkün olabiliyordu.

Fransızca söylenen ezginin sözleri gelecekte bütün dünyayı kucaklayacak olan evrensel barışın müjdesini vermekteydi.

Dünya çocukları tek yürek olmuş hep bir ağızdan göklerin pırıl pırıl olduğu, yepyeni bir dünyayı inşa edeceklerini söylüyorlardı.

Aslında bu kadar farklı millete ve kültüre sahip olan yüzlerce çocuğun bir araya gelerek birkaç günde böyle bir programı hazırlamış olmaları sözlerinde ne kadar samimi olduklarının göstergesiydi.

Büyüklerin gerçekleşeceğine inanmadıkları, inanmadıkları için de gerçekleşmesi için gayret sarf etmedikleri dünya barışını sağlayacaklarını iddia ediyorlardı.

Zira onlar kavgaların önüne geçecek ve bütün dünyayı huzura sevk edecek olan ‘sihirli formülü’ okudukları okullarda öğrenmişlerdi.

Bu formül, dini, ırkı, milleti ne olursa olsun bütün insanları sevmek yani bütün insanlara hoşgörüyle bakmaktan ibaretti.

İnsana saygı, kendisinden farklı olanı anlamaya çalışmakla mümkündü. Bu yaklaşım kavgaların önüne geçmek demekti.

Ahlaki erdemlerin en büyüğüydü. Bu sebeple olsa gerek ki kendilerine öğretilen erdemler arasında ilk sırada o yer almaktaydı.

Bu sihirli formülden programda yaptığı kısa konuşmada Anvers Belediye Başkan Yardımcısı da kısmen bahsetti.

Ziyaretine gittiği Fethullah Gülen Hocaefendi’nin kendisine “Dünyanın diyaloğa ihtiyacı var” dediğini söyledi.

İşte dünyanın ihtiyaç duyduğu diyaloğu sağlayacak olan kadro o esnada sahneden dünyaya seslenen dünya çocuklarıydı.

Forest National Arena’yı dolduran binlerce seyirci ellerini patlatırcasına bu çocukları alkışlıyordu.

Bu alkışlar, söylenilen ezgilerin güzelliğinden ziyade sahip olunan misyonun büyüklüğüne gelmekteydi.

Avrupa’nın başkenti kapılarını bu misyonun büyüklüğü için kendilerine açmıştı.

Prensler, bakanlar, sanatçılar, sporcular dünya barışını sağlayacak kadroyu görmek için salonda yerlerini almıştı.

Çünkü onlar her geçen gün düşmanlığın boğduğu bir dünyada barışın tek umuduydular.

Kendilerini seyrederken aklıma Efendimiz’e (sav)  ve Hz Musa’ya inanıp sahip çıkan gençler geldi.

Efendimiz ’in (sav) anlattıklarını dinleyip arkasından bu fikirler çok tehlikeli, bunlardan başka yerde bahsetme diyen yetişkinlere nispet edercesine daha çocuk yaşta olan Hz Ali ve Hz Zübeyr gibi bir kısım gençler, biz sözlerinizin doğruluğundan şüphe etmiyoruz, ne yapmamız gerekiyorsa yapmaya hazırız demişlerdi.

Hz Musa Kızıldeniz’i aştıktan sonra hedeflerine hayal dünyasında geziyorsun diyen kavminin yetişkinleri ile değil kendisine inanıp, sahip çıkan gençlerle ulaşmıştı.

İşte aynen onlar gibi bu gençler de yetişkinlerin dünya artık rayından çıktı, insanlık önü alınamayan bir sel halini aldı, bundan sonra yapacak hiçbir şey kalmadı dedikleri şu dönemde karşımıza çıktılar.

Bütün dünya bizi dinlesin, evrensel barışı sağlama adına geçerli bir formüle sahibiz dediler.

Dünya olarak ihtiyaç duyduğumuz huzuru bize onlar solutacaklar.

İnsanın aziz tutulduğu, kimsenin inancından, milletinden, ırkından dolayı küçük görülmediği, ahlaki erdemlerle bezenmiş bir geleceği bize vadediyorlar.

Yani her tarafın gökler gibi pırıl pırıl olduğu yeni bir dünyayı kuracaklar.

Sizi anlayamayanlar kendi talihsizliğine yansın çocuklar.

İyi ki varsınız.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.