Ömer Kutlu
Eski Yazıları
Selam serenatı
Selam olsun sizlere Anadolu’nun yiğit evlatları.
Selam olsun yıllarca gözyaşlarına karışmış terleriyle topyekün insanlığın mutlu ve aydınlık geleceğinin harcını sulayanlara.
Ne mutlu size ey gittikleri hicretlerden geriye dönmeyi döneklik sayarak, deniz aşırı diyarlarda kendilerine mezar yerleri alıp, “ölürsek bizleri buralara gömün, gömün zira her mezar bir tapudur, hicret ettiğimiz bu topraklar bize ancak böyle yurt olur” diyen, kaderlerine gurbetin mührü vurulmuşlar.
Selam size asrın Ebu Bekirleri (ra). Selam olsun “inandıkları kutlu hakikatin” yer yüzünde dalgalanmadığı yer kalmasın diyerek, alın terleri ile kazandığı helal kazançlarından adeta ciğerlerini söker gibi verdikleri burslar, himmetler ve kurbanlarla, tarihin altın sayfalarına elmastan harflerle isimleri yazılanlara.
Selam olsun sizlere bu hizmetin yiğit evlatları.
Bir yanda selam, diğer yanda va esefa!
Ne yazık ki bugün sizler yeni ve taze bir medeniyet inşa etmeye çalıştığınız için kelepçeleniyorsunuz. Bir nesle sahip çıktığınız için tutuklanıyor ve karşılıksız verdiğiniz için suçlanıyorsunuz . Burs burs büyüttüğünüz ümitlerinize katranlar dökmeye, himmet himmet yeşerttiğiniz gönülleri tekrar çöllere çevirmeye çalışıyorlar.
Bilemezdik ve bilemezdiniz böyle bir hazan rüzgarı esecek, dünün mağdur ve mazlumları bugün kibir dağlarında otaklar kurup, kendilerinden başka kimselere hayat hakkı tanımayacaklar. Sonra da, o kardeş bildikleriniz yollarınızı kesecek, emeklerinizi zayi etmeye çalışacaklar.
Ama görünüyor ve görüyoruz ki, ne zalimlerin zulmü, tiranların gayzı ve nefreti ne de yollarınızı kesen gulyabani kılıklı hukuk tanımaz avaneler sizleri çıktığınız bu kutlu seferden geriye döndüremeyecek.
Sizleri doğup büyüdüğünüz topraklarda boğmaya çalışan beyhude gayretlere rağmen dünyanın her yerinde “yeni bir dünya” türküleri söyleniyor. Her tarafta bahar şarkıları seslendiriliyor.
Sırf dinine, milletine ve insanlığa hizmet ettikleri için zalimlerin zulmüne maruz kalan Anadolu’nun yiğit evlatlarına bir kez daha selam olsun.
Bir mübarek Ramazan gecesinde, henüz sahur sofrasına oturmadan evi basılan ve sadece görevini yapıp hırsıza dur dediği için derdest edilen, yaklaşık iki yıldır haklarında iddianame bile yazılamayan, teşkilatlarının yüzakı emniyetçilere selam olsun. Değil mi ki; “Allah var gam yok”.
Hayali bir dizi senaryosunu, bir dizi iftiraya bulayıp dizilerde bile olmayacak mantıksızlıkla terör örgütü üyeliği hayal edilerek soğuk bir Aralık günü götürülüp bütün hakları gaspedilen Hidayet abi sana da selam olsun.
Derin devletin en kirli oyunlarını oynadığı bir dönemde, kelle koltukta devrin seçilmiş iktidarının demokratik haklarını savunmaktan başka suçu olmayan ve dün haklarını savunduğu o günün mazlumları tarafından bugün en aşağılık zulme maruz bırakılan Mehmet Baransu, selam olsun senin cesur yürekli duruşuna.
Adalet külahını başına geçirip zalimin borazanını çalan hakimlerin bile suçlayacak bir şey bulamadığı için; “acele etme buluruz elbette bir suç” demek zorunda kaldıkları Gültekin Avcı. Ey yazdığı bir kaç köşe yazısı bahane edilerek içeri tıkılan korkusuz delikanlı sana da selam olsun. Biliyoruz tek suçun başını zalim iktidara eğmemekti.
Sana selam etmek benim boyumu aşar. Ey nazik insan, ey gözü pek! ey yiğit Akın İpek! Senin civanmert duruşuna selam etmek ne şeref! Yıllarca çalışıp kazandığın bütün mallarına devrimizin “Moğol Ordusu” çökerken başını hep dik tuttun. Zalimlere bir göz kırpsaydın eskisinden daha zengin olurdun. Ama sen “Hocamın bir tebessümüne bütün mallarımı veririm” dedin. Selamıma gözyaşımı katıp göndersem kabul eder misin?
Binlerce kişiye iş, onbinlercesine aş sağladınız. Kayseri Kayseri olalı sizin gibi yiğitleri ne gördü, ne işitti. Okullar yaptınız, yurtlar açtınız. Burslar vererek bir gül neslini yetiştirmeye azmettiğiniz için önce vazgeçersiniz diye size gözdağı verdiler. Yolunuzdan dönmeyince de hapislere attılar. Yazık o Kayseri’ye yazık ki size sahip çıkmadı. Ama ne mutlu size ki “gariplere müjdeler olsun” hitabının mazharı, Efendiler Efendisi (SAV)’ne kardeş oldunuz. Size selam olsun demek için sesim ve soluğum yetmiyor. Ey koca Boydak’lar! Sizin için yarıya inmeliydi bayraklar. Selam olsun size ve Erciyes gibi dik duruşunuza.
Ey Erzurum’da 91 yaşında hasta yatağında hakkında gözaltı kararı çıkarılan Alaattin Öksüz amca, bizleri öksüz bırakıp göçüp gittin arzu ettiğin diyarlara, bize de “dik durmayı” miras bıraktın. Senin sadakat, vefa ve hamiyetperverliğin karşısında bizler iki büklüm selama duruyoruz.
Gün gelecek devran dönecek elbette. Allah bu kadar emeği zayi etmez, inanıyor ve iman ediyoruz.
Benimkisi sadece bir selam serenatıdır.
Bir vefa borcu olarak, söyleyecek bir şeyi olmayan ben, dualarımı selamlarıma yoldaş ediyorum.
Sadece Hakk’ın hatırını ali tutarak, İlahi rızayı talep edip hayatlarını adayanlara selam etmektir arzum.
Gazetecilere; “çekin oğlum çekin, şereftir bu bizim için” diyen Antalyalı dev ruhlu Ramazan amca’dan, mallarına el konulan bütün işadamı ve esnaflara kadar, zulme maruz kalan tüm gönül erlerine, selam olsun.
Bir şafak baskını ile evlerinden alınıp şimdi hapishanelerde tutuklu yargılanan masumlardan, her şeylerini geride bırakıp mecburi hicretlere açılan muhacirlere kadar herkese selam olsun.
“Reza soytarısına darbe yapan büro amirinden”, terör örgütlerine giden silahları engellemeye çalışan askere, kimseden emir almadan sadece kanunun emri ile hüküm veren hakimden, gecesini gündüzüne katıp ülkesine hizmet eden bürokratına kadar paralel ile etiketlenen ne kadar vatan evladı varsa hepsine selam olsun.
Gazete ve televizyonlarına el konulup işten atılan gazeteciler ve televizyonculara, “neden o pideciden sipariş verdin” diye sorgulanan esnafa, “Bank Asya’ya niye para yatırdın” diye gözaltına alınan muhasebeciye, “neden veznede işlem yaptın” sorusuna muhatap banka memuruna, öğrenciye dört işlemi öğretmek sana mı kaldı diye hesaba çekilen dershane öğretmenine, ilkokul mezunu tekstilci abiden, dünyaca ünlü kalp damar cerrahı üniversite profosörüne, arabesk dinleyen dolmuş şoföründen özgün müziği seçen kulağı küpeli üniversiteli gence kadar, Hizmet hareketine gönül vermiş ya da vermemiş olsun muhalif ne denli ses, mağdur ne kadar ademoğlu varsa; avazımın ulaştığı, yüreğimin yettiği herkese ve her yere selam olsun.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment