Köle adası Gore

Ahmet Aslan Bey bir zamanlar kölelerin barbarca toplanıp Avrupa’ya ve Amerika’ya satılmak için gönderildiği Gore Adası’nda bu sene olanları yazıp göndermiş:

İnsanlık tarihinin bir bakıma insanlıktan nasipsiz kaldığının izlerini taşıyan bir ada. Yüzyıllar boyu köle ticaretinin başkentliğini üstlenmiş. Batı Afrika’mızın, Senegal’imizin, Dakar’ımızın göz bebeği, Gore’miz yani Gore Adası, kölelik son bulduktan sonra şimdilerde bir arada yaşamanın temsili haline gelmiş. Yirmi yıldır da belediye başkanlığını kendisi Hıristiyan olan avukat Augustin Sedar Senghor bu değerleri koruyarak yürütüyor. Yıllardır Müslümanlar Hıristiyan komşularının bayramlarını; Hıristiyanlar da Müslüman komşularının bayramlarını kutluyorlar.

Ancak ilk defa bu Kurban Bayramı’nda, yüzyıllar boyu bir şeyler almak için gelen ‘beyaz adam’ bir şeyler vermek için geldi. Karşılığında bir şey istemeden, hem de bizzat kendileri Avrupa’nın değişik ülkelerinden yol paralarını da ceplerinden ödeyip, eşini-dostunu geride bırakarak geldiler.

Aslında beyaz turistler son zamanlarda geliyorlardı, ancak ya Gore’nin sularında yüzmek ya da atalarının Gore halkına nasıl eziyet yaptıklarını dinlemek için…

Kurban eti dağıtma ile ilgili proje ilk defa, hicreti kabullenmiş gönül elçileri tarafından belediye başkanı ve heyetine anlatıldığında hafif tebessümlerle karşılanmış ve ‘Önümüzdeki yıla bir şeyler yapalım.’ denilmiş. Ancak zamanla onlar da inanmış ve beraberce bir hazırlığa girişilmiş.

Öyle bir proje ki Avrupa ve Türkiye’den gelecek yaklaşık 500 aile Goreli ailelerle zengin-fakir, Müslüman-Hıristiyan ayrımı yapılmadan eşleştirilecek, aile başı bir koyun satın alınacak ve milyonlarca kölenin gittiği yoldan koyunlar kayıklara bindirilerek adaya getirilecek, herkes kendi kardeş ailesine kurbanlarını teslim edecekti. Yıllar boyu beyaz insanların getirdiği acıların hikâyesini dinlemiş çocuklar bu kurbanlıkları bayrama kadar sevecek ve misafir amcalarının ve teyzelerinin getirecekleri hediyeleri hayal edeceklerdi.

Bu amcalar ve teyzeler bayram namazını tüm Gorelilerle beraber kılacaklar, akabinde kardeş ailelerinin evlerine gidecek ve çoluk çocuk hep beraber dualarla kurbanları keseceklerdi ve ilk defa Gore’de bayram bayram olacaktı.

Ve öyle de oldu. Gore’miz Kurban Bayramı’nda misafirlerini ağırladı dünyanın dört bir tarafından, gönlü yüce, insanlık sevgisiyle dopdolu misafirlerini…

Belki de alanında bir ilk olabilecek ilginç bir programdı bu. Uzun uğraşlar, belediye protokolleri derken kurban teslim töreni için kurbanlıkların ikişerli şekilde kayıklarla adaya ulaştırılmasına karar verildi. Adaya gidilecek günün sabahı herkes ve adaya götürülecek koyunlar, Dakar Limanı’nda hazır bulundular. Konuklar vapurlarla, kurbanlıklar onlarca kayıkla yola çıktılar koca Atlas Okyanusu’nun ortasında. Kayıkların dalgaların üzerinde yeldire yeldire ilerlemesi, vapurdan bu muazzam görselliği izlemek için birbiri ile yarışan insanların halleri, filmleri aratmayacak görüntüler oluşturmaya yetmişti.

Ada halkı da Gore Limanı’ndan bu anlara ve görselliğe şahitlik ediyorlardı. Tamtamlar, yerli danslar o günün anısına çekilen hatıra fotoğrafları hepsi ama hepsi tarihin sayfalarında vefanın, sevginin, dostluğun ve yitirilmiş güvenin yeniden kazanılmasının simgeleri olarak yerlerini aldılar. Tüm bunların yanında Goreliler her bir misafire adaya özel geleneksel hediyeler vererek, “teranga” diye adlandırdıkları misafirperverliklerini gösteriyorlardı. Bu ana şahitlik etmek isteyen TV kanalları birbirleri ile yarıştılar.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.