Yasir Bilgin
Eski Yazıları
Amudi ve ufki imtihanlar
İnsanoğlu dünyada bulunmanın doğal bir gereği olarak, değişen ton ve ağırlıkta, sürekli yeni zorluklara maruz kalmaktadır.
Hayatının her aşamasında, ihtiyari – gayri ihtiyari, kendini yürütmesi yada sonuçlandırması gereken farklı bir projenin/ödevin ortasında bulmaktadır. (Şahsen imtihan kelimesi yerine bir okulda ya da askeriyede öğrencinin sürekli gelişimini sağlayan ödev, proje, egzersiz gibi kelimeleri de kullanmak istiyorum. Zira dünyayı bir okul ve gelişim merkezi olarak görüyorum.) Tüm bu zorluk, ödev, proje ve akabeler ferdin içindeki potansiyeli açığa çıkarmaya zorlamakta ve nihayetinde onu kemale doğru taşımaktadır.
Kader tarafından bizim için tayin edilen ödev ve projeleri anlamlandırma, zihnimizde çözme ve bir stratejik plan ile meseleyi ele alma adına ilk sormamız gereken sorular şu şekilde olabiliyor:
- Bunun maksadı nedir?
- Bana ne öğretmek istiyor?
- Hangi kabiliyetlerimi geliştirmemi gerektiriyor?
- Kimlerden yardım alabilirim?
- Ne yönde bir değişikliğe gitmem gerekiyor?
- Hangi yönüm sınanıyor?
- Bu projenin adımları neler olabilir?
- Daha önce yapmış olanların tecrübeleri nelerdir?
- Ne kadar bir süre gerektiriyor?
- Bittiğinin emareleri nelerdir?
- Sonunda nasıl bir insan olacağım?
Karşılaşılan zorluk ve projeler bir çok farklı kategoride ele alınabilir. Ben bu yazımda çok farklı sınıflandırmalar arasından amudi (dikey) ve ufki (yatay) ayrımı üzerinde durmak istiyorum.
Fertler ve gruplar haiz oldukları potansiyeli ortaya çıkararak toplumda kendilerine yer açmaya ve kendi renklerini de bu mozayiğe katmaya çalıştıkları esnada her toplumun yenilenme ve değişime verdiği doğal bir tepki ve dirençle karşılaşırlar. Burada zorlayan ferd/grup direnen ve statükoyu korumaya çalışan da toplumdur.
Toplumun sergilediği bu direnç ve tepki kendini inkar, şok, kızgınlık, kafa karışıklığı, sorgulama, suçlama, tehdidi ortadan kaldırmaya teşebbüs, başkalarının adamı olmakla suçlama, üstün güçlerle işbirliği ve ele geçirilme ithamı, suri şeylerle dikkatini başka yere yöneltme, geleneği ve kurulu düzeni kutsama, zor kullanma, zulüm, dışlama gibi hallerle kendini gösterir. Bu süreçte, başlangıçta daha çok sonlara doğru ise daha az olacak şekilde, fert ve grup toplumu sürekli zorlar ve dönüştürür. Kendisi de bu zorlama ve dönüştürme ameliyesinin sıkıntı ve zorluklarını yaşar.
Bu sıkıntı ve zorluklar ufki yükselişin verdiği, ferd ve grubun kendi iç sıkıntısından daha ziyade toplumun direnişinden ve yeni grubu henüz kabul etmeyişinden kaynaklanan zorluklardır.
Bu süreç sonunda ferd ve grup potansiyellerini ve enerjisini yapıcı yada yıkıcı bir şekilde tüketir ve sonunda daha dingin bir hale gelir. Yıkıcı olarak tüketenler (İkinci Dünya Savaşı’ndaki Hitler Almanyası gibi) daha sonra bunu tamir ve tadil ile uğraşırlar. Yapıcı olarak tüketen fert ve gruplar ise toplum içinde bir konum ve yer edinirler. Bu konum ve yer edinme noktasından sonra ufki (yatay) imtihan ve zorluklar başlar. Bu zorluklar daha ziyade elde edilen konum ve ayrıcalıkların kullanımı ile alakalıdır. Ayrıca bu süreç toplumla değil ferd ve grubun kendisiyle alakalıdır ve iç imtihan ve zorlukları içerir.
Bu dönemin gerektirdiği bir kaç sorumlu davranış ise şunlar olabilir:
- Konumu ve ayrıcalıkları sağlıklı ve yerinde kullanma
- Kendisini zorlayan ve engellemeye çalışan önceki toplumun yaptığı gibi alttan gelen ferd ve grupları zorlayıp yollarını tıkamama,
- Taze kan ve üye kazanımına zorda olsa devam etme
- Farklı fikir ve tecrübeleri kucaklama ve karşılıklı etkilenmeye açık olma
- Mevcud konum ve ayrıcalıkların komfor ve rahatına karşı direnme
- İhtiyari olarak kendini yeni zorlukların içine atma
- İmkan ve ayrıcalıkları daha geniş toplumla paylaşma ve onları faydalandırma
- Değişim ve gelişimin sürekli ve dinamik olduğunu unutmama
- Temel felsefe ve değerleri yeni nesil ve taşıyıcıların anlayacağı ve kabul edeceği bir dil ve hale dönüştürme
- Bu ayrıcalık ve konumları yeni gelenlere teslim etmeye zihnen ve kalben kendini hazırlama
İkinci kısmın imtihan ve zorluklarına verilecek tepki ve cevaplar bu ferd ve grupların toplumun uzun süreli bir parçası olup olmamasını belirler. Olumsuz yönde cevap ve tepkilere toplum da bu grupları ve ferdleri marjinalleştirerek ve desteğini azaltarak cevap verir. Olumlu cevaplara ise ferd ve gruba aid değerleri içselleştirerek, biraz da kendine benzeterek sahip çıkmak suretiyle cevap verir.
1 Comment
Only registered users can comment.
Ufuk açıcı, kaleminize sağlık.