Mu’cize, İnkar ve Toplumsal Değişim

Mu’cize, kelime manası itibariyle, ‘aciz bırakan şey’ anlamına gelmektedir. Bu meyanda Kuran’da zikredilen bir çok peygamber mu’cizesi mevcuttur. Hz. Sâlih’in dişi devesi, Hz. Mûsâ’nın asâsı ile parıltılı eli, Hz. Îsâ’nın gösterdiği olağan üstü hadiseler.. bu mu’cizelerden sadece bir kaçıdır.

Mu’cize karşısında kendini aciz, eli-kolu bağlı ve çaresiz hisseden, kurulu düzen, bilgi ve anlayış seviyelerinin çok ötesinde bir realiteyle karşılaşan muhataplar, farklı zaman ve zeminlerde de olsa, benzer insani tepkiler göstermişlerdir. Bu tepkiler inkar, şok, kızgınlık, kafa karışıklığı, kendini sorgulama, başka birini suçlama, kabuslar, obsesif davranışlar, tehdidi ortadan kaldırmaya teşebbüs, karşı tarafı başkalarının adamı olmakla suçlama, üstün güçlerle işbirliği ve ele geçirilme ithamı (içine cinler girmiş), kendini suri şeylerle yüceltip acziyetinin üstünü örtme, geleneği ve kurulu düzeni kutsayarak korumaya çalışma, zor kullanma, zulüm, dışlama gibi hallerle kendini göstermiştir.

Bu tepkilerin bir çoğu aslında travma yaşayanların gösterdiği ilk tepkilere benzemektedir. Kişiyi aciz bırakan kaza, afet, kayıp, hastalık gibi durumlar karşısında kendini adeta çıplak ve korumasız hisseden insanların verdiği tepkilerdir bunlar.

Peygamberlere aid mucizelerin farklılığı mahfuz, kelime manası itibariyle, tarihte bir toplumun sergilediği üstün performans ve bu performans karşısında aciz kalan diğer toplumların verdiği benzer tepkilere çokça şahid olmaktayız; duvarları yıkan topların ortaya çıkmasıyla surlar ardına saklanan feodel yapıların acziyeti, matbaanın çıkmasıyla yazarak tensih edenlerin hisleri, makinalı tüfek karşısında yalın kılınç savaşan askerlerin hali, Gandi’nin şiddet içermeyen dik duruşu karşısında İngiliz güçlerinin yaşadıkları, email karşısında mektupla haberleşmeye çalışanların durumu, akıllı telefon karşısında piyasada tutunmaya çalışan sade telefonların hali hep bu acziyeti hissetmenin benzer örnekleridir.

Fakat tüm bu örneklerde, nihai noktada, aciz kalan tüm toplumlar, ilk şoku ve bu şokun meydana getirdiği duygusal tepkileri atlattıktan sonra, kendilerini aciz bırakan unsurun üstünlüğünü kabul etmiş ve başta kızdıkları şeye doğru sosyal bir değişim geçirmişlerdir. Hatta bir çokları bu aciz bırakan unusuru kutsayacak duruma gelmiş ve karşısında sürekli eziklik ve kızgınlık karışımı hisler sergilemişlerdir.

Bu tepki ve değişim dinamiğinin en ilginç örnekleri ise karşılıklı olanlarıdır. Askeri üstünlükle İslam topraklarını altüst eden Moğollar Müslümanları devlet yapıları itibariyle dönüştürürken toplumsal ahlak ve dini inanç yönüyle de Müslümanlar Moğolları dönüştürmüşlerdir.

Bu analizler muvacehesinde, günümüz Türkiye’sine ve Hizmet Hareketinin yaşadıklarına bakacak olursak ‘tarih tekerrür ediyor’ demekten kendimizi alamayız. Hizmet Hareketinin ortaya koyduğu performansı, eğitim sistemi, insanları başarıyla geliştirmesi, prensipleri, dini ve günümüzün realitelerini başarıyla yorumlaması, global bir fenomen haline gelmesi, genç ve aklı başında nesilleri kendine meftun etmesi, 160 farklı kültür ve coğrafyada aynı anda çatışma yaşamadan faaliyet gösterebilmesi, en zor şartlarda bile adanmış kadrosunu kaybetmemesi, hem dini hem de dünyevi başarıyı dengeleyebilmesi, imkanlar karşısında şahsi zaaflarla mefluç hale gelmemesi gibi hususlar karşısında aynı sahada at koşturan tüm cemaat ve ideolojiler ciddi bir acziyet, şaşkınlık ve çaresizlik içine düşmüşlerdir.

Şu an gösterdikleri ve akılla izahı olmayan tüm duygusal tepkiler, yukarıda örnekleri geçen, kendi bilgi, görgü, anlayış ve ufkuyla olanları izah edemeyip bu durum karşısında şok yaşayan ve kendini aciz hisseden bir çok toplumun gösterdiği tepkilerin benzerleridir.

Nihayet duygusal tepkiler geçtiğinde, bu toplum ve gruplar da, tarihteki tüm örnekleri gibi, realiteyi kabullenecek ve eski halin, usülün ve anlayışın muhal olduğunu ve değişmeleri gerektiğini anlayacaklardır. Şu an adeta bir cinnet havası içinde sergilenen ilk tepkiler yerini kabullenmeye, pişmanlığa ve dönüşüme bırakacaktır. Gemi azıya alıp hırslarıyla gözlerini karartanların da yüzleri kararacak ve tarihte bu tür dönüşümlere karşı kendini tamamen kapatıp, kinle nefretle oturup kalkan Ebu Cehillerin, Nemrutların, Firavunların yanında yerlerini alacaklardır.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.