Ali H. Aslan
Eski Yazıları
Trump zihniyeti Türkiye’de yaşıyor
ABD başkan adaylığı için yarışan Cumhuriyetçi siyasetçi Donald Trump’a hem kızıyorum hem de müteşekkirim.
Kızıyorum, çünkü ana akım Amerikan siyasetinde ayrımcı söylemleri muayyen ölçüde meşrulaştırdı. Müteşekkirim, çünkü Müslüman karşıtlığını öyle uç noktalara taşıdı ki, Amerika’da aklı başında herkesi Müslümanları savunmaya itti ve İslamofobi’nin çirkinliğini cümle aleme teyit ettirdi.
Muhafazakar, milliyetçi ve sağcı geleneği temsil eden Cumhuriyetçi Parti’de farklı renkler var. Merkez sağ çizgiyi bünyesinde barındırdığı gibi; göçmenlere, beyaz hariç etnik renklere, Hıristiyanlık dışı inanç sistemlerine kuşkuyla yaklaşan aşırı sağ ve katı muhafazakârlar da bu partide kendine yer buluyor. Son dönemlerde partinin merkeziyle sağcı tabanı arasındaki makas açılıyor. Merkez, giderek kontrolü çevreye kaybediyor. Donald Trump gibi fırsatçı siyasetçiler, çevreden oy devşirip merkezde kontrolü ele geçirme çabasında. Ardından Demokrat Parti’yi de mağlup edip tüm sistemi kendi renklerine boyamak istiyorlar. Bu iddialı hedeflere ulaşmak için de kutuplaştırıcı ve ayrımcı söylemleri kullanışlı buluyorlar.
Aslında Trump’ın hakaret silsilesi Müslümanlarla başlamadı. Engelliler, gazeteciler, siyahlar, Asyalılar, kadınlar, Hispanik göçmenler ve tabii siyasi rakipleri şimdiye dek Trump’ın kemiksiz dilinden nasibini aldı. Ancak tabanda en çok karşılık bulan, Müslüman karşıtı söylemleri oldu. Trump ve onunla yarışan bazı Cumhuriyetçi rakipleri, daha önce Amerika’daki Müslümanların fişlenmesini teklif etmişlerdi. Trump’ın güya terörden korunmak maksadıyla Müslümanları Amerika’ya sokmama önerisi ise hiçbir rakibinden destek görmedi.
KORKU DALGASINI İSTİSMAR EDİYOR
Paris’teki IŞİD katliamı ve California’da bir Müslüman çiftin gerçekleştirdiği kanlı terör eylemi, Amerika’da büyük bir korku dalgasına yol açtı. Trump’ın amacı siyaseten bundan faydalanmak. Peki emeline ulaşabildi mi? Şimdilik öyle görünmüyor. Reuters ve Ipsos’un son anketine göre Trump’a Cumhuriyetçi seçmenler arasındaki yüzde 35 destek oranı artmamış ya da azalmamış. Öte yandan, ön seçimin yapılacağı ilk eyalet olan Iowa’da rakiplerinden Ted Cruz, Trump’ın 10 puan önüne geçerek ilk sıraya oturdu. Araştırmaların çoğu, Demokratlar’ın en güçlü adayı Hillary Clinton karşısında da Trump’ı geride gösteriyor.
Trump’ın İslamofobik önerisine Amerikan halkının ilk tepkileri büyük ölçüde partizan hatları yansıtıyor. NBC/Wall Street Journal anketine göre Cumhuriyetçilerin yüzde 42’si Müslümanların Amerika’ya sokulmamasına destek verirken, Demokratların yüzde 75’i karşı. Yetişkinlerin yüzde 57’si teklifi olumsuz buluyor. Trump’a en ağır karşılığı verenlerin başında ise Beyaz Saray geliyor. Başkan Barack Obama önyargı ve ayrımcılıkların IŞİD’in ekmeğine yağ sürdüğünü söylerken, Beyaz Saray sözcüleri Trump’ın başkanlık ehliyetini kaybettiğini savundular. Temsilciler Başkanı Paul Ryan ve ABD eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney gibi Cumhuriyetçi ağır toplar da Trump’ı eleştirdi. Cumhuriyetçi Arizona Senatörü Jeff Flake, eşi ve iki oğluyla bir camide cuma namazına giderek anlamlı bir mesaj verdi. Aşırı muhafazakar radyo kanalları ve Fox News’ün bazı programcıları hariç Amerikan medyası Trump’ı kınayan yayınlar yaptı.
Donald Trump, Amerika’da haftanın kaybedeni olurken yönetim, aydınlar, siyasetçiler ve medya bu sınavdan büyük ölçüde başarıyla çıktı. Ayrımcı teklif, ABD’nin özgürlükçü anayasasına, geleneksel göçmen yanlısı geleneklerine, insan haklarına ve uluslararası hukuka aykırılığı nedeniyle reddedildi. Eğer bu çıkışlar yapılmasaydı, Amerikalı Müslümanlara yönelik nefret suçları kayda değer oranda artabilirdi. Aksine, sadece birkaç münferit hadise yaşandı. Halk arasında Trump’ın fikrine destek verenler şüphesiz az değil. Ancak hayata geçirilebilmesi siyaseten ve hukuken imkansız gibi.
OBAMA’NIN SORUMLU TAVRI
California’da 14 kişiyi katleden Müslüman çiftin dışarıdan normal aile görüntüsü çizmesi, Müslüman azınlığın işini iyice zorlaştırdı. Müslüman aileler uyuyan terör hücresi muamelesi görmekten endişeli. Burada devletin, özellikle güvenlik camiasının sorumlu davranması büyük önem kazanıyor. Obama gerek Oval Ofis’ten 6 Aralık’ta yaptığı konuşmada, gerek ulusa son hitabında, Amerikan halkını Müslümanları bağırlarına basmaya davet etti. “Radikalleşmeye götüren çarpık fikirlerin kökünü kazıma konusunda nasıl tüm dünyadaki Müslümanların sorumluluğu varsa, her inançtan tüm Amerikalıların sorumluluğu da ayrımcılığı reddetmektir.” dedi.
Amerikan devleti ve elitlerinin Trump’ın ayrımcı fikirlerine geçit vermemesinde Türkiye için de dersler var. Zira ayrımcılığın siyasetin en geçerli akçelerinden biri haline geldiği, hatta devlet politikasına dönüştürüldüğü bir dönemdeyiz. Ayrımcı dil kullanan siyasiler Amerika’da kendi partilerince bile dışlanırken, Türkiye’de el üstünde tutulabiliyor. Hatta onlar bir hakaret ediyorsa, yandaş medyaları ve taraftarları bin hakaret ediyor.
Muhalif bir toplumsal kesim için “Bunlara su bile yok” demek; hiçbir geçerli delil ve yargı hükmü olmaksızın “terörist” ve “vatan haini” muamelesi yapmak; esnafından öğretmenine, kadın, erkek, yaşlı demeksizin kodeslere atmak; mallarını gasp etmek ve haklarını savunmaya çalışan medya kuruluşları ve gazetecileri susturmak, Türkiye tipi ayrımcılığın son örnekleri. Trump zihniyeti sanki Türkiye’de iktidar. Hatta nefret konusunda bizimkilerin eline su bile dökemez. O sadece konuşuyor, bizimkilerse uyguluyor. Müslümanlara ayrımcılık isteyen Amerikalılara kızıp, Türkiye’de Müslüman’ın Müslüman’a devlet eliyle zulmünü alkışlayanlar: Trump tipi liderlere pek layıksınız.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment