Tabela Osmanlıcılığı

Hem Hilmi Yavuz Hoca hem de Ali Çolak yazdı daha önce bu konuyu. Ben ise konunun Osmanlı Ocakları’ndaki toplu istifalar nedeniyle yeniden gündeme girmesi ile farklı bir zaviyeden bakmayı deneyeceğim.

Aslında mesele 12 Kasım’da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin Başbakanlık’a bir yazı göndererek Osmanlı Ocakları’ndan rahatsızlık duyması değil. Mesele Başbakanlık’ın 4 Aralık’ta bir genelge yayınlayarak bu rahatsızlığı bütün kamu kurum ve kuruluşları ile kamuoyuna duyurması da değil. Mesele, Manisa Osmanlı Ocakları’ndan 400, Batman’da ise 200 kişinin aynı gün istifa etmesi değil. Mesele gündeme geldiği zaman çok konuşulan ve yeterli sayıda öğretmeni dahi olmayan Osmanlıcanın –o ne demekse!- bir ders olarak müfredat programlarına konulması da değil. Mesele; çok daha derinlerde. Şahsen ben bunun adının tarihi romantizm olarak konulmasını teklif ediyorum.

Tarihi romantizmin kökeni tarihi kutsama ve onu inanç alanı haline getirme zihniyetine, meyvesi de bugün itibarıyla kokmuş, çürümüş, bozulmuş ve iflas etmiş “Yeni Osmanlıcılık” kavramı etrafında götürülen siyasete dayanıyor. Bu kavramın AKP yönetiminde eksen kaymasına maruz kalan Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikası ile ilgisi ve onun ülkemize kaybettirdiği şeyler üzerinde duracak değilim. Zaten eksen kayması diye ifade ettiğim gerçek de akademik ve pratik olmak üzere saha uzmanlarının değerlendirmeleri. Dolayısıyla Yeni Osmanlıcılık ve eksen kaymasını siyasi, tarihi, coğrafi, iktisadi, askeri yönlerinden büyük bir vukufiyetle ele alan uzmanlara havale edip, meseleyi sokaktaki vatandaşın hem de her gün gündeminde olan özellikleri itibarıyla ele alacağım.

En önemli sebep tabanda alıcı bulması

Babamın hastalığı ve onu ziyaret amacıyla yaptığım en son Türkiye seyahatimde dikkatimi çeken şey ticarethane levhaları oldu. Ya daha önceden bu kadar yaygın değildi ve Hüda-yı nâbit bir şekilde türedi bu isimler ya da benim bu ölçüde dikkatimi çekmemişti. Hangisi olursa olsun, netice değişmiyor, her köşe başında Osmanlı’ya bir şekilde atıfta bulunan ticarethane isimleri. Birkaç misal vereyim: Osmanlı Pide, Osmanlı Kebap, Osmanlı Aşevi, Osmanlı Giyim, Osmanlı Emlak. Devamını siz getirebilirsiniz, çok basit zira. Yaptığınız veya yapmak istediğiniz her ticaretin önüne Osmanlı kelimesi koyuyorsunuz. Yalnız ticaret sicil kaydı yaptırırken karşınıza bir problem çıkabilir; o da ismin sizden önce bir başkası tarafından tescil ettirilmiş olması. Bu durumda zihinlerde Osmanlı’yı anımsatan başka isimler seçebilirsiniz. Şehrazad Konakları, Şehremini Hamamı, Gülhane Restaurant gibi. Bir tavsiye, popüler olması ve zihinlere kazınmış olması açısından Muhteşem Yüzyıl ve Kösem Sultan dizilerinden bazı kelimeleri iktibas en akıllıca yol!!.

Neden? Çok şey söylenebilir ama en önemli nedeni tabanda alıcı bulması. Türkiye bu açıdan kabaca ikiye ayrılabilir. İlki, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi ‘Osmanlı’nın günahı benim sevabım bile olamaz!’ dercesine Osmanlı’yı her şeyiyle kutsayan bir zihniyet. Yani 600 yıllık Osmanlı tarihini muzaffer olunan savaşları ön plana çıkartarak anlatan, “Kahramanlar yaratan bir ırkın ahfadıyız” mottosuyla özetleyebileceğimiz felsefeye tabi olan ve bununla bugünkü perişan halini kapatmaya çalışan, kendi kimliğini bunun üzerine oturtan bir anlayış. İkincisi; erken dönem Cumhuriyet neslinin “reddimiras” üzerine kurulu olan Osmanlı’ya bakış açısını benimseyen ve kuşaktan kuşağa bunu devam ettiren kesim.

Mühim olan seyirci, reklam, para, reyting

Tarihi romantizm ya da yazı başlığında belirttiğim tabela Osmanlıcılığı birinci kesimde revaç buluyor. Belki de o isimlerle tarihin derinliklerine iniyor. İhtimal Osmanlı kıyafetleri giymiş bir garsonun elinden aldığı yemekler, içtiği şerbetler kendisini tatmin ediyor. Ama ne bu fırsatı kaçırmak istemeyen ve mevcut kabulü ticari ranta dönüştüren tüccar ne de mazi denilen hayat denizinin dalgaları içerisinde hayalen yaşayıp bugüne bir türlü gelemeyen müşteri Osmanlı hakkında bir şey biliyor. Ben iddia edebilirim; bırakın 600 yıl yaşamış bir devletin geride bıraktığı ilmi ve kültürel miras veya insanlık medeniyetine sağladığı katkılar hakkında 15 dakika konuşmayı, tarih kitaplarında okutulan Osmanlı’nın yaptığı savaşlar hakkında 5 dakika bile konuşamaz. Ama aynı insanlar bu sene gösterime giren Kösem Sultan dizisindeki saray entrikaları hakkında iki saat muhabbet edebilir? Ya dizi senaryosunun tarihi gerçeklerle örtüşmesi diye soracak olursanız, onu soran ve sorgulayan kim? Mühim olan seyirci, reklam, para, reyting değil mi? Tarihi gerçekler feda olsun kimin umurunda?

Bu mantık fukaralığı bizi nereye götürür? Kestirmek çok zor. Zira siyasi iktidarın gerek bu istikametteki dış politika tercihleri, gerekse bunu içeride taraftar ütmek için kullanması Tabela Osmanlıcılığı sürecini hızla köpürtüyor, hatta yoldan çıkartıyor, insana saç baş yoldurtuyor. Şimdi arkanıza yaslanın ve şu isimleri okuyun bakalım, saçınızı başınızı yolmuyorsanız; sinir testinden geçtiniz demektir;

Brandacı Marlon Branda, Ananın Yeri, Rasyonel Kuruyemiş, Shark Sofrası, Kalpazan Emlak, Çal Çene Café, Des-Tur, Tıkınak Lokantası, Uçkur Giyim, Ctrl+Alt+Delete İnternet Café, Zamane Terzisi, Doy Doy Büfe, İnteresting Tekel Bayi, Özboing Restorant, Cillop Oto Yıkama, Home Simit Home, Sudursun İzolasyon, Gıdak Piliç, Yanar Döner, Aparkat Kırtasiye, Dürüm Theater, Caiz Collection, Gel De İçme Birahanesi, Zıkkım Restaurant, Voltran Lpg, Gıt Gıt Chicken House, Daru’l Gürülgâh, Darül Neşe, Darüzziyafe.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.