Ne olur bu muhtaç bendeni kapından kovma

Hakkında onlarca şerh yazılmış olan El-Hikemü’l-Atâiyye adlı meşhur eserin sahibi.

Şazeli tarikatının en önemli halifelerinden biri. Asıl adı, Muhammed b. Abdilkerîm b. Atâillâh. İskenderiye doğumlu. İskenderiye’ye nispetle Ataullah İskenderî, İskenderânî ya da es-Sekenderî olarak da anılır. Bugün onun uzun bir duasından bazı iktibaslar yapacağım. Duanın tamamını Fethullah Gülen Hocaefendi’nin derlediği ve tercümesini Yakaran Gönüller adıyla Mustafa Yılmaz Hoca’mızın yaptığı el-Kulûbü’d-Dâria isimli dua mecmuasında bulabilirsiniz.

“İlahî! Senin üzerimdeki ihsanlarına rağmen yine Sana muhtaç isem, ihsanlarını kestiğinde nasıl muhtaç olmam! Sen ilim verdiğin halde bile cahil iken, Sen bir şey öğretmez isen nasıl koyu bir cahil olmam! Tedbirindeki değişiklikler ve takdirindeki sürat, Senin ârif kullarını havf ile reca arasında bıraktı da, ne ihsanından tam emin oldular ne de dehrin hadiseleri karşısında büsbütün ümitsizliğe kapıldılar.

İlahî! Şu büyük cahilliğime rağmen bana karşı ne kadar da lütufkâr ve onca çirkin fiilime rağmen ne kadar da merhametlisin! Sen bana ne kadar yakınsın; ben Senden ne kadar uzağım! Ama Ya Rabbi, benim gibi bir gedaya gedalık; Senin gibi bir kerem sultanına da sultanlık yaraşır. Benim zayıf varlığımı yaratmadan evvel Sen Yüce Zâtını şefkat ve lütuf ile vasıflandırdın; bu zayıf ve aciz varlığım ortadayken, beni şefkat ve lütuflarından mahrum etmezsin.

İlahî! Benden güzellik adına bir şey sâdır olmuşsa şüphesiz bu Senin fazlındandır. Bundan dolayı bana yalnız Sana hamd etmek düşer. Şayet benden kötü bir şey zuhur etmişse bu da benim nefsimdendir. Onu aleyhimde delil olarak ortaya koymak da Senin adaletinin muktezasıdır. (Ben Senin adaletine değil fazlına sığınıyorum Allah’ım!)

İlahî! Ben Sana tevekkül etmişken Sen beni nefsimle baş başa bırakmaz, beni Sensizliğin hicranına terk etmezsin. Sen benim yardımcım olduğun sürece ben nasıl haksızlık ve zillete maruz kalabilirim! Lütuf ve ihsanlarınla beni kuşattığın müddetçe nasıl haybet ve hüsran yaşayabilirim! Huzuruna Sana olan ihtiyacımı vesile yaparak geldim. Sana ulaşması muhal bir şeyle nasıl tevessülde bulunabilirim! Her halim Sana âşikâr iken nasıl halimden şikâyet edebilirim! Zaten Senin dilemenle ortaya çıkan halimi kelimelerle Sana nasıl ifade edebilirim! Sen Sana teveccüh etmiş bulunan isteklerimde beni haybete uğratmazsın. Senin meşietinle ortaya çıkmış ve neticede yine Sana dönecek olan halimi de olduğu gibi bırakmaz, mutlaka güzelleştirirsin.

İlahî! Senin hoşnutluğun hiçbir illete bağlı değildir ki benim yapacağım herhangi bir söz, bir amel ona illet olabilsin! Sen dilediklerinden hoşnut olur ve onları ihsanlarınla sevindirirsin.

İlahî! Sen öyle bir Ğaniy-yi Mutlaksın ki, hiçbir yerden gelecek faydaya ihtiyaç duymazsın. Hâl böyle iken benden ve yapacaklarımdan nasıl müstağni olmazsın ki!

İlahî! Kaza ve kader bana galebe ettiler. Heva ve heves, şehvet bağlarıyla beni esir aldılar. Bana Sen yardımcı ol! Beni başkalarına olan yardımlarına da vesile eyle. Fazl u ihsanınla öyle iğna buyur ki beni, talepten bile müstağni olayım Allah’ım!

Sen ki, velî kullarının kalplerinde yaktığın nurlarla onları gerçek irfan ve tevhide ulaştıransın. Sen ki, sevdiğin kullarının kalplerinden ağyar adına ne varsa hepsini izale eden ve onları Senden başka hiçbir şeyi bizzat sevmeme, Senin dergâhından başka hiçbir makama iltica etmeme derecesine yükseltensin. İçlerine üns esintileri salıp onlara enîs olan ve böylece onları ağyar içerisinde yalnızlık ve vahşetten kurtaran Sensin. Sen haklarında hidayet murad buyurunca onların yollarındaki işaretler açığa çıkmıştır. Seni kaybeden neyi kazanır ve Seni bulan neyi kaybeder. Seni bulan her şeyi bulur. Seni bulmayan hiçbir şey bulmaz. Sana bedel Senden başkasına razı olan haybete uğrar, başına bela bulur. Yüzünü Senden başkasına dönen sadece hüsran yaşar. Sen ihsanlarını sağanak sağanak yağdırıyorken nasıl Senden başkasına ümit bağlanır! Sen nimetlerini bahşetme âdet-i Sübhaniyeni değiştirmemişken Senden başkası nasıl talep edilir!

Ey dostlarına ünsünün halâvetini tattırıp huzurunda saygı ve haşyetle durduran Yüceler Yücesi Zât! Ey velî kullarına heybetinin elbiselerini giydirip onları huzurunda tutan Ulular Ulusu Zât! Seni zikredenlerden önce onları şanına yaraşır şekilde anan ve gönüllerine zikir düşüncesini atan Sensin. Yine kulların kulluklarıyla Sana teveccüh etmeden evvel onlara ihsanda bulunan da Sensin. Tâlipler isteklerini ortaya koymadan atâ ve lütuflarını cömertçe onların başından aşağıya yağdıran da Sensin. Bizlere karşılıksız bol bol hibede bulunup sonra onları bizden pek büyük bir fiyat karşılığında geri isteyen de Sensin. İlahî! Rahmetinle beni kurb-u huzuruna yaklaştır ki, Sana vâsıl olabileyim. Hususî ihsanınla beni cezbet ki, tam bir teveccühle Sana yönelip yakınlaşabileyim.

İlahî! Sana karşı işlenmiş isyanlarım olsa da, rahmetine karşı Senden asla ümidimi kesecek değilim; tıpkı kulluğumla beraber azabından korkmaya devam ettiğim gibi. Masivanın vahşeti beni Sana sevk etti. Engin keremine olan itimadım da bana Senin kapından ayrılmamayı öğretti.

İlahî! Biricik emelim Sen olduktan sonra, ben nasıl haybet yaşarım ki! Tek dayanağım Sen iken, nasıl olur da hor ve hakir görülmeye maruz kalırım ki! Sen bana kulluğun tezellül ve zilletini layık görmüşken ben nasıl izzet talebinde bulunabilirim ki! Öbür taraftan “kulum” deyip Kendine nispet etmişken nasıl azîz olmam ki! Sen bana fakr u ihtiyacı layık görmüş iken, ben nasıl Sana olan ihtiyacımın şuuruna varmam ki! Cömertliğinle beni iğna buyurmuşken, fakr u ihtiyaçtan nasıl bahsedebilirim ki!

İlahî! Şu mükevvenât içerisinde yaşadığım tereddüt ve hayret beni Senin kurb-u huzurundan uzaklaştırıp durmaktadır. Ne olur, beni Sana kavuşturacak bir hizmet ve bir ibadetle hep kurb-u huzurunda bulundur.

İlahî! Huzurundaki zillet dolu hâlim açıktır. Hâlim budur ve hiçbir şey Sana gizli olmadığı gibi o da kapalı ve gizli değildir. Sana vuslatı yine Senden dilerim. Sana sadece Senin gösterdiğin yoldan gelebileceğimi bilir, Senden de o yolu bana göstermeni isterim. Nurunla beni Sana eriştir ve dosdoğru bir ubudiyetle kurb-u huzurunda durmaya muvaffak kıl.

Yardımı Senden diliyorum; bana yardım et. Tevekkülümü Sana tevcih ediyorum; beni yalnız bırakma. Yalnız Senden dileniyorum; bana haybet yaşatma. Sadece Senin fazl u ihsanlarını arzuluyorum; beni onlardan mahrum bırakma. Cenab-ı Zât’ına intisap edip bağlanıyorum; beni uzaklaştırma. Ve yalnız Senin kapında duruyorum; ne olur bu muhtaç bendeni kapından kovma.”

Amin amin amin bi hürmeti men erseltehü rahmeten lilalemin..

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.