Arif Özutku
Eski Yazıları
- Hakikate ermek için bugünleri görmek gerekiyormuş
- Takke Düştü, Kipa Göründü
- Evrensel barış artık hayal değil
- Efendimiz’in, Dindar Nesilden Anladığı
- Gözümüz aydın, paralel Türk Okulları geliyormuş
- Mevlana Yürekli Öğretmenler
- Kayyımları Eğitim Kurumlarına Gönderenler Kendilerinden Ne Bekliyorlar?
- Obama’nın Türk Okulları’nda Gördüğü
- Evdeki Yangın, Mutfaktaki Girdap
- Fehmi Koru’ya Cevap
- Daha eski yazılarını gör...
Muhacir Öğretmenler Olması Gereken Yerde, Sen Nerelerdesin Türkiyem?
Bir grup arkadaşımla birlikte 6 Şubat’ta Teksas’ın Houston şehrinde yapılan Dil ve Kültür Festivali’ni seyretmeye gittik.
Malumunuz eskiden ülkemizde Türkçe Olimpiyatları olarak tertip edilen programlar son üç yıldır Dil ve Kültür Festivallerine dönüştü ve yurt dışında devam ediyor.
Bu seneki festivallerin startını 2 Şubat’ta Filipinler verdi. Yaklaşık 30 ayrı ülkede ve tarihte festivaller icra edilecek. 28 Mayısta ise Almanya’da kapanış programları olacak.
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum ki onlara hasret kaldığımız bunca sene muhacir öğretmenler kalitelerinden bir şey kaybettirmemiş, tam tersine eskisine nispetle çok daha büyük şevkle hizmet ediyorlar.
Hizmet sevdalısı öğretmenlerin onca imkânsızlıklara rağmen yetiştirdiği öğrencilerin programını göğsümüz kabararak izledik.
Programa katılan Teksas Milletvekili Al Green, bu çocukları yetiştiren öğretmenleri kast ederek, “Birlikte savaşları sona erdirebiliriz. Birlikte dünyayı gelecek nesiller adına daha yaşanır bir yer haline getirebiliriz” dediğinde gözlerimizin yaşardığını hissettik.
O kanaatteyim ki literatürümüzde ‘muhacir öğretmen’ tabirine yer açmamızın zamanı geldi de geçiyor bile.
Zira inandıkları değerler uğruna, Hz. Musab gibi anadan yardan geçip, kendilerine gösterilen diyarlara süluk eden bu yiğitler resmen destan yazıyorlar.
Onların adlarını ilk kez yurt dışında açılmaya başlayan Türk Okulları’yla beraber duymaya başladık.
En güzel üniversiteleri bitirdikten sonra arkalarına bakmadan giden bu fidanları sonrasında çok sevdik.
Ne gittikleri memleketlerdeki savaşlar, ne de imkânların yetersizliği onları durduramıyordu.
Tüm dünyalarını sığdırdıkları bir valizle, ışık yakacakları karanlıklara doğru dönmemek üzere yollara düştüler.
En zor şartlarda ihlasla gerçekleştirdikleri eğitim faaliyetleriyle bulundukları memleketlerde fetihlerin en büyüğünü gerçekleştirdiler, kalplere hükmettiler.
Çorak topraklar hükmündeki sinelere sevgi tohumları ektiler.
Yedi düvel, dört iklim onları tanıdı, faaliyetlerinden şitayişle bahsetti
Gayretleri üç asırdır üzerimize sinen ölü toprağını silkti.
Muvaffakiyetlerini dinlerken yerlerde gezinen milli özgüvenimiz şaha kalktı.
Gerçi kısa zaman öncesine kadar Türkçe baharına dönüşen Haziran ayında onlarla ve yetiştirdikleri birbirinden kıymetli öğrencilerle hasret giderebiliyorduk.
Söyledikleri şiir ve şarkılara binlerce insan gözyaşlarıyla eşlik edebiliyordu.
Ama olmadı işte. Ne diyelim anne sütü gibi halis bu hizmetler birilerine çok geldi.
Onlarsız statlar öksüz, meydanlar yetim kaldı.
Ama sineleri o kadar genişti ki en yakınlarından gelen en büyük vefasızlıklar bile azimlerini kırmaya yetmiyordu.
Ne memleketlerinin kapılarının yüzlerine kapanmasına, ne de bulundukları beldelere arkalarından gelerek kendilerinden bir şaki gibi bahsedilmesine gönül koymadılar.
Kimse endişe etmesin. Ben Teksas’ta şahit oldum. Muhacir öğretmenler vazifelerinin başındalar. İnsan yetiştirmeye devam ediyorlar.
Hem de savaşları bitirecek, dünyayı daha yaşanır bir yer haline getirecek nitelikte insan yetiştiriyorlar.
Şimdi asıl soru şu Türkiye’m. Onlar olması gereken yerde ama sahi sen nerelerdesin?
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment