Arif Özutku
Eski Yazıları
- Hakikate ermek için bugünleri görmek gerekiyormuş
- Takke Düştü, Kipa Göründü
- Evrensel barış artık hayal değil
- Efendimiz’in, Dindar Nesilden Anladığı
- Gözümüz aydın, paralel Türk Okulları geliyormuş
- Mevlana Yürekli Öğretmenler
- Kayyımları Eğitim Kurumlarına Gönderenler Kendilerinden Ne Bekliyorlar?
- Obama’nın Türk Okulları’nda Gördüğü
- Evdeki Yangın, Mutfaktaki Girdap
- Fehmi Koru’ya Cevap
- Daha eski yazılarını gör...
En Son Başbakanlar Duyar
En Son Babalar Duyar, 2002’den itibaren ekranlarımızda boy göstermeye başlayan bir komedi dizisiydi.
Dizi yayınlandığı günden itibaren ilginç kurgusu ve yetenekli kadrosuyla komedi severleri beyaz ekrana kilitlemeyi başarmıştı.
Dizide biri evli, üç kızı ve bir oğlu olan anne ile babanın neşeli ve telaşlı yaşamı, komşuları ve akrabalarıyla olan ilişkileri anlatılıyordu.
Evin içerisinde olup biten her şeyi evin reisi olan babadan ihtimamla saklayan annenin çocukları ile yaptığı ittifak ve babanın gerçekleri bilmemesinden dolayı içine düştüğü komik durumlar dizinin ana kurgusunu oluşturmaktaydı.
Dizinin en akılda kalan sahnesi kendisinden saklanan gerçeklerin ortaya çıkmasıyla baba rolünü oynayan Ali Erkazan’ın elini kalbine götürüp “Neden benim bütün bunlardan haberim yok, neden her şeyi en son duyan ben oluyorum?” diyerek kalp spazmı geçirmesiydi.
Dizinin en son bölümü 2007’de çekildi. Ama itiraf edeyim Ankara’da gerçekleşen katliam sonrası Başbakan Davutoğlu’nun yaptığı açıklamayı dinlerken bir ara kendimi dizinin yeni bir bölümünü seyrediyormuş gibi hissettim.
Devletin başı diyebileceğimiz Başbakanlık mevkini temsil eden şahsa yakın çevresi sanki Türkiye’de olan biten hadiseleri olduğu gibi nakletmiyor, dolayısıyla kendisini komik duruma düşürüyorlardı.
Zira Sayın Davutoğlu 20 Temmuz’da gerçekleşen ve 34 kişinin ölümüne sebep olan Suruç saldırısının sorumlusunun yakalandığını zannediyordu.
İnfilak ettirdiği bombayla paramparça olan saldırgan için Başbakan “Demirtaş, Suruç’ta ve Diyarbakır’da sorumlular yakalanmadı diyor. Ama Suruç’ta da Diyarbakır’da da sorumlular yakalandı ve adalete teslim edildi” diyordu.
Bu ilk olsa neyse olur böyle şeyler, gündem yoğunluğuyla Davutoğlu’na yardımcıları bazen her olanı biteni nakletmekte eksik kalıyor olabilirler diyeceğim.
Ama hatırlayın en son ki Dağlıca saldırısında da benzer şeyler olmuştu. PKK, 6 Eylül Pazar günü saat 15.00 sıralarında bir askeri konvoya saldırı düzenlemiş, saldırı düzenlendikten 3 saat sonra ise sosyal medyaya haberi düşmeye başlamıştı.
Yani 18:00 itibariyle Türkiye en az 15 şehidinin olduğu duyumunu almıştı. Ama buna rağmen Başbakan Davutoğlu 19.00’da başlayan Türkiye Hollanda maçına katıldı, Neşe içerisinde seyrettiği maçın son dakikalarında stattan ayrılarak Ankara’ya döndü. Yani Saat 15:00’da gerçekleştirilen saldırının haberini Davutoğlu saat 20:45 sıralarında aldı. Anadolu Ajansı saldırıyı 21:00’da duyurdu. Yani 15 dakika daha sabretselerdi Davutoğlu’na kimsenin söylemesine gerek kalmayacak kendisi medyadan öğrenebilecekti.
İşte bir tane daha: Dokuz gün boyunca sokağa çıkma yasağının uygulandığı ve 21 sivilin hayatını kaybettiği Cizre’de yaşananlardan sonra Davutoğlu “ Bir tane bile sivil kayıp vermedik. Bu yüzden güvenlik güçlerimizi tebrik ediyorum” diyebilmişti.
En can alıcı örneği en sona bıraktım. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılmak için yirmi gün önce ABD’ye giden Davutoğlu; Gazetecilerin Türkiye’deki basın özgürlüğü sorusuna “Şu anda Türkiye’de tutuklu bir gazeteci bulunmamaktadır. Türkiye’de gazetecilik faaliyetlerine yönelik herhangi bir kısıtlama yoktur” cevabını vermişti.
Yani Davutoğlu Türkiye’de gazete binalarının terör örgütü suçlamasıyla basıldığından, dizi senaryolarından kanal yöneticilerinin suçlandığından, köşe yazısı yazdığı için gazetecilerin ifadesi alınmadan hapsedildiğinden haberi yoktu.
Davutoğlu bu ülkenin başbakanıdır. Olanı biteni bilmeye herkesten çok onun hakkı vardır.
Doğrudur gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlattığınızda o da elini kalbinin üstüne koyup “Neden benim bütün bunlardan haberim yok, neden her şeyi en son duyan ben oluyorum?” diyerek kalp spazmı geçirebilir.
Ama gerekirse bir kardiyolog eşliğinde birisinin karşısına geçip efendim durum bundan ibarettir, Türkiye’nin hakiki durumu budur diyerek gerçekleri kendisine anlatması vazifesini hakkıyla yapması adına zaruret arz etmektedir.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment