Arif Özutku
Eski Yazıları
- Hakikate ermek için bugünleri görmek gerekiyormuş
- Takke Düştü, Kipa Göründü
- Evrensel barış artık hayal değil
- Efendimiz’in, Dindar Nesilden Anladığı
- Gözümüz aydın, paralel Türk Okulları geliyormuş
- Mevlana Yürekli Öğretmenler
- Kayyımları Eğitim Kurumlarına Gönderenler Kendilerinden Ne Bekliyorlar?
- Obama’nın Türk Okulları’nda Gördüğü
- Evdeki Yangın, Mutfaktaki Girdap
- Fehmi Koru’ya Cevap
- Daha eski yazılarını gör...
Bu Yolun Sonu Gulag’a Çıkar
Üniversiteler, okullar, kreşler basılıyor.
Gazetelere, dergilere, televizyon kanallarına giriliyor.
İş adamlarına terör davaları açılıyor.
Gazeteciler, hâkimler, polisler tutuklanıyor.
Medya da demeç veren hükümet temsilcileri tehditler savuruyor.
Bütün bunların hepsi 13 yıllık iktidarın hesabı sorulmasın diye yapılıyor.
Peki, işe yarıyor mu? Evet, bir korku imparatorluğu oluşuyor ama konuşulanların önüne geçemiyor.
Baskı arttıkça konuşanların sayısı da artıyor. Konuşanların sayısının artması iktidara göre tutuklanması gereken insan sayısının yükselmesi manasına geliyor. Silivri dolup taşıyor. Artık yeni tutukevleri gerekiyor.
Bu işin sonu nereye varır? Lafı eğmeden, bükmeden söyleyeceğim, kendi soruma kendim cevap vereceğim: Gulag’a Gulag ne diyeceksiniz? Gulag: Eski Sovyetler Birliği hükümetinin siyasi mahkûmlar için tanzim ettiği cezai çalışma kamplarıdır. İlk kez dünya Gulag’ı Aleksandr Soljenitsin’den duymuştur.
Soljenitsin, Stalin’i eleştirilerince tutuklanmış önce beş yıl Moskova’da hapiste yatmış sonra Kazakistan’ın Ekibastus şehrinde siyasal tutuklular için düzenlenmiş olan Gulag’da üç yıl geçirmiştir.
Bu kamplar Stalin’e bağlı siyasal polis örgütünün denetimi altındaydı. Suçlu olduğunu düşündüğü kişileri kamplara Stalin’e bağlı kukla hâkimler gönderirdi.
Stalin’in kendisine karşı çıkan veya sırf kendi paranoyasından dolayı öyle olduğunu düşündüğü binlerce insanı Soljenitsin gibi bu kamplara gönderdi.
Tutuklular adi suçlulardan değil, muhalif aydınlar ve etnik azınlıklardan oluşuyordu. Doktorlar, askerler, öğretmenler hatta üst düzey bürokratlar bu kamplarda çalıştırılıyordu.
Kamptaki mahkûmlara ağaç kestirilir, yol yaptırılır, kanal açtırılırdı. Bu etkinlikler icra ettirilirken tutuklulara devleti eleştirmek yerine işe yarayacak bir şeyler yapın demeye getirilirdi.
Türkiye’de mevcut iktidar bir seçim hükümetinden oluşuyor. Sözde karma bir yapı. Ama uygulamalarıyla eski SSCB Politbürosu’nu aratmıyor.
Bir de 400 milletvekili ile gelirlerse maazallah.
İşte o zaman TOKİ Genel Müdürü’nün çağırılıp “Bu millet için çok sayıda ev yaptınız. Ama millet için yapılacaklar henüz bitmedi. Şimdi sıra Spil Dağlarında veya Aşkale Ovalarında çalışma kampları inşa etmeye geldi. Bu millet size minnettardır.” diye birilerinin emir verdiğini duyar gibi oluyorum.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment