Asgari Müştereklerde Birleşemeyenler Aile Mahkemelerinde Buluşurlar

Karı koca her ikisi de müzisyen olan çiftimiz sevgilerini seyircilerin huzurunda birbirlerinin gözlerine bakarak söyledikleri şarkılarla ve yaptıkları serenatlarla o kadar güzel ifade ederlerdi ki onlara gıpta etmekten kendinizi alamazdınız.

Özellikle şöhretle hem dem olmuş insanların evliliklerini böyle sevgi sarmalı içerisinde devam ettiriyor olması üstelik bunu sevenleriyle paylaşıp bir nevi evliliklerine olan özgüvenlerini gözler önüne sermeleri mutlaka takdire şayan bir davranış olarak nitelendirilmeliydi.

Anlaşamama Üzerine Anlaşanlar

Bir süre sonra bu çiftin bir gazeteye verdikleri tam sayfa röportajı okudum. Röportajda ilişkilerini tarif ederken ‘Anlaşamama üzerine anlaşıyoruz’ diyorlardı. Yani neredeyse hiçbir hususta ortak bir noktaya sahip değiliz ama öyle olsa bile biz birbirimize olan sevgimizin gereği olarak çok iyi anlaşan bir çiftiz manasına gelen şeyler söylüyorlardı. Okuduğumda bana bu ifadeler oldukça tuhaf gelmişti. Nasıl oluyordu da hiçbir ortak noktası olmayan bu insanlar birbiriyle çok iyi anlaşabiliyor ve özellikle toplumun nazarında olan böyle bir evliliği uzun zamandır sıkıntısız devam ettirebiliyorlardı?  En azından asgari müştereklerde bile birleşememiş insanların bu kadar zor bir birlikteliği bu kadar güzel devam ettirebiliyor olması mevzuyla alakalı bildiğim her şeyin alt üst olmasına yetiyordu.

Her ikisi de kültürlü ve medeni insanlar olan bu çift bir süre sonra sessiz sedasız bir şekilde ayrıldılar. Sahip oldukları kültür ve medeniyet seviyesi boşanırken tesirini göstermiş medyaya malzeme olmamışlardı. Boşanma ben geliyorum dememiş, kalp krizi gibi aniden evliliklerinin üzerine amansızca çöküvermişti. En azından bize görünen kısmı böyleydi. Ama onların boşanma haberlerini duyduğumda bir anda yıllar öncesine gitmiş ve ister istemez o duygusal konserleri ve verilen tam sayfa gazete röportajını hatırıma getirmiştim. Röportajı okuduğumda anlamakta zorlandığım bu önemli husus bir anda zihnimde anlam kazanmaya başlamıştı. Demek ki ortak noktalar olmadan evliliği yürütmek bize öğretildiği gibi mümkün olmuyordu.

Ben Askerliğe Karşıyım Komutanım

Bir birlikteliğin devamı, birlikteliği oluşturan tarafların en azından asgari müştereklerde buluşmasıyla mümkündür. Dünya görüşünün benzerliği asgari müştereklerde insanları buluşturacak en önemli etkendir. Asgari müştereklerin yorumlanması insanların dünya görüşlerinin paralelinde gelişir. Üniversitede okurken gazetelerde Yehova Şahidi olan iki yedek subay adayının inançları gereği silaha dokunmaları yasak olduğu için silahlı eğitime katılmayı reddettiklerine dair bir haberi gazetede okumuştum. Komutanları eğitime kasıtlı olarak katılmayan bu gençleri emre itaatsizlikten tutuklatmışlardı. Şimdi düşünün,  bir askeri birliğin içerisinde askerlerin tamamı Yehova Şahidi olsa ve askerliğe, silaha, nöbete ne bileyim eğitime karşı çıksa ama o birliğin komutasını üstlenmiş olan subaylar askerlik mesleğinin gereği olarak bütün bu çalışmaları düzenli bir şekilde birliğindeki bu askerlerle beraber yürütmek durumunda kalsa acaba sonuç ne olurdu? Elbette olacak olan yaşanacak büyük bir kaos ve bu kaosa bağlı tarafların her birinde oluşan büyük bir stresten başka bir şey değildir.

Nasıl o birlikte görev yapan askerler kendi komutanlarıyla her hususta anlaşamasalar bile vatan, millet, askerlik, düşmanın tanımı, emre itaat gibi askerliğe ait temel konularda aynı kanaate sahip olmaları birliğin misyonunun sağlıklı işleyişi adına şarttır; aynı şekilde eşlerin de evliliğin düzgün bir şekilde işleyişini mümkün kılmaları adına evlilik ve eşin tanımı, paranın kullanımı, çocukların eğitimi, eşlerin cinsel ve duygusal iletişimi, akrabalarla kurulacak ilişkiler gibi birlikteliğin olmazsa olmazları diyebileceğimiz evliliğin ana hususlarında aynı fikirler üzere buluşmaları ve aynı şeyleri düşünüyor olmaları şarttır.