Arif Özutku
Eski Yazıları
- Hakikate ermek için bugünleri görmek gerekiyormuş
- Takke Düştü, Kipa Göründü
- Evrensel barış artık hayal değil
- Efendimiz’in, Dindar Nesilden Anladığı
- Gözümüz aydın, paralel Türk Okulları geliyormuş
- Mevlana Yürekli Öğretmenler
- Kayyımları Eğitim Kurumlarına Gönderenler Kendilerinden Ne Bekliyorlar?
- Obama’nın Türk Okulları’nda Gördüğü
- Evdeki Yangın, Mutfaktaki Girdap
- Fehmi Koru’ya Cevap
- Daha eski yazılarını gör...
Artık Bütün Aileler Ekonomi Bilmek Zorunda
Komşumuz Yunanistan’da halkın nümayişler yapıp, hükümet kuvvetleriyle kıyasıya mücadele ettiği günlerdi.
Gazeteler gösteri yapan insanların boy boy fotoğraflarını yayınlıyor, televizyonlar haber saatlerinde son dakika gelişmesi olarak izleyicilerine ülkede yaşanan kavgayı ve kargaşayı haber veriyorlardı. Ekonomiden anlayan bir arkadaşıma ‘Ne oldu da böyle oldu, Yunanlıları iç karışıklıklarla ve ekonomik krizlerle boğuşan bir millet olarak bilmezdik. Şimdi problemlerin ardı arkası kesilmiyor. Bana ekonomik terimler kullanmadan benim anlayacağım bir dille bu insanların sıkıntılarını ve sebeplerini kısaca anlatabilir misin?’ diye sordum.
Arkadaşım ‘Hocam çok basit, tabiri caizse ayaklarını yorganlarına göre uzatmadılar. Avrupa Birliği standartlarında kendi çalışanlarına maaş ödemeye kalktılar. Hâlbuki Yunanistan bir Almanya, bir Fransa değildi. O kadar üretmiyordu ki o kadar tüketsin. Bu gerçeği umursamadılar. Gerektiğinde Avrupa Birliği’nden ihtiyaç duydukları desteği alabileceklerini düşündüler. Ekonomik krizlerin yaşandığı bir dönemde beklemiş oldukları bu desteği en azından istedikleri ölçüde alamadılar. Ortak paraya geçtikleri için para da basamıyorlar. Kredi fonları da pervasızlıklarına bakıp kredi vermiyor. Verenler ekonomik reform talep ediyor. İster fonlarla çalışsınlar ister krizden kendi başlarına çıkmaya çalışsınlar her hâlükârda sonuç masrafları kısmayı yani çalışanların maaşlarının düşürülmesin; hatta bir kısım çalışanların işten çıkarılmasını gerektiriyor. Devlet gemi batıyor kurtulmak için safra atmamız lazım diyor. Halk buna razı gelmiyor. Yaşantısından taviz vermek istemiyor. Binlerce yıldır bu gemi batmadı gene batmayacak böyle devam edelim diye ısrar ediyor. Yaşanan problemlerin ana sebebi hükümetin düzenleme yapmaya çalışması, halkın da bu düzenlemelere direnmesi. Ama bu sefer durum ciddi, sadece Yunanistan değil koca koca devletler krizin eşiğinde çözüm üretmezlerse Avrupa Birliği’ne rağmen kendilerine kurtuluş yolu gözükmüyor.’ diyerek yaşanan durumu güzelce özetledi.
Ekonomik Problemlere Herkes Aşina
Ekonomik problemler sadece milletleri ve hükümetleri tehdit etmez. Aynı zamanda bir nevi çekirdek bir devlet veya küçük bir millet olan aileyi de tehdit eder. Ailelerde devletler ve milletler gibi zenginleşir, dinginleşir, huzursuz olur, krizler yaşar, dostluklar kurar gerektiğinde düşmanlarına karşı mücadeleler ederler. Ailede yaşanan bir takım krizler devletlerdeki gibi halk ve hükümet anlaşmazlıklarına sebep olduğu gibi aile içerisinde fertlerin birbirine olan güvenini kaybetmesine de yani aile içi iletişimin baltalanmasına hatta zamanla ailenin parçalanmasına da neden olabilir.
Aileyi tehdit eden krizler devletleri tehdit eden krizlerle benzerlik gösterir. Mesela halkın içerisinde yer alan etnik yapıların bir kısmının pozitif ve negatif ayırımcılığa tabi tutulması ailede cinsiyet ayırımcılığına, devlet ve milletin gerekli bütünleşmeyi sağlayamaması, eşlerin birbiriyle aralarında olması gereken güveni ve kaynaşmayı tesis edememesine, eğitim kurumlarının nitelikli insan yetiştirememesi aile içinde çocukların olması gereken sorumluluk düzeyine sahip olmadan büyümesine, halkın birbirleriyle çatışıp ülkenin iç savaşa girmesi eşlerin kavga ederek evde üstünlük sağlamaya çalışmasına benzer. Saydığımız veya şu an sayamadığımız problemlerin her biri aile içinde yaşandığında dönemseldir. Bazıları uzun vadeye yayılsa da mesela çocukların eğitim problemleri gibi epey bir zaman devam etse de neticede bu problemlerin bir başlangıcı ve bir sonu vardır. Ama ekonomik problemler ailenin değil insanın aynı devletlerde olduğu gibi kendi ayakları üzerinde durmaya başladığı andan itibaren son nefeslerini verdikleri ana kadar kendisini göstermeye devam edebilecek bir yapıya sahiptir. Özetle insan hayatta kendini bildiği müddetçe hesabını bilmekle mükelleftir. Hele evlenmişse bu becerisini iki kişilik zamanla çocuk doğunca üç kişilik, aile efradının sayısı arttıkça artan sayı miktarınca bir o kadar daha ileriye götürmek zorundadır.
Ekonomi herkesin, her toplumun, her devletin, her ferdin özellikle eş olma vasfına eren her şahsın mutlaka bilmesi gerekli bir bilim dalıdır. Kadim medeniyetler bu bilime gerekli önemi vermedikleri için ekonomik problemlerden başka bir kısım iç karışıklıklarla karşı karşıya kalmışlar ve millet olarak sahip olmuş oldukları en önemli nimetlerden birisi olan iç huzurlarını kaybetmişlerdir. Aile içerisinde eşlerin bu hususta bilgi ve beceri sahibi olmamaları zamanla komşumuzda yaşanan halk ve devlet arasındaki çatışmaların bir benzeri olan eşler arası geçim problemlerini doğuracak, ekonomik problemler aile içinde şekil değiştirip iletişim problemleri halini alacaktır.
Aile içerisinde yaşanan ekonomik problemlerin temeline indiğimizde Yunanlıların düştüğü hataya insanımızın düştüğüne şahit oluruz. Ne hikmetse önceki nesillere göre daha çok kazandığı halde yeni neslimiz günümüzde gelir gider dengesini babaları ve dedeleri gibi olması gerektiği şekilde tanzim edememektedir. Yani aileler düşüncesizce bütçelerini aşan harcamalar yapmakta, aslında aldığında ödeyemeyeceği, ödediğinde daha sonra zaruri ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacağı harcama kalemlerinin altına rahatlıkla imza atabilmektedir. Neden insanlar daha eğitimli ve kültürlü oldukları halde günümüzde bu basit dengeyi kuramazlar, kazandıkları kadar harcayamazlar? Gerçekten zor mudur bu hesaplamaları kurmak kısaca paramıza göre harcama yapmak?
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment