Arif Özutku
Eski Yazıları
- Hakikate ermek için bugünleri görmek gerekiyormuş
- Takke Düştü, Kipa Göründü
- Evrensel barış artık hayal değil
- Efendimiz’in, Dindar Nesilden Anladığı
- Gözümüz aydın, paralel Türk Okulları geliyormuş
- Mevlana Yürekli Öğretmenler
- Kayyımları Eğitim Kurumlarına Gönderenler Kendilerinden Ne Bekliyorlar?
- Obama’nın Türk Okulları’nda Gördüğü
- Evdeki Yangın, Mutfaktaki Girdap
- Fehmi Koru’ya Cevap
- Daha eski yazılarını gör...
Aileyi İsraf ve Ailede İsraf
İsraf, bizim kültürümüzde önemle üzerinde durulan ve ısrarla men edilen kötü davranışlardan bir tanesidir.
İnancımız “Nehirden abdest alırken dahi suyu israf etmeyeceksin.” diyen bir yaklaşımla onu kaynak kaybından öte ahlaki bir maraz olarak kabul etmiş, israfı inançlı bir insana yakışmayacak kadar kötü, temsil ettiğimiz değerlere örtüşmeyecek kadar çirkin bir davranış olarak nitelendirmiştir. Ruh dünyamızın böyle bir davranışla bütünleşmesinin yanlışlığı üzerinde durmuş, daha yolun başındayken fertler ikaz edilmiş ve bu vesileyle israfın neden olabileceği başka marazların önüne geçilmek istenmiştir.
İsraf ederek hayat sürme, bir şuursuzluk göstergesidir. Müsrif; sahip olduğu nimetin kıymetinden bihaber yaşayan demektir. Elindekinin kıymetini bilemeyen insanın onu gereksiz ve yanlış yerlerde kullanması, lüzumsuzca tüketmesi gayet normaldir. Yani israf, bir kadir kıymet bilmezliktir. Dinimiz, sahip olunan şeyin kıymetinin bilinmesini şükrün ilk basamağı olarak kabul etmiş, bu yüzden israfı insanları şükretmekten alıkoyan bir engel olarak algılamış toplumsal farkındalık oluşturma adına yukarıda verdiğimiz nehir ve abdest benzetmesinde olduğu gibi sarsıcı örneklerle bize şekil vermeye çalışmıştır.
İsraf; işlevsel olarak tek yönlü yani sadece maddi kaynaklara bakan ve onları tüketen bir olgu değildir. İnsanlar israf deyince çok zaman maddi değeri büyük bir kısım menfaatlerin kaybını israf olarak algılasa da manevi değeri olan olgular ve statüler de israf edilebilir. Belki en çok israf edilen olgular manevi statüler ve kültürel değerlerimizdir. Hayatta sahip olduğumuz en büyük değerler manevi statülerimiz ve kültürümüze ait dokularımız olması münasebetiyle israf edildiğinde en büyük kaybı yaşayacağımız değerler maddi değerlerden ziyade manevi ve kültürel değerlerimiz olacaktır. İsraf edilen manevi değer ve olgulara örnek verecek olursak insani davranışlar sergilemekten uzak olan kişiler, bu sorumsuz davranışlarıyla sahip olduğu insanlık olgusunu ve insanlık olgusuna ait değerleri israf etmiş olurlar. Öğretmenin göstermesi gereken fedakârlığı ve şefkati öğrencilerinden esirgeyen öğretmenlerin sahip oldukları öğretmenlik vasfını ve eğitime ait değerlerini israf etmiş olmaları gibi.
Eş olmak, anne, baba ve evlat olmak, kısaca aile olmak sahip olduğumuz en önemli manevi statülerdendir. Aile kültürel dokunun hem bir sonraki nesle taşıyıcısı hem de kültürümüzün önemli bir mahsulüdür. Aile sahip olduğu bu çok yönlülükle israf edilen değerlerin başında gelir. İsrafın aile hayatında yaşanması ailenin farklı yönlerine yönelik üstelik farklı şekillerde gerçekleşir. En büyük israf ailede, ailenin kendisine müracaat edilmeyen, insanların tercih etmediği köhne bir kurum haline getirilmesiyle yani yetim bırakılmasıyla yaşanır. İnsanların yalnız yaşamayı tercih etmesi, aile kurmaktan uzak hayat sürmesi ailenin kurum olarak israfıdır. Aile tesis etmeyen, bu kurumun vaat ettiği getirilere kulak vermeyen talihsiz insanlar ve milletler kötü örnek olması münasebetiyle bir sonraki nesle ve diğer milletlere de zehirli bir virüsü miras olarak intikal ettirmektedirler. Sözün özü aslında en büyük müsrifler aile kurumunu değersizleştirip onu israf eden, bu kuruma hak ettiği değeri vermeyip aileyi pervasızca zayi edenlerdir.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment