Zeynep Demir

Zeynep Demir


Eski Yazıları

Zeynep Demir - A mı B mi?

Bir zamanlar güzel mi güzel, huzurlu mu huzurlu bir ülkem vardı. Herkes işine gücüne bakar, kimse kimseye düşman olmaz, fikirler, inanışlar farklı olsa bile, saygıyla yaşardık. Dık. Dık.

İşte o ülke değişmeye başlayınca soluğu dışarılarda aramaya başladı insanlar ama akıllarda hep soru işaretleri, hep bir “ama”lar, hep bir artılar, eksiler…

Yeni bir ülke, yeni bir hayat, heyecanlı ve güzeldi. Gezilecek, görülecek, öğrenilecek ne çok şey vardı aslında…

Ama ülkesi onu hiç yalnız bırakmadı…Bir gün anladı ki tüm dünyadaki analar hep aynı şeylere ağlarmış…

Korkuyordu burada yemek yemekten, çünkü içine ne koyduklarını bilmiyordu. Acaba alkol mü vardı pastanın içinde, yoksa likör mü katmışlardı. Koscher diye bir şey vardı ama ne kadar güvenebilirdi. Ama ülkesi böyle miydi, her yerde her şeyi yiyebilirdi! Ne de olsa helaldi, tabi abla Kayseri’den geliyor, nasıl helal olmaz, derlerdi sorsaydı.

Burada da sordu, nedense verilen cevaba daha çok güvendi. Sonra Araplara sordu, hayır güvenememişti. Elin gavuruna güvenirken ne kendi ülkesine ne Araplara güvenememişti. Hep bir şüphe… Aklında geldi sonra, yıllarca sucuk diye yedikleri şeylerden denetimlerde neler çıkmıştı. Ölçtü, tarttı, bir kefeye koyamadı. Aylarca ülkesinde çocuğu içsin diye aldığı keçi sütü meğer %100 inek sütüydü. Bilemedi, ülkesinde mi yemek kolay burada mı…

Texasta silah taşımak serbestti. Annesi her telefonda, “Aman kızım dikkat edin” diyordu. Bellerinde silahla gezen adamlar mı vardı sokakta, hayır hiç silah görmemişti geldiğinden beri. İnsanlar sokak ortasında “yol vermedin, bana korna çaldın” diye kavga da etmiyordu. Birbirine silah çekip vurmuyordu da, kan davası da yoktu burada, tarla meselesi yüzünden birbirini öldüren akrabalarda. Ama annesi hep panikti, aman kızım dikkat et!

Hep korkuyordu çocukları için okulda nasıl bir eğitim alacaklar diye. Zira düzgün aile yoktu veliler arasında. Single mom, single dad. İkinci anne, ikinci baba. Uyuşturucu, alkol kullanımı çok yaygın, çocuk tacizleri çok fazla. Yasalar ne kadar da koruyordu çocukları, sokakta çocuğuna bağırsan, alıp götürürlerdi seni. Ama ülkesinde böyle miydi… Edep, ahlak vardı okullarda, aileler düzgündü…

Tam bunları düşünürken bir haber ilişti gözüne, bir gönüllü öğretmen, 8-10 yaşlarında ki çocuklara… Haberi okuyamadı bile. Bir lise öğretmeni 17 yaşındaki kız öğrencisine… Devam edip gidiyordu haberler, aldıkları cezalara baktı, 1 yıl, 2 yıl. Üstü kapanmış konular, psikolojisi bozulmuş çocuklar…

Hangisi daha az kötüydü. Neredeyse %100’ü Müslüman olan bir ülkende ayyuka çıkan sapıklıklar mı, yoksa zaten dini kavramı olmayan bir toplumda yaşananlar mı… Allah’a emanetti çocuklar, dualar koruyordu onları sadece. Korktu, ağladı, uyuyan çocuklarına baktı. Hz. Yunus’un balığından daha karanlıktı gece ve gelecek. Ne kadar masumlardı oysa çocuklar, bu çocuklara kıyan bu zalimler de bir gün onlar gibi çocuktu…

Annesi gitme demişti oralara, güvenli değil, elleri silahlı, bombalı adamlar insanları öldürüyor, silahlar patlıyor, bombalar patlatılıyor… Evinde kal demişti, başkentte, zaten hiç İstanbul’da da yaşamasını istememişti çok bomba patlıyor diye. Hep Kızılay’a gitmişti dershaneye, zira Ankara’nın göbeği orasıydı, herkesle orada buluşulurdu, çay, kahve orada içilir, anneye çiçek oradan alınırdı…

Bombalar patlıyordu orada. Ve nedense hep garibanlara patlıyordu bombalar… Kim geçerdi oradan, kim otobüse binerdi ki Güvenpark’tan. Adı üstünde Güvenpark…

Elindeki kitaba baktı, Hz. Yunus’a, balığa, denize ve geceye. Çok çok daha karanlık ve çok çok daha kötüydü hali… Uyuyan çocuklarına baktı, bir öpücük kondurdu, bir öpücük daha kondurdu artık evlatlarını öpemeyen analar için…

Analar hep aynı şeylere ağlıyordu…

Write a comment

1 Comment

  1. I.s.c April 27, 23:09

    Guzel goren guzel dusunur;guzel dusunen hayatindan lezzet alir…
    Mulk Allah’a ait olunca, her yerde Esma ve sifatlariyla mutecelli Rabbi Rahim yeter ki iman neşvesinden ayırnasın. O zaman her yer her an güzel.

Only registered users can comment.