ÇOCUK PSİKOLOJİSİ – Ramazan ve çocuklarımız

ÇOCUK PSİKOLOJİSİ – Ramazan ve çocuklarımız

Anne ve babaların isteğidir sorumluluk sahibi, sabırlı ve hayata hazır evlatlar yetiştirmek. Bunun için çocuklarını en iyi okullarda okutmaya çabalar, arkadaşlarının gittiği her türlü aktiviteye çocuklarının da katılmalasını ister veya çocuklarının derslerinden en yüksek notları alması için ellerinden geleni yaparlar. Bunları yapmak, bunlara özenmek elbette güzeldir; aşırıya gidip çocuktan kapasitesinin üzerinde başarı beklemedikten sonra…

 

Amerika’daki Türk çocuklarının hemen hemen hepsi ileride niyet mektuplarına, özgeçmişlerine yazacakları bir çok aktiviteye katılıyor. Anneler, çocuklarını bir faaliyetten diğerine yetiştirmek için koşturuyor. Peki ya çocuklarımızı hem bu dünyadaki başarıya götüren hem de ahiret hayatında mutluluğa götüren dini vecibeleri için de bu kadar çaba gösteriyor muyuz? Yoksa hayatın içinde koşturup dururken, çocuklarımıza aslında vermek istediğimiz fakat vakit bulamadığımızdan dolayi veremedigimiz şeyler için üzülüyor muyuz? O halde, en azından özel günlerde ve ayların sultanı olan Ramazan’da bu eksikliğimiz için kollarımızı sıvayalım ve çocuklarımıza da unutulmayan Ramazan anıları bırakmak için Ramazan ayını fırsata çevirelim.

 

Ramazan öyle bir aydır ki, sigara tiryakileri saatlerce sigara içmeden durabilir, alkol tüketenler bu alışkanlıklarına ara verir, hatta meyhane sahipleri bile, Ramazan’da Ramazan ayına hürmeten meyhanelerini bir ay kapatır. Peki bu insanlara bunları yaptıran nedir? Çocukken anne ve babalarıyla açtıkları iftarların, dedesinin-babannesinin elinden tutarak gittiği teravihlerin, uykusundan uyandığında, sadece çocuğu oruç tutsun diye annesinin hazırlamış olduğu çok sevdiği yiyeceklerin verdiği haz olabilir mi? Olabilir… Çünkü çocukken yerleşen duygular, öğrenilen, gözlenilen hareketler kişinin gelecekteki kişiliğini, hayata ve dine karşı duruş açısının temelini atar. Severek, heyecanla tuttukları oruçlar, Ramazan ayını onlar için özel, diğer aylardan farklı, saygı duyulması gereken bir ay kılar.

Bu sene Ramazan yaz tatiline denk geldi. Biz büyükler olarak aslında şikayet manasında söylemesek bile, “Bu sene de Ramazan yaza geldi, sıcaklarda ne yapacağız bakalım” dediğimizi duyan çocuklarımız, orucun aslında zor ve meşakkatli bir ibadet olduğunu düşünür. Halbuki, oruç birçok insan için ibadetlerin en kolayı, ‘en yapılabilir’idir. O zaman, oruç ve Ramazan hakkında yorum yaparken çocuklarımızın zihninde negatif düşüncelerin oluşmaması için konusmalarımıza dikkat etmeliyiz. Doğum günüm yaklaşıyor, özel muamele göreceğim, eğlenecegim diye sevinen çocuklarımızın, Ramazan ve bayramlar için de aynı sevinci, heyecanı yaşaması anne-baba ve çevredeki büyüklerin elindedir. Ramazan ayını çocuklarımızı sevdirmek için anne ve baba olarak el ele vermeliyiz.

Peki neler yapabiliriz? Çocuklarımızı beraberce oruç tutmaya teşvik edebiliriz. Onlara oruç tuttukları için güzel sözler söyleyebilir, güzel hediyeler alabiliriz. Onlarla oturarak ne kadar oruç tutabileceklerini konuşabiliriz, tıpkı okulda kitap okuma hedefleri gibi hedef hedefler belirleyebiliriz. Çocuklarımızı sevgi ve şefkatle sahura kaldırarak en sevdikleri yiyecekleri ikram edebiliriz. Amerika’da her yerde Türk camisi olmasa bile, farklı milletlere ait camiler var. Çocuklarımızın elinden tutarak teravih namazlarına birlikte gidebiliriz. Böylelikle 20 rekat namaz kılamasa bile çocuklarımız bizleri cemaatle huzur içinde namaz kılarken izleme fırsatı bulur ve diğer Müslüman çocuklarla, büyüklerle iletişime geçer. Kur’an okumayı bilen çocuklarımızla beraber Kur’an okuyabilir, bilmeyenlere ‘bu Ramazan’da Kur’an-ı Kerim’e geçmek senin hedefin olsun’ diyebiliriz.

İftarlara çocuklarımızın arkadaşlarını çağırabiliriz, tanıdıklarımızı çağırarak hep birlikte oruç açmanın keyfini onlara yaşatabiliriz. Eğer birden fazla oruç tutabilecek okul çağı çocuklarımız varsa hedeflerine ulaşmaları için aralarında sevimli bir rekabet oluşmasını sağlayabiliriz. Normal zamanda çocuklarıyla çok ilgilenemeyen babaların, çocuklarına Ramazan’i sevdirmek için annelere yardımcı olması da çok önemlidir. Çocuklarınızla Ramazan hakkında muhabbet edebilir, oruç tuttukları için onların elinden tutarak akşamları sevdikleri bir yere götürebilirsiniz. (Ramazan etkinliği demek isterdim ama malesef o tür etkinlikleri yurtdışında bulmak zor. O yüzden gurbetçi ailelere daha çok iş düşüyor).

Çocuklarımıza ayrıca tuttukları orucun cennetteki fazlından da bahsetmeyi kesinlikle ihmal etmemeliyiz. Hem bu dünyada hem de öbür dünyada mükafat göreceğini bilmek çocuklarımızın oruca olan sevgisini artırır. Amerika’da çocuklarımızın ‘Müslüman’ kimliğini kazanmaları ve benimsemeleri için Ramazan ayına olan hassasiyetimiz, Türkiye’deki ailelerden daha fazla olmalıdır. Nasıl ki diğer din mensupları çocuklarını dinlerine göre yetiştiriyor, kimliklerini, dinlerini bilmelerini istiyorsa bizler de çocuklarımıza bu konuda mutlaka yardımcı olmayız. Yoksa kaybolan bir nesil ile karşı karşıya kalırız..

 

Oruç, çocuklarımıza caninin istediği zaman istediğini yememeyi, beklemeyi yani sabrı öğretir. Oruç tutabilen bir çocuk, arzularını ertelemesini bilir, dürtüleri ile hareket etmemeyi öğrenir. Dürtüleriyle hareket etmeyen, sabırlı davranarak beklemeyi öğrenen çocuklar hayatta başarıya diğer çocuklara oranla daha çok yakın olurlar.

 

Peki oruç yaşı ne olmalıdır? 4-5 yaşından itibaren çocuklarımız tekne orucu denilen yarım gün tutulan oruçları tutmaya başlamaladırlar. İkindiye yaklaşırken çocuklarımız oruçlarını tutmaya başlayabilirler, böylelikle oruç açma anında onlar da oruç açma heyecanına ortak olurlar ve yapılan dualara günahsız ağızlarıyla amin derler, dua etmeyi öğrenirler. Çocuğunuzu siz daha iyi tanırsınız, 4 yaşında 3-4 saat aç kalamaz derseniz bunu 2 saate indirebilirsiniz ama bir şekilde başlatmalısınız. Anneler, merhamet timsalidir fakat oruç vücuda yapılan bir işkence değildir, çocuğunuzun pek tabi 4-5 saat bir şey yemeden durabilir, zaten bir çok annenin şikayeti değil midir çocuklarının hiçbir şey yememesi? O zaman endişelenmeye hiç gerek yoktur. İlkokula başlamış bir çocuk haftasonları tüm gün oruç tutabilir. 4. ve 5. sınıfa giden çocuklarınızı okula giderken de arada oruç tutmaya teşvik etmelisiniz ki kendilerine oruç farz olduğu zaman zorlanmasınlar. Her dini vecibeyi öğretirken olduğu gibi, oruçta da çocuklarımızı korkutmamalıyız, ‘Orucunu bozarsan Allah seni yakar’ gibi cümleler kesinlikle ağzımızdan çıkmamalıdır. Onun yerine oruç tutunca cennette onu bekleyen dondurmalardan, aklına geldiği an önünde beliren meyvelerden, oyuncaklardan bahsedebiliriz. Çocuk olduğu için onun orucunun anne ve babasının orucundan daha kıymetli olduğunu, Allah’ı daha çok sevindirdiğinin üzerinde durabiliriz.

Eskiden, çocuklara ‘Okul zamanı oruç tutarsan aklın çalışmaz’ denilirdi. Bu sözlerin hiçbir geçerliliği olmadığını unutmamız gerek. Tam tersine oruç ile zihnimiz, bedenimiz arınır, yenilenir, yani detoks yapmış olur. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, oruç tutmanın, yani günün büyük bir çoğunluğunu aç geçirmenin, sağlık üzerinde olumlu etkisi vardır. Mesela insanların Alzhemier ve Beyin Kanaması gibi hastalık risklerini azaltır.

Herkese şimdiden hayırlı Ramazanlar ve hayırlı Bayramlar…

Sorularınız için: http://www.zamanamerika.com/index.php/tr/2011-07-25-15-55-34

Zeynep Küçük

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.