“Yurtta sus, dünyada sus”, öyle mi?

Geçtiğimiz hafta sonu Washington DC ve çevresinde yaşayanlar Türkçe Olimpiyatları’nın bölge finallerini izleme imkanı buldu. Civardaki eyaletlerden gelen onlarca öğrenci salonu hınca hınç dolduran kalabalığa unutulmaz saatler yaşattı. Türkçemiz’in ses bayraktarı fedakar öğretmenlerimizin hazırladığı birbirinden kabiliyetli gençler çok da kolay öğrenilemeyen bir dildeki hünerlerini sunarken bazen neşelendik, bazen de hüzünlendik. Ama gelecek adına ümit dolu güzel duygularımız coştu.

Yabancı bir dil neden öğrenilir? Neden bir dili öğrenmek ihtiyacı hisseder insan? Kendi dilinden daha geniş bir coğrafyada konuşulan bir dil olsa bu biraz makul gelebilir. Ya da görece daha baskın bir kültürün dili olsa bu da anlaşılır. Özel bir ilgiden dolayı veya bir bilim dalı olarak başka bir dilin öğrenilmek istenmesi de izah edilebilir. Ancak Amerika’da birilerinin Türkçe öğrenmek istemesi; eğer bunlar Türkiye üzerine çalışma yapan akademisyenler veya diplomatlar değilse sadece o dili birilerinin bu öğrencilere sevdirmesi ile açıklanabilir ve buradaki durum da aynen öyledir. Bir kısım çevrelerin devamlı iftiralar atarak hem içeride hem de dışarıda karalamaya çalıştıkları insanlar hiç de olanlara aldırış etmeden işlerine koyulmuş, inandıkları yollarında yürümeye devam ediyorlar. Türkçe’yi ve Türk kültürünü sevdirmek için gayret sarfediyorlar. Fedakarane çalışıyor gönül erleri.

Allah, samimi ve beklentisiz çalışanlara lütuflarını sağnaklar halinde yağdırıyor. Bizler de şahit olduk bütün bunlara geçtiğimiz pazar günü. Burada gördüklerimizle de sınırlı değil dil ve kültür faaliyetleri. Amerika’nın pek çok farklı coğrafyasında da aynı manzaraları görmek mümkün.

Ve hafta içi iki gün de Türki Amerikan Birliği’nin (TAA) her yıl düzenlediği kongrelerin dördüncüsüne katıldık. Kırktan fazla Amerikan Temsilciler Meclisi ve Senato üyesinin katıldığı ve farklı programlarla renklendirilen TAA kongresi hem katılımcılar, hem paneller, hem de düzenlenen resepsiyon ve galası ile davetliler ve gözlemcilerden tam not aldı. Geleceğin inşası adına ümitlerimiz bir kere daha şahlandı.

Temsil ettikleri bölgelerde tanıştıkları Türk kökenli Amerikalılar (veya Amerikalı Türkler) tarafından karşılanan ve programa beraber katılan Amerikalı siyasetçiler başta olmak üzere bütün dostlar iki ülke arasındaki sıcak ilişkilerin geçici zor dönemlere rağmen aslında çok sağlam olduğunu gösterdiler. Bunda Amerika’ya son onbeş yirmi yılda yerleşmiş ve bulundukları yerlerde çevre edinerek komşularından, iş arkadaşlarına kadar herkesle çok seviyeli ilişkiler kuran Türk ve kardeş Türki dünyadan gelen gönül erlerinin çok büyük payı var.

Bir yandan taban diyebileceğimiz seviyede genç öğrencilerden halka, diğer yandan da toplumun en üst katmanlarında bulunan siyasetçisinden bürokratına, akademisyeninden işadamına kadar herkesle ve herkesimle iyi ilişkiler kuran ve yepyeni bir anlayışla ülkeler ve milletler arası köprüler inşa eden bu topluluk, Allah’ın inayeti ile bugünkü geçici ve boğucu atmosferin de üstesinden gelecektir.

Ufuklarında bütün bir yeryüzü adına mutlu yarınlar, niyetleri halis ve beklentileri sadece Allah rızası yola koyuldular. Herkesi kendi konumunda kabul ederek, bir makuliyet çizgisinde çok farklı anlayıştaki insanlarla bir araya geldiler.  Asla  kavganın tarafı olmadılar. Sadece kendilerini ifadeye çalıştılar. Haklarını ihlal edenlere karşı hukuk çerçevesinde mücadele ettiler. Gayr-i meşru yollara tevessül etmek hayallerine bile girmedi. Ve bütün bunlar sebepler planında adanmışlar topluluğu adına insanların kalplerinde sevginin ve kabulun oluşmasını sağladı.

‘Günümüzün bu kara sevdalıları’ insanlığın tamamı için dünya ahiret selamet duasındalar ve bu uğurda çalışıyorlar. Onlar dünya adına sulh dilerken, maalesef birileri de onları susturmaya çalışıyor.

Nasıl olsa üflemekle sönmez bu meşale ve biz bu hususta hem şahit hem duacıyız. Ne demiştik; Allah var, gam yok. Bir de onca gayret ve fedakarlığı görünce ümitsiz olmak ne mümkün.

 

Sen sus deyince susmuyor bu çağrılar Arkadaş!

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.