Acilen aile dernekleri tesis edilmeli

Ailenin yaşadığı menfi değişimin insanlığı ulaştıracağı nihai noktayı ifade adına zannediyorum ‘facia’ tabirini kullanmamız abartılı olmayacaktır. Cennette aileyle başlayan ilk insanın yolculuğu günümüz dünyasında aileden feragat edilmesi sebebiyle hayatı cehenneme çevirmiş durumda. Boşanma oranlarının kıta bazında bile yüzde ellinin üzerinde olduğu Batı toplumları çoktan aileyi müdafaa mücadelesinde teslimi silah ettiler. Son kale hükmündeki Doğu milletleri de sarsıntıyı ruhunda hissetmeye başladı. Doğu ile Batı arasında köprü hükmünde olan milletimizde ise boşanma oranları endişe edilmesi gereken eşiği bir hayli aşmış durumda.

Mutlu aile hem fert hem toplum adına çok şey vadediyor. Yapılan araştırmalar evli insanların bekârlara ve dullara nispetle daha sağlıklı yaşadığını, daha uzun ömür sürdüğünü, daha mutlu yaşadığını, daha az suç işlediğini, daha az depresyona girdiğini ve daha az zararlı alışkanlıklara müptela olduğunu ortaya koymaktadır. Bireyler evlendikten sonra ruhen ve bedenen daha düzenli bir hayat yaşamakta, yalnızlıktan kurtulmakta, sorumluluk duygusuna sahip olmakta, daha başarılı iş hayatı sürmekte ve eş olma gibi önemli duygusal lezzetleri evli kaldıkları müddetçe tatmaktadırlar. Bedenen ve ruhen sağlıklı bireyler ise ağacın ormanda çabuk büyümesi gibi nitelikli ailelerde yetişmektedir.

Ailede yaşanan problemler sadece iki kişinin arasında kalmıyor dalga dalga yayılıp bütün insanlığa tesir ediyor. Hala pek çok millet meselenin büyüklüğünün şuurunda değil. Farkında olanlarda pansuman çözümler üretiyor. Şu an ailenin korunması adına alınan tedbirler katiyetle yıkımın önüne geçebilecek mahiyette değil. Bakanlığın ortaya koyduğu faaliyetler tek başına yaraya merhem olmaya yetmiyor.

Aileyi koruyabilme adına ülkemizde son yıllarda aşina olduğumuz aile danışmanları da problemin çözümünde beklenileni veremiyor. İnsanların bir kısmı maddi imkânsızlıklar münasebetiyle bu danışmanlara ulaşamıyor, ulaşanlar da sınırlı düzeyde istifade ediyor. Bir kaç seansla birikmiş problemler çözülemiyor. En önemlisi de pek çok çift danışmanlara yapacak bir şey kalmadıktan sonra son bir ümit düşüncesiyle geliyor. Bu durum beyin ölümü gerçekleşmiş yoğun bakımdaki hastaya müdahale edilmeye çalışmasını andırıyor.

Sivil toplum örgütleri devletin yetemediği veya hiçbir şekilde nüfuz edemediği pek çok sahayı dolduruyor. Eğitimden sağlığa kadar önemli pek çok sahada diğerkâm insanımız boşluk dolduruyor. Böylece hitap ettiği kesime devletin eksikliğini hissettirmiyorlar. Hatta devlet standardının çok üzerinde insanlara hizmet verebiliyor. Ama bu derneklerin içerisinde aileye mahsus faaliyet göstermek düşüncesiyle tesis edilmiş olanı neredeyse hiç yok. Olanlar da yüzeysel çalışıyor. Aile hususundaki bütün çalışmalar sadece bakanlık yetkililerine bırakılmış durumda.

Bir an önce milletimizin bağrından çıkarak ülkemize hizmet düşüncesiyle faaliyet gösteren diğerkâm insanlar aile hayatımızda oluşan orman yangını misali, toplumu yakıp kavuran bu ateşi söndürebilmek düşüncesiyle aile dernekleri tesis etmek zorundadır. Derneklerin hizmet etmiş oldukları sahalar içerisinde ailenin yeri diğerlerinden daha aşağı değildir. Ateşin söndürülebilmesi önce bu ateşin farkındalığını oluşturmakla mümkündür.

Aile dernekleri kurulduktan sonra bünyesinde istihdam ettiği aile danışmanları ile danışmanlara ulaşamayan çiftlere hizmet verdiği gibi açacakları evlilik okulları ile evliliğe hazırlık dersleri vermeli gençlerimizi evlilik öncesi şuurlandırmalıdır. Her hafta evlilik hayatına ve çocuk eğitimine dönük farklı bir konunun izah edildiği aile sohbetleri organize edilmeli eşlerin çift olarak katıldığı salonlarda topluma hizmet verilmelidir. Psikolog, sosyolog, ilahiyatçılar dönem dönem çağırılmalı aile hayatına matuf seminerler verdirilmelidir.

Ailenin kutsiyetine inanmış rehber aileler diye nitelendirebileceğimiz şuurlu çiftlerle desteklenecek olan bu dernekler ailevi problemler yaşayan sıkıntılı çiftlerle yakın temasta olup dingin bir aile hayatının gereklerini kendilerine öğretmelidir. Kardeş aileler oluşturulup gerekiyorsa maddi yardımlarda ihtiyaç sahiplerine yapılmalıdır. Dernek yetkililerinin gündeminde sadece çiftler değil çocuklar da olmalı bu ailelerin çocukları da dernekler vasıtasıyla sorumluluk sahibi insanlar haline getirilmek için gayret sarf edilmelidir.

Medine’ye Efendimiz (sav) tarafından hicret öncesi öğretmen olarak gönderilen Musab Bin Umeyr İkinci Akabe biatı için Mekke’ye geldiğinde Efendimiz (sav) in “Medine’de İslam’ın durumu nedir?” sualine “İçinde İslam’ın konuşulmadığı ev kalmadı Ya Resullullah” cevabını vermiştir. Bu söz Medine’de gündem oluşturdum ve insanları kabullenecekleri hakikatlere müheyya hale getirdim demekti. Ailevi problemler, içerisinde ailenin öneminin konuşulmadığı ev kalmadığında ancak çözüme ulaşır. Eş olma ve ebeveyn olmanın sorumlulukları lüzumuna inanıldığında yerine getirilir. Bu da ancak Hz Musab gibi vazifesinin ehemmiyetine inanmış gayretli danışmanlar ve rehber ailelerle olacaktır.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.