Taziye geleneği

Erzurum’da merhum Seyfullah Gülen Ağabey’in taziyesinde bulundum üç gün boyunca. Taziyeye geleceklerin çokluğu hesaba katılarak erkekler için başka bir mekân ayarlanmış. Bayanlar ise taziyeyi evde kabul ettiler. Oturmuş bir gelenek var.

Sistem şöyle; taziye için salona giren kişi “merhumun ruhuna el-fâtiha” diyor, arkasından kendisi ya da beraberinde getirdiği kişi aşr-ı şerif okuyor. “Hasıl olan sevap” denilerek merhum başta olmak üzere bütün ümmet-i Muhammed’in ruhuna hediye ediliyor, dualar yapılıyor ve fasıl başlangıçta olduğu gibi “el-fâtiha” denilerek kapanıyor. Hemen peşi sıra bir bardak çay ikramı. Gelenler fazla kalmıyor. Çayını içen kalkıyor. Bazen gruplar halinde bazen ferden ferda gelmeler söz konusu. Hepsinde de aynı manzara yaşanıyor. Bazı hocaefendiler Kur’an tilavetinden sonra ölüm hakikatini anlatan, sabır gerekliliğini vurgulayan 3-5 dakikayı geçmeyecek sohbetlerde bulunuyor.

Bayanlarda ise merhumun yakınlarına sabırlar dilendikten sonra sürekli hatim okunuyormuş. Taziyeye gelen kişi taziye müddetinde kaç sayfa veya kaç cüz okuyacaksa elinde kalem kâğıt bu işin çetelesini tutana söylüyor, okuması bittikten sonra ayrılıyormuş. Gelen-gidenin sayısına göre de günde 3-5 hatim okunduğu oluyormuş.

Kütahya’nın Tavşanlı kazasındanım. 35 yıldır gurbetteyim. Çocukluk ve gençlik yıllarımda taziye geleneği şöyleydi: Erkeklerde, çok yakın dairedeki eş-dost ve akraba üç gün boyunca cenaze evine sadece akşamları gelir, yemek birlikte yenir. İlk gün mevlit okutulur, diğer günler genelde muhabbet edilir. Daha uzak dairede yer alanlar ise taziyesini ya cenaze namazı kılınacak cami avlusunda ya da defin işleminden sonra mezarda sunar ve biter.

Bayanlarda, ilk üç gün boyunca herkes, üç günden sonra ise yakın dairede yerini alanlar sürekli cenaze evinde bulunur. Ta ki 7. gün doluncaya kadar. Haftasında okunacak mevlüt ve hatim duası ile herkes evine çekilir.

Yemek faslına gelince; cenaze evinde günlerce yemek pişmez, eve taziyeye gelen hemen herkes yemek getirir ki, bu âdet hem Erzurum hem de Tavşanlı’da aynı.

Gördüğünüz gibi mukayese yapabileceğiniz bir anlatım diliyle ülkemizin Doğu ve Batı’sından iki taziye örneği sundum. Sizce taziyenin ruhuna hangisi daha uygun? Bana göre hiç şüphesiz ilki. Çünkü taziyenin iki boyutu var. Birincisi; vefat eden kişiye Kur’an okuyup sevabını ona bağışlama ve ardından dua etme. İkincisi ise yakınlarının acısını paylaşma, sabır dileğinde bulunma, teselli etme, sevgi ve muhabbetini gösterme.

Birinci açıdan bakıldığında, mesela o üç gün içinde hiç mübalağa etmiyorum binlerce Fatiha okundu, dualar edildi, onlarca hatim indirildi Erzurum’da. İkinci açıdan bakıldığında ise cami avlusunda veya defin sonrası mezarda ayaküstü yapılan baş sağlığı dileğinin ötesinde bir beraberlik söz konusu.

Efendimiz’in (sas) tavsiyeleri ve fiiliyatı da bu istikamette zaten. İşte delili; “Başına bir musibet gelene taziye ziyaretinde bulunan kişiye musibete uğrayanın sevabı kadar sevap verilir.”

Bir teklifim var; taziye geleneği adına akademik hayatta görev yapan hocalarımızdan pratiğin içinde bulunan cami imamlarına kadar çok geniş dairede gerçekleşecek katılımla bir konferans akdedilebilir. Urfa ve Diyarbakır’da yapıldığını bildiğim taziye çadırı gibi farklı uygulamalar benzeri ülkemizin farklı yörelerindeki taziye âdetleri masaya yatırılır. Dinî değerlere en uygun taziye modeli hakkında belki de bir fikir birliğine varılabilir. Elde edilen sonuçlar da halkımıza yansıtılır.

Farkındayım ve şuurundayım, bu âdetlerin toplum hayatında gelenek halini alması uzun zaman almıştır. Dolayısıyla söz konusu gelenekleri değiştirmek de uzun zaman ister. Ama olsun. İslamî temel değerler istikametinde taziyenin amacına daha uygun bir değişikliği hayatın içine taşımak lazım. Bu tebliğ ve irşat hizmetinde bulunan resmî-gayri resmî hocalarımız, halkımızın dini bilgi ve yasayışına güvendiği kanaat önderleri başta olmak üzere hepimizin üzerine düşen bir görevdir.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.