Devlet katılım bankacılığı ve fıkhî sorular

Faizin dinimizde haram olması dini hassasiyetleri yüksek ve sayıları milyonlarla ifade edilebilecek bir nüfusun ekonomiye aktif katkısını sağlama adına ortaya atılmış bir çözüm yoludur faizsiz finans bankacılığı.

 Bir başka ifadeyle faizin haram olduğu gerçeği, kapitalizmin, serbest piyasa ekonomisinin faizsiz bankacılığı neredeyse imkansız kıldığı global bankacılık düzeni karşı karşıya gelince, dini hassasiyeti ağır basan, ahireti dünyaya önceleyen veya zaruret deyip işin içine girse de ciddi ikilem yaşayan kesim için bir çıkış yolu olarak ortaya atılmıştır. Kaldı ki katılım bankacılığı 14 asır önce İslam’ın nazil olduğu sosyo-ekonomik ortamda mevcudu kabul, ret ve ıslah ekseninde ortaya konan uygulamalar ve sonrasında yapılan içtihadî hükümler sözünü ettiğimiz faizsiz bankacılık sistemine temel oluşturabilecek unsurlarla dolu. Ayrıca sanayi ve sanayi ötesi toplum şartlarında bunlara yenileri de ilave edilmiş ve yukarıda ifade ettiğimiz gibi “çıkış yolu” diyebileceğimiz çizgide başarılı olan kurumlardır bana göre.

Türkiye’de Bank Asya, Türkiye Finans, Albaraka Türk ve Kuveyt Türk olmak üzere 4 tane katılım bankacılığı yapan kurum var. Bunların hepsi de yerli ve yabancı özel müteşebbislerin sermayeleri ile kurulan ve TC bankacılık kanunlarına tabi olarak iş gören kurumlar. Bu 4 bankanın 2014 sonu rakamları itibariyle Türkiye’deki toplam mevcut bankacılık sistemi içindeki payları % 6. Hükümet bilindiği üzere Ziraat, Vakıfbank ve Halkbank’a katılım bankası kurdurma kararı aldı. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre BDDK bunlardan ikisi için izin verdi, diğeri de sırada.

Şimdi bu bilgiler ışığında Diyanet İşleri Başkanı’na, Diyanet yüksek fetva kuruluna, ilahiyat fakültelerinin İslam hukuku kürsü başkanlarına, başta Hayrettin Karaman olmak üzere faizsiz finans bankacılığı ile alakalı yazdıkları tercüme ve telif eser ve makaleleriyle, bu kurumlarda yıllardır yürüttükleri fetva kurulu üyelikleri ile ciddi tecrübeye sahip olan hocalarımıza birkaç soru soracağım.

Bir, sizlerin de bildiği gibi katılım bankacılığı yapacak olan bu üç banka devlet bankası. Devlet bankaları açacakları katılım bankacılığı bölümlerinde sermayeyi devlet hazinesinden alacak. Hazine ise cumhuriyet devletinin yapısı ve ekonomik işleyişi itibariyle faiz enstrümanı ile çalışıyor. Sadece faiz değil, genelev, piyango ve içkiyi de unutmayın.

Bu durumda dinen haram olan gelirlerin de olduğu hazineden aktarılacak sermaye ile katılım bankacılığı kurmak caiz midir? Helal-haram hassasiyeti olan müminlere hizmet etmek için kurulan bu bankaların sermayesinde haram olan veya haram şüphesi bulunan paranın bulunması, bu bankalarla çalışan ve yaptıkları yatırımlarda kâr eden insanların kazancını haram kılar mı veya muhtemel kazançlar en azından haram şüphesi taşır mı?

Cevabınız evet ise, İslami hassasiyeti olan sıradan müminlere ne tavsiye edersiniz? Bu bankalara para yatırsınlar mı, bankacılık işlemlerini bu bankalarla yürütsünler mi? Gönülleri rahat olabilir mi? Hayır ise, bu hayır cevabınızı delilleri ile beraber hükümetin üst düzey yetkililerine ve halkımıza söylemeyi, ilmi dergilerde, gazete köşelerinde açıkça yazmayı, TV programlarına katılıp konuşmayı düşünür müsünüz?

İki; maddi bağlamda özel müteşebbislerin devlet ile yarış edemeyeceği açık olduğuna göre hazine sermayesi ile kurulacak devlet bankacılığı haksız rekabet değil midir? Haksız rekabetle elde edilen kazanç helal midir, haram mıdır? Cevabınız hayır ise neden? Evet ise neden? Düşüncelerinizi kamuoyu ile paylaşmayı düşünür müsünüz?

Üç; devletin açacağı katılım bankaları zaten sektörde çok az payı olan katılım bankacılığı sektörünü vurmaz mı? Şu anda çalışmakta bulunan bu 4 bankanın belini bükmez mi? 3-5 kuruşluk birikmiş tasarrufunu değerlendirmek isteyenden büyük sermayelerle ticaret yapan yatırımcılara kadar kişiler, özel teşebbüs yerine sırtını devlete dayamayı tercih etmez mi? Daha açık ifadeyle mesela Türkiye Finans yerine, Ziraat Katılım demez mi? Cevabınız evet ise, burada kazanan kim, kaybeden kim olur?

Üzülüyorum; siyasetin ahlakına uyma değil, İslami ve insani ahlak kaidelerini siyasal hayata hakim kılma iddiası ile iktidar olanların savrulmasına.

Üzülüyorum İslamcı iddialarla devleti İslamileştireceğim diyenlerin, İslam’ı bütünüyle bir kenara bırakıp devletleşmesine, devlete tâgût deme noktasından devleti kutsayan bir uca savrulmasına.

Üzülüyorum İslam’ın etkisizleştirilmesi adına yapılan nice yanlışlara ilaveten sistematik düzeyde helal-haram hassasiyetinin dibine kibrit suyu dökecek bu devasa adıma.

Üzülüyorum, yabancı sermaye ile ayakta duran ekonomik yapımıza rağmen o sermayenin önünü kesecek yaklaşımlara.

Haklısınız; acele etmemeli ve nihai bir kanaate varmak için sorularıma muhatap olan hocalarımızın cevabını beklemeliyim. Ne dersiniz Hocalarım!

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.