Kısa, öz ve resmi belgeli; Yargıtay kararı bağlamında ByLock verileri nasıl elde edildi, delil değeri var mı?

Kısa, öz ve resmi belgeli; Yargıtay kararı bağlamında ByLock verileri nasıl elde edildi, delil değeri var mı?

Saray rejiminin, Hizmet Hareketi’ne yönelik sözde yargılamalardaki en önemli dayanağı WhatsApp gibi bir haberleşme programı olan ByLock. Peki ByLock’un ‘delil’ değeri var mı? Savcı içeriği bile olmayan bir haberleşme programına dayanarak ceza isteyebilir mi? Bir haberleşme programını indirmek ya da kullanmak suç mu? Mahkeme içeriğini bile bilmediği ByLock’a dayanarak, hem de ‘terör örgütü üyeliği/yöneticili’ gibi ağır bir suç için hüküm kurabilir mi?

Yargıtay’a göre bu soruların tamamının cevabı hayır! Zira ByLock, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 134. maddesine aykırı olarak, ‘istihbari’ yollarla elde edildi. Bu gerçek mahkeme kararları ve MİT’in bizzat kendi açıklamasıyla sabit.

İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, bu konuyla ilgili önemli paylaşımlarda bulundu. Güneş’in paylaştığı belgelerden biri de Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin ‘istihbari bilgilerle’ ilgili içtihadı. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, söz konusu kararında ‘istihbari bilgilerin suçun sübutu açısından delil olarak kabul edilemeyeceğini’ söylüyor.

Gökhan Güneş, “Bu ifadeler, 6 yıldır istihbari yöntemlerle elde edilen Bylock bilgilerine dayanarak binlerce kişiyi ‘terörist’ kabul eden daireye ait!” diyerek yaşanan hukuksuzluğa dkkat ekiyor. Yargının en üst makamı, kendi içtihadını çiğniyor; kişilere, gruplara göre kararlar alıyor.

Peki ByLock verileri nasıl elde edilmiştir?

Gökhan Güneş, bununla ilgili de belgeyi koymuş: “ByLock verilerinin istihbari yöntemlerle elde edildiğini ve bu nedenle delil olarak kullanılamayacağını ilk itiraf eden de MİT’tir. Zira MİT Teknik Raporu gereğince, Bylock CMK’ya göre değil, teşkilata özgü yöntemlerle elde edilmiş ve elde ediliş yöntemi açıklanmamıştır.”

Ayrıca MİT’in basın açıklamasında da ByLock verilerinin ‘istihbarat çalışmalarıyla’ elde edildiği açık ve net olarak yazılıyor. Zaten mahkeme kararlarında da ByLock verilerinin MİT’ten alındığına dair ifadeler var.

Dolayısıyla ByLock verilerinin ‘istihbari bilgiler’ olduğu konusunda hiç bir şüphe yok. Bu durumda Yargıtay kararına göre ‘ByLock’ bilgilerinin ‘delil’ olarak kullanılamayacağı açık. Ancak rejimin emrine giren yargı 6 yıldır MİT’in elinde oyuncak olan ByLock verilerine dayanarak insanları mahkum ediyor.

İnsan hakları hukukçusu Gökhan Güneş, bu noktada şu önemli soruları soruyor:

  • O zaman soralım; İstihbari bilgiler suçun sübutu açısında kullanılamayacağına ve Bylock verilerinin istihbari bilgiler olduğu bizzat ülkenin istihbarat kurumu tarafından itiraf edildiğine göre, binlerce insana Bylock nedeniyle nasıl ceza verdiniz?
  • İstihbari bilgiler suçun sübutu ve dolayısıyla hiyerarşik yapıya dahil olma açısından kullanılamazsa; istihbari bilgi olan Bylock verilerini hiç bir dosyada ortaya koyamadığınız hiyerarşik yapıya dahil olma açısından nasıl yeterli ve hatta tek tek delil kabul edebildiniz?
  • İşte bu kararlar, rejim yargısının uyguladığı düşman ceza hukukunun ve işledikleri insanlığa karşı suçların delilleridir. Hukuksuzlukta bile eşit davranmamakta ve uydurduk bir örgüt kabulünden yıllardır insanlara zulmetmektedirler.

NEVRA KADIGİL: HUKUKU KATLETTİLER

İnsan hakları hukukçusu ve idare hukuku uzmanı Nevre Kadıgil ise konuyla ilgili şu paylaşımlarda bulundu: “Ceza yargılamasında olduğu gibi idari yargılamada da istihbari bilgilerin delil olarak kullanılamayacağı yerleşik içtihattır. Ancak hem @TCYargitay hem de Danıştay yerleşik içtihatlarını Bylock suçlaması için ‘askıya aldılar’ ve hukuku katlettiler. Hukuka ve içtihata aykırı bu kararları ile onbinlerce masum insanı ve aileyi mağdur ettiler. Yargı eliyle adalet sağlaması gereken kurumlar siyasal iktidarın maşası olarak kendilerini kullandırdılar, adaletsizliğin ve zulmün temsilcisi oldular!”

BM: BYLOCK YARGILAMA KONUSU BİLE OLMAAZ

ByLock’un yargılamalarda delil olarak kullanılamayacağı uluslararası mahkeme kararlarında bile vurgulandı. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu’nun 7 Haziran 2022 tarihinde Türkiye’deki güncel yargılamalarla ilgili önemli bir karara imza attığı ortaya çıkmıştı. Malezya’dan kaçırılarak Türkiye’ye getirilen Alettin Duman ve Tamer Tıbık’ın başvurusu üzerine verilen kararda çok önemli tespit ve değerlendirmelerde bulunuluyor. Buna göre BM’nin kararında, ByLock gibi haberleşme programlarının ya da yasal bir bankaya para yatırma eyleminin yargılama konusu bile yapılamayacağı kaydediliyordu.

MİT, BYLOCK VERİLERİNİ DEĞİŞTİRİYOR

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen iki bilirkişinin hazırladığı rapor, iktidarın Hizmet Hareketi’ne yönelik sözde yargılamalarda tek dayanağı olan ByLock delilini ‘resmi’ olarak çürütmüştü. Resmi bilirkişi raporunda, incelemesi talep edilen 113 GB’lık verinin, 26 Ekim 2016 tarihinde ‘değiştirildiği’ tespiti yer alıyor. Rapora göre söz konusu değişiklik MİT tarafından yapılmıştı.

ByLock verilerinin imajının alınmasına ilişkin mahkeme kararı 9 Aralık 2016! Verilerin bilirkişilere teslim tarihi ise 13 Aralık 2016! Yani mahkeme kararından ve bilirkişilere tesliminden 1,5 ay önce dijital materyal üzerinde çalışılmış. Dolayısıyla veriler orijinalliğini yitiriyor.

BYLOCK, MİT’İN OYUNCAĞI OLMUŞ

Daha sonra ortaya çıkan belgeler de ByLock’un MİT’in elinde oyuncak olduğu ortaya koymuştu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, MİT’in 9 Eylül 2016’da ByLock verilerinin tamamını savcılığa teslim ettiğini savunuyordu. Bu açıklamaya göre bile MİT’in, söz konusu veriler üzerinde aylarca çalıştığı ortaya çıkmıştı. Ancak daha sonra ortaya çıkan belgeler, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bu açıklamasının da doğru olmadığını ortaya koydu. Zire belgeye göre bu karardan aylar sonra ByLock verilerinin olduğu başka bir bellek savcılığa teslim edilmişti.