Gurbette insana ‘hazret’ veren ev iftarları

Gurbette Ramazanlar fevkalade bereketli, fevkalade feyizli geçmekte. Ramazan’a elveda demek ne zor!İnşallah bir ay boyunca tuttuğumuz oruçla elde ettiğimiz maneviyat ve donanımla, yıl boyu ‘kendimizi tutmaya’ da muvaffak oluruz. Duamız, bizi bize bırakma Allahım!

Hani Yahya Kemal yaz mevsimini yavaş yavaş ve biraz da iç çekerek uğurlarken “Keşke yazlar hiç bitmese, günler hiç kısalmasa.” der ve hüznünü dile getirir ya, ben de keşke Ramazan hiç bitmese, bizi yapayalnız bir başımıza bırakmasa halet-i ruhiyesindeyim.

Toplu iftarlar, ev iftarları hepsi güzel. Bu yıl, Kanadalı dostlarımla yaptığım iftarlardan ayrıca bir haz aldım, derin manevi bir zevke gaşyoldum.Evimizde ağırladığımız Kanadalı dostlarımızla Ramazan üzerine, orucun manevi kazanımlarına dair uzun uzun konuştuk. Sonra yine bazı Türk arkadaşlarım da evlerine davet ettikleri Kanadalılarla birlikte bazen beni de çağırdılar. Her yerde aynı şevk, aynı heyecan.

Bizim evdeki iftarları biraz genişçe tutmaya, birden fazla aileyi bir araya getirmeye çalıştık. Normalde bir araya gelmeleri zor olan Kanadalı arkadaşlarımız arasında anlamlı sohbetler ve arkadaşlıklar tesis edildi bu iftarlarda. Yıllardır aynı okulda çalışmalarına rağmen birbirini tanımayan hocalar, Ramazan atmosferinde bir müslüman evinde tanıştılar, kaynaştılar. Ziyaretten sonra gönderdikleri emaillerle de bir arada olmaktan, ağırlanmaktan memnuniyetlerini belirtip, en kısa zamanda kendi evlerinde bizi görmek istediklerini söylediler.

Müslüman evi… Kapılarını Kanadalılara, Kenyalılara, Japonlara, Arjantinlilere… her renkten ve dilden insana daha fazla açmalı. Ramazan’da iftar olabilir, hatta sahur olabilir, Ramazan sonrası farklı farklı vesileler olabilir. Bir kahve, bir kahvaltı, bir çay bahanesiyle gelip gitmeliler evlerimize, soluklanmalılar bizim atmosferimizde. Ne çok vesile var, bir araya gelmek için! Evlerde, kah bir dergah kah bir medrese gibi misafirler ağırlanmalı misafirlerimiz. Özellikle de Ramazanın sağaltıcı ve arındırıcı gücüyle bezenen bu evlerde esen manevi havadan gıdalanmalılar.

Mesela, Amerika’da doğmuş, yabancı bir kültür içinde büyüyerek bu hakim kültürün yoğun etkisi altında kalmış ve şimdi de Kanada’da İslami konularda akademisyenlik yapan bir bayan, eve girince ilk kelimesi, ‘hazret’ oldu. Malum, hazret ile huzur aynı kökten gelir. Sarıp sarmalayan bir huzur, maneviyat; ve dahi sükunetli ve mesut bir havayı ima ediyordu misafirimiz derin derin nefes alarak!

Dünya evi çok geniş. Kendimizi ülkemizin dar gündemine hapsediyoruz, bu genişliği ve ulaşabileceğimiz diğer milyonlarca ve çok güzel insanların olduğunu unutuyoruz.

Şehirdeki üniversitelerin dekanlarını, hocalarını özel olarak evimizde ağırlamayı tercih ettik; yakınlaştık, kaynaştık iftar sofrası başında. Ev iftarlarında, boş konuşmaların yerine, daha ruhi, manevi ve manidar konulardan konuştuk uzun uzun.

Gelip gittiğim Türk Müslüman evlerine sinen huzur ve sekine, arkadaşların tavır ve davranışlarına yansıyan dinginlik ve içtenlik hemen hemen bütün Kanadalıların dikkatini çekiyor, açıkça da belirtiyorlar. Elbette kendi din ve kültürlerinden tahassüs ettikleri manevi haz ve tatminler var ama, Müslüman evlerine mahsus bu buram buram manevi havadan ne kadar çok Kanadalı istifade edebilse o kadar iyi. Medyada gece gündüz anlatılıp duran Müslümanlıktan bambaşka bir İslam görüyorlar bu evlerde. Bu havada ne eziklik ne rüküşlük ne de havailik var; dupduru bir saffet ve samimiyetin hakim olduğu evler inanan inanmayan herkese tatmin menbaı oluyor.

Geçen, çok sevgili bir arkadaşım, iftar için evine çağırdı; bir de Kanadalı gazeteciyi davet etmiş eşiyle. Kanada genelinde yayımlanan Mennonite adlı derginin genel yayın yönetmeni Dick Benner ile arkadaşımın bize sunduğu huzurlu ortamda çok keyifli bir sohbet ettik. Siyasi bir sohbet zannetmeyin, tam anlamıyla Canan sohbeti.

 

Bir diğer davet, bir Kilise’den geldi. Kilise ahalisi, ğufran ayı Ramazan’da kapılarını Müslümanlara açmaya, bir iftar daveti organize etmeye karar vermiş. Kültürlerarası Diyalog Enstitüsü’nden (Intercultural Dialog Institute) de bir konuşmacı Ramazan ve oruç hakkında Kanadalılara güzel bir sunum yaptı. Kilisede görevli Dr. John Lochead, müslümanlardan öğreneceğimiz ne kadar çok şey var dedi.

Kanada’nın bir şehrinden bahsediyorum size sadece. Bu anlattıklarım dünyanın 160 ülkesinde aynen bu şekilde ve güzellikte oluyor, şüpheniz olmasın. Yapılacak çok iş, tanış olunacak çok insan var!

 

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.