GİRİŞİMCİLİK – “Yaz sonrası işletmenizi canlandıracak öneriler”

Nihayet yazın sonuna geldik. İşletmenizi yeni döneme hazırlamakta fayda var. Labor Day molasını biraz daha uzatıp, mesela şöyle güzel bir pazarlama planı hazırlayabilirsiniz… Hedef kitlenize en uygun pazar segmentasyonunu belirlemek için demografi ve psikografinizi gözden geçirebilirsiniz… Ya da işletmenizin finansal durumunu iyileştirmek üzere yılın geri kalan 4 ayı için şöyle esaslı bir nakit planlaması yapabilirsiniz… Mali oranlarınızı gözden geçirip, borç/özsermaye dengenizi de dikkate alarak yıl sonu hedeflerinizi revize edebilirsiniz… Belki de insan kaynağınızı iyileştirmek üzere yeni bir istihdam planlaması yapmalısınız… Organizasyon şemanızı modifiye ederek daha verimli bir operasyonel yapı mı oluşturmalısınız acaba…

 

N’oldu? İçinizi mi sıktım yoksa? Zaten yorgun musunuz? Psikografi de ne mi demek? Mali oranlar mı? Aww! Onlar muhasebecinin işi değil miydi mi diyorsunuz? Olmayan organizasyon şemanızı da modifiye edemezsiniz zaten, değil mi? Eminim sürekli çok meşgulsünüzdür ve bu konulara ayıracak vaktiniz yoktur, ne de olsa bunlar büyük konular, çoğu iş sahibinin yanına yaklaşmadığı konular. Büyük şirketlerin yapacağı şeyler. Sizin gibi bir KOBİ’nin canlanmak için tek ihtiyacı olan şey olsa olsa daha fazla sermaye olurdu, değil mi? Peki ben size şimdi 1 milyon $ versem….yok yok 10 milyon $ vereyim..Ya da canlanmak için sadece şu ankinin iki katı satış yeterli mi diye düşünüyorsunuz? Ben size iki değil üç kat fazla müşteri göndereyim… Sorunlarınız halloldu mu? Şimdi de yeni sorunlar çıktı değil mi? Bir düşünün… ama düşünemiyorsunuz ki çok yorgunsunuz, sadece dinlenmek istiyorsunuz.

 

Dostlar, onu bunu bırakın, işletmenizin canlanmak için tek bir şeye ihtiyacı var: SİZE. Sizin zihninize. Şu söz ne kadar anlamlı: Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur. Durmadan çalışarak belki günlük işleri yetiştirebilirsiniz ama düşünme kapasitenizi daraltırsınız. Bu da işletmenizin gelişimini tıkar. Çünkü oturup stratejiler, çözümler geliştirmedikçe işletmeniz gerçek anlamda ileriye gidemez. Mevcut şartlarınız göz önüne alındığında bunu yapacak olan tek kişi sizsiniz ve ancak dingin bir zihinle yapabilirsiniz. Daha iyi anlatabilmek için bir an durumu uç noktaya çekelim. Geçmişte örneğin üç gün üç gece hiç uyumadan bir proje yetiştirdiğiniz bir zaman olmuştur. Üç günün sonunda nasıl hissediyordunuz? Hiçbir şey düşünecek halde değildiniz sanırım. Bu yorgunluk haline 10 üzerinden 10 diyelim. Şimdi bir de diğer uca gidelim ve yine geçmişte işle hiç ilgilenmediğiniz ve süper zinde olarak dönmüş olduğunuz bir tatili düşünün. Mesela işinizi kurmadan önce maaşlı çalışırken gittiğiniz bir tatil olabilir. Ya da öğrenciyken final sınavlarını bitirdikten sonra gittiğiniz bir tatilin dönüşünü hatırlayın. Zihniniz son derece açık, kendinize güveniniz yerinde, herşeyi başarabilir gibi hissettiniz herhalde. Bu dinlenmişlik durumuna da 1 diyelim. Şimdi bu iki uca göre şu anki yorgunluğunuza bir not verin. 6 mı 8 mi? Kaç verirseniz verin, herhalukarda bazı şeyleri düşünemeyecek halde olacaksınız. Ne yeni bir şey öğrenmeye, ne de onu hayata geçirmek için oturup düşünmeye enerjiniz olmayacak. Enerjisizlik zihnin çalışmasını sekteye uğratır.

 

Esasen pazarlama planı yapmayı, mali oranları, organizasyon şeması kurmayı herkes öğrenebilir. Mesele bu bilgileri işletmenizde birebir uyguladığınız bilgiler haline getirebilmek. Bunun için de zinde olmanız gerek. Amerikalılar der ki, zihinle paraşüt birbirine benzer, ikisi de açık olduğu zaman çalışır. Bu sebeple de, sevgili dostlar, hayatınızı dengeli yaşamak zorundasınız. Yaşam enerjinizi herzaman belli seviyede tutmalısınız, seviyenin altına düştü mü yakıt ikmali yapmalısınız. Özetle, çalışmak gerektiğinde çalışmalı, dinlenmek gerektiğinde dinlenmelisiniz. Ve dinlenirken kendinizi suçlu hissetmemelisiniz. Asıl dinlenmeyip işletmenizin geleceğini tehlikeye attığınızda endişe etmelisiniz.

 

Bazen tavşan, bazen kaplumbağa… Unutmayın ki, kaplumbağa tavşanı yenmiştir, üstelik hedefe giden yolculukta arasıra durup kenardaki çiçekleri de koklaya koklaya, yolculuğun tadını çıkara çıkara… Ben de zaman zaman bunu yapmasaydım, minik kızımın kaplumbağaya “tupapa” dediği günleri farkedemeyebilirdim. Sizin çocuğunuz ne diyor? Farkında mısınız? Hatırlıyor musunuz?

 

Subegüm Bulut

Özgür Kaşifler İşletme Koçluğu

Genel Müdür / Baş İşletme Koçu

www.ozgurkasifler.com

 

İşletmenizi büyütürken yaşadığınız her türlü sorunla ilgili sorularınızı aşağıdaki linkte bulunan formu kullanarak bana iletebilirsiniz:

 

http://www.zamanamerika.com/index.php/tr/2011-07-25-15-55-34 [1]

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.