Abdullah Aymaz
Eski Yazıları
Salih zâtın dönemi
Kerim Aydın’ın Tunus hatıralarından bir bölümü önceki yazımda aktarmıştım. Bugün de bu hatıralara devam edeceğiz:
Sbeitla’nın tarihi açıdan çok büyük bir önemi vardı. Sbeitla’nın bizim için ikinci önemi ise Necmeddin dayının şeyhinin orada ikamet etmesi ve kendisini ziyaret etme ümidini taşımamızdı. Kendisi bir Şazeli şeyhi olan Sidi (Seyyid) Hammadi, doğma büyüme Sbeitla’lıymış. Bir hayli yol yaptıktan sonra Sbeitla’ya vardık. Namazlarımızı kılmak ve biraz da dinlenmek için bir mescide vardık. Mescidin Sidi Hammadi’nin zaviyesi olduğunu bilmiyordum. Abdest ve namazdan sonra caminin içerisinde biraz istirahate koyulduk. Bu arada, birdenbire Sidi Hammadi belirdi. Tabiî, dayı yıldırım gibi yerinden fırladı ve hemen yanına varıp elini öptü, bizleri tanıştırdı ve kendisi çok memnun olup evine yemeğe davet etti. Kendi elleriyle bizlere ikramda bulundu. Çok şaşkın ve aynı zamanda memnun görünüyordu. Bu arada, Necmeddin dayı kendisine sahabe efendilerimizin iştirak ettiği muharebe alanını görmek istediğimizi anlattı. Şeyh Efendi bizlere bol bol dua etti ve ilginç bir şekilde 2016 yılının çok zor geçeceğini, felaketlerin yakın olduğunu ve 2016 yılında göğsü yumruklandıkça genişleyen Sâlih Zât’a görevinin bildirileceğini söyledi. Kendisinin de bunu bilmediğini, bunun çok büyük bir sır olduğunu fakat artık sırrın dünya semalarına indiğini belirtti. Hepimiz büyük bir şaşkınlık içerisindeydik. Hele Necmeddin dayı, kendisinin kesinlikle bu konuları hiçbir zaman açmadığını, bu konular hakkında konuşmadığını daha sonra bize söyledi ve büyük bir şok yaşıyordu.
Necmeddin dayı, kendisine benim bir sene önce gördüğüm o Salih Zât ile ilgili rüyayı da anlattı ve çok dikkatli bir şekilde dinleyen Efendi Hazretleri, daha sonra camide gördüğümüz mermer üzerine kazınmış kitabı ile ilgili çok enteresan bir şekilde ve hiç tereddüt etmeden, “Bu o Salih Zât’a işarettir!” dedi. Tevafuklar üst üste geliyordu. Bununla da kalmayıp kendileri bizzat bizi muharebe meydanının olduğu yere götürdü, hatta savaştan sonra sahabilerin buluşma noktası olan ufak bir tepeyi işaret ederek, “İşte buraya sahabe zeytin ağacı derler… Muharebeden hemen sonra burada buluşmak üzere sözleşmişler.” dedi. Bu arada ben oraya kadar yürümek istedim fakat etraftaki dağlarda teröristlerin olduğunu söyleyip engelledi; daha sonra kendileri dua ettiler, biz de iştirak ederek ‘âmin’ dedik. Zaviyeye geri döndükten sonra kendilerinin dualarını alıp vedalaştık ve ayrıldık. Zahmetli fakat bol rahmetli ve bereketli bir günün ardından geç saatlerde Tozeur Şazeli zaviyesine vardık. Yemyeşil ay-yıldızlı tahta kapısının tokmağına Necmeddin dayı bir-iki kere dokunduktan sonra kapıyı Sidi Hammadi’nin ahirete yürümüş olan şeyhi Sidi İsmail’in oğlu Sidi Ali açtı ve bizi içten bir samimiyetle karşıladı, hemen hazırlıklar yapıldı, minderler serildi ve bize istirahatimiz için imkânlar sunuldu. Necmeddin dayının da tarikata girmesi ise Sidi İsmail Hazretleri’ni rüyasında görmesi ve davet edilmesiyle gerçekleşir… Daha sonra ise yine şeyhinin işareti ile kendisinin vefatından sonra Sidi Hammadi’ye intisap eder. Sidi İsmail’in kabri ve türbesi ise Tozeur zaviyesinin içindedir. İstirahate çekildikten sonra, gece o çok muhteşem Şazeli zikirleri ile uyandık ve sabah namazını eda ettikten sonra Sidi Ali bize kahvaltı yaptırdı ve uğurladı. Tozeur’un vahalarını ziyaret ettikten sonra tekrar yola koyulduk.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment