Abdullah Aymaz
Eski Yazıları
Onlar gerçek arkadaşlarım
Bir önceki yazımda, arkadaşlarımızın London Advocacy League olarak başlattıkları röportaj serisinden bahsetmiştim. Bu gün de Gosseteste Üniversitesi Öğretim görevlisi Dr. Mark Plater ile yapılan röportajdan bazı bölümleri aktarmak istiyorum:
“Türkiye ziyaretlerinizin sizin ve talebeleriniz üzerinizdeki etkisi ne oldu?” sorusuna cevaben:
-Elbette benim İslam’ı anlayışımı geliştirdi ve Hizmet’te gerçek kardeşlerim –- samimiyetle Hizmet Cemaatindeki insanları arkadaşlarım olarak görüyorum — olduğunun farkına vardım. Talebelerim için de bu tecrübe çok değerliydi. Onlar İslam’ı medyanın onu resmettiği gibi, insanları bombalayan, dünyanın her yerinde karışıklık sebebi olan insanlar olarak tanıyordu. Oysa işte bildiklerinden tamamen farklı, tam karşısında insanlarla karşılaştılar ve elbette gerçek İslam’ın ne olduğunu gördüler.
“Peki kendi dininizin vazettiği insan tipini bir başka dinin inananlarının arasında görmek nasıl bir etki yaptı size?” sorusuna cevaben:
-İnsanın kafasında bir şeye inandığını söylemesi çok kolay. Asıl inanç kalple olan, gündelik hayata yansıyan inançtır ve Hizmet’de ben maneviyat yaklaşımlarını ve ruhani yaşantılarına adanmışlıklarını kendime çok yakın gördüğüm insanlarla karşılaştım. Bunların bir başka dinden olması önemli değil. Zira samimi inanç kalpteki inançtır ve evet… ben Hizmet Cemaatinde çoğu Hıristiyan’da görmediğim bir inancı gördüm. …. Hatta diyebilirim ki Hizmet’teki insanlar benim İsa Mesih’in vazettiği insan tipinin ortaya çıkabileceğine olan inancımı artırdı.
“Başka İslami cemaatlerle Hizmet’i kıyaslamak isterseniz, Hizmet’te farklı olarak neler gördünüz?” sorusuna cevaben:
-Pekçok İslami kurumu ziyaret ettim öğrencilerimle. Bazılarında, hele de öğrencilerimizin bazılarının inançlı Hıristiyanlar oldukları durumlarda Müslüman katılımcıların Hıristiyanlık hakkındaki sözleri kırıcı oluyordu. Veya bazen kadın ve kadının toplumdaki yeri konusunda yapılan yorumları öğrencilerim kabul edilemez buluyordu. Hizmet Cemaatinin hiçbir programında böyle hissetmedim. Orada her zaman bir misafirperverlik ve kendi değerlerini bize aktarma arzusunun yanısıra bizim anlatacaklarımızı da dinlemeye hazırlık gördüm.
“Peki hiç dininizin değiştirilmeye çalışıldığı hissine kapıldığınız olmuyor mu?” sorusuna cevaben:
-İlk defa Hizmet tarafından bir geziye çağrıldığımızda dört kişiydik. Üniversiteden iki kişi, Anglikan ve Roman Katolik kilisesinden birer kişi. Bizim için bir imtihan gibi birşeydi bu. Hizmet’in niyetini anlamak istiyorduk. Doğrusu kendi aramızda konuşuyorduk, “Bu işin arkasında muhakkak bir şey var ama bakalım ne çıkacak,” diye. İngiltere’de bir söz vardır, “Bedava yemek diye bir şey yoktur!” derler. Giderken hakikaten de böyle bir şey bekliyorduk ama geriye beklentilerimizin tam tersine bir gözlemle döndük. Hayır, hiçbir gizli gündem, hiçbir dayatma yoktu.
“Darbe sonrasında duyduklarınız Hizmet’e bakışınızı nasıl etkiledi?” sorusuna cevaben:
-Darbeyle benim tanıdığım Hizmet insanlarının savundukları herşey birbirine o kadar zıt ki… Daha en erken dönemde kanaatim belliydi. Belki Hizmet’le ilişkisi olduğunu zanneden bazı kişiler bu işe bulaşmış olabilirler, ama bu Hizmet hakkında bir şey söylemez diyordum. Zaman geçtikçe, Hizmet’ten insanların Türkiye’de yaşananlarla nasıl başa çıktıklarını gördükçe bugün daha da eminim. Hizmet günah keçisine dönüştürülmek isteniyor. Benim geleneğimde İsa çarmıha gerilmek için yakalandığında “Beni gördünüz, beni dinlediniz, bir hata yaptığımı gördüyseniz benim yargıcım siz olun,” mealinde konuşmuştu. Hizmetten insanlar da kendilerine atılan suçlar karşısında soğuk kanlılıklarını kaybetmediler ve bağırıp çağırmak yerine mağduriyetlerini ifade ettiler. Şimdi Türkiyedeki mevcut hükümetin üslupsuzluğuna bakıyorum, Hizmetin duruşuna bakıyorum ve her geçen gün Hizmetin bu zor dönemi idare ediş yöntemine hayran kalıyorum. Bilmiyorum, bu yapılanlar bana yapılmış olsaydı ben böyle davranabilir miydim?
“Sizce Hizmet’in hata yaptığı veya yapabileceği şeyler yok mu hiç?” sorusuna cevaben:
-İki konuya temas etmek isterim. Hizmet’in bir Altın Nesil yetiştirme söylemi var. Ve güzel bir geleceği inşa edecek güzel insanlar yetiştirmeye çalışıyor. Bunda hiçbir yanlışlık yok. Ama ne yazık ki bu tür kavramlar çok rahatlıkla yanlış anlaşılabiliyorlar. Elitizmle veya kendisini özel gören bir cemaat olmakla itham edilebilir bu tür yapılar. Bu bir risk. İkinci bir konu da şu: Hizmet eğitimi ve doğruluğu vurguladı hep. Bu da başarıyı getirdi. Hizmet’in yetiştirdiği insanlar hem devlet kadrolarında hem iş dünyasında başarılı oldular. Gazeteleri en çok satan gazete oldu. Bu harika bir şey ama bunun insanların haset damarını kabarttığını da görmek lazım. Kutsal Kitap’ta Yusuf Peygamberin gördüğü rüyası ve babasının onu uyardığı sahneyi görüyoruz. Nitekim kardeşleri ondan nefret etmeye başladılar. Son dönemde Hizmetin başına gelenlerle Yusuf Peygamberin kıssası arasında örtüşme olduğunu düşünüyorum.
Bu röportaj sahipleri gibi herkesle tanışıp yeni dostlar edilmek zorundayız.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment