Kanun mu önce gelir, kan bağı mı?

Kanun mu önce gelir, kan bağı mı?

Fransız oyuncu ve yönetmen Guillaume Canet, kendi ülke sineması içinde ayrı bir yerde duruyor.

Bu, tek başına kaliteyle ilgili değil. Alman oyuncu Diane Kruger ile fırtınalı evliliği ve boşanmaları, ardından Marion Cotillard ile evlenmesi onu magazin dünyasında bir hayli popüler hale getirdi. Oyunculuk kariyerinde de popüler sinemanın aradığı isimlerden biri. Bir ‘hevesle’ çektiği 2002 yapımı ‘Benim İdolüm’ filmini saymazsak César Ödülleri’nde en iyi yönetmen seçildiği ‘Kimseye Söyleme’ ile yönetmenlikte ciddi olduğunu gösterdi. İleride bir Clint Eastwood olur mu bilemeyiz, zira Eastwood’daki dertler ve psikolojik derinlik onda yok, en azından şimdilik.


Fransa’da heyecanla karşılanan bol yıldızlı ‘Küçük Beyaz Yalanlar’ filminden sonra Canet, ‘Kan Bağları’ filmiyle rotayı ABD’ye çeviriyor. 1974’ün New York’unda geçen filmde biri azılı hırsız, diğeri polis, iki kardeşin hikâyesini izliyoruz. Şartlı tahliye ile hapisten çıkan Chris’e, polis kardeşi Frank sahip çıkar. Ağabeyinin değişeceğine inanan Frank ona evini açar, iş bulur ve yeni bir hayata başlaması için yardımcı olur. Ancak Chris tekrar suç işlemeye başlar. Bunun üzerine Frank, Chris ile arasına mesafe koyar, fakat aralarındaki kan bağı buna izin vermez.

Kan Bağı, Hollywood’un benzer öykülere sahip filmlerine yeni ve farklı bir soluk getirmekten uzak. Bir nevi, Amerikan mahallesinde hamburger satmaya çalışıyor. Seyirciye Fransız mutfağından bir ara sıcak, mesela escargot ikram etse daha cazip olabilirdi. Zira Fransız kimliğinden dolayı, böylesi bir polisiye-suç öyküsüne Avrupai (70’lerin Fransız polisiyesi gibi, sofistike) dokunuşlar bekliyoruz ama nafile! Hatta Clive Owen, Marion Cottilard, Matthias Schoenaerts gibi oyunculara rağmen film, hikâyesine psikolojik derinlik ve Avrupai ruh katamıyor. 70’lere götüren retro etkisiyle ilgi çekse de yönetmen dokunuşundaki bu eksiklik, oyuncu kimyalarındaki şaşırtıcı uyuşmazlıkla birleşince zengin oyuncu kadrosu da filmin dertlerine derman olamıyor.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.