Hollywood siyahlardan özür diliyor

Hollywood siyahlardan özür diliyor

Amerikan yurttaş hakları lideri Martin Luther King’in yaptığı tarihî ‘Bir hayalim var / I have a dream’ konuşmasının 50. yıldönümünde Hollywood’un gündeminde ırkçılık ve sivil haklar tartışması var. 2014 Oscar yarışında öne çıkması beklenen filmlerden bazıları siyahi ABD vatandaşlarının geçmişte yaşadıklarını, onların gözünden bakarak anlatıyor seyirciye. Amerikan yurttaş hakları lideri Martin Luther King’in yaptığı tarihi konuşmanın üzerinden 50 yıl geçti. 28 Ağustos 1963’te Washington’daki Lincoln Anıtı önünde toplanan on binlerce sivil haklar savunucusu önünde yaptığı konuşmada King, insanların renkleri nedeniyle yargılanmadığı bir dünya hayal ettiğini söylemiş; bütün ABD vatandaşları için eşitlik, adalet ve özgürlük istemişti. ‘I have a dream’ (Bir hayalim var) sözleriyle tarihe geçen konuşma, ABD’de 20’nci yüzyılda ırklar arası ilişkilerde ve ırkçılıkla mücadelede bir dönüm noktası kabul ediliyor. ‘Bir hayalim var’ın 50. yılında Hollywood da boş durmuyor! Hatırlanacağı gibi, geçtiğimiz yıl Amerikan seyircisinin gönlünü çelen ‘The Help’, aday olduğu dört Oscar ödülünden birini kazanmıştı. Türkiye’de ‘Duyguların Rengi’ adıyla gösterime giren film, siyahi karşıtı ırkçılığın ‘kalelerinden’ Mississippi eyaletinde 1960’lı yıllarda Afro-Amerikan vatandaşların karşılaştığı ayrımcılığı beyazperdeye taşımıştı. Quentin Tarantino ise ‘Django Unchained’ filmiyle siyahların kölelik yıllarına ‘spagetti western’in penceresinden bakmıştı. Söz konusu iki film de, ABD’de yapımcıların yüzünü güldüren bir gişe geliri elde etmesinin yanı sıra aldıkları Oscar ödülleriyle Akademi’nin de gözüne girmişti. ABD BAŞKANI OBAMA’YI AĞLATAN FİLM Hollywood’da bu yaz sezonun en önemli konu başlığı sivil haklar tartışması. Özellikle, 2014 Oscar yarışında öne çıkması beklenen filmlerden bazıları siyahi ABD vatandaşlarının geçmişte yaşadıklarını, onların gözünden bakarak anlatıyor seyirciye. Bunun en taze örneği, 16 Ağustos’ta ABD’de gösterime giren ‘The Butler’ (Kâhya) filmi. Oscar’lı oyuncu Forest Whitaker, John Cusack ve ünlü talk show programcısı Oprah Winfrey’in oynadığı film, gerçek bir olaydan uyarlama. Lee Daniels’ın yönettiği film, 34 yıl boyunca 8 ABD başkanının emrinde çalışan, Beyaz Saray’ın siyahi kahyası Cecile Gaines’in hayatını anlatıyor. Amerika’da insan hakları hareketlerine, başkan suikastlarına, Vietnem işgaline ve daha pek çok büyük olaya en yakından ve en üst düzeyde tanıklık eden Gaines’in yaşadıkları aynı zamanda ABD’nin de sivil haklar tarihinin özeti gibi. Şu sıralar ABD’de hayli popüler olan film, önceki gün ailesiyle birlikte filmi seyreden Başkan Barack Obama’nın ‘derinden etkilendiğini’ açıklaması ile gündeme geldi. Lee Daniels gibi siyahi bir yönetmen olan Steve McQueen’in yeni filmi ‘12 Years a Slave’ (12 Yıllık Bir Köle) ise şimdiden Oscar yarışının favorilerinden biri. İlk gösterimini 6 Eylül’de Toronto Film Festivali’nde yapacak film, kölelik dönemine dair gerçek bir öykü anlatıyor. Michael Fassbender, Brad Pitt, Benedict Cumerbatch ve Chiwetel Ejiofor’un oynadığı filmin ABD’deki vizyon tarihi 18 Ekim. Nisan ayında gösterime giren Harrison Ford’lu ‘42’ filmi, ABD beyzbol büyük liginin ilk siyahi oyuncusu Jackie Robinson’un, 1947-1956 arasında görev aldığı Brooklyn Dodgers takımında yaşadığı ayrımcılık sorunlarını anlatıyordu. Amerikalıların çok sevdiği ‘beyzbol filmleri’nin ırkçılık hassasiyetli versiyonu olan filmde genç oyuncu Chadwick Boseman’ın performansı övgü toplamıştı. Temmuz ayında ABD’de vizyona giren Ryan Coogler imzalı ‘Fruitvale Station’ filmi ise ‘The Butler’dan bir ay önce tartışma koparmıştı. Cannes ve Sundance gibi film festivallerinde ödül alan yapım, 2009 yılında Oakland’da beyaz bir polisin kurşunuyla vurulan siyahi vatandaş Oscar Grant’in hikâyesini anlatıyordu. Amerika’da büyük tepkilere ve gösterilere neden olan olaydan uyarlanan film, Türkiye’de ‘Son Durak’ adıyla 11 Ekim’de gösterime girecek. ‘DUYARLILIĞIN ARTTIĞINI SÖYLEMEK İÇİN ERKEN’ 2012 yılının şubat ayında Tayvon Martin adlı 17 yaşındaki siyahi gencin beyaz bir Amerikalı tarafından öldürülmesi üzerine ABD’deki ırkçılık tartışmaları yeniden alevlenmişti. Hatta Başkan Barack Obama, “Onun yerinde ben de olabilirdim” diyerek yaşananlara tepkisini dile getirmişti. Yaz sezonunda vizyona giren ve Oscar yarışı vesilesiyle yıl sonuna kadar seyirciyle buluşacak ‘ayrımcılığa’ vurgu yapan filmler bu konuda umut vaat ediyor. Ancak Güney Kaliforniya Üniversitesi Sinema Sanatları bölümünde ırkçılık ve popüler kültür alanında çalışmalar yürüten Prof. Todd Boyd, henüz bunun için ‘erken’ olduğunu düşünüyor: “Hollyood’da bu konudaki duyarlılığın arttığını söylemek kolaycı bir çözümleme olur. Siyahların mücadelesini anlatan filmlerin başarıya ulaştığını söylemek için çok erken.”

 

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.