Dünya dilleri ‘yok’ oluyor

Dünya dilleri ‘yok’ oluyor

UNESCO Türkiye Milli Komitesi Başkanı Prof.Dr. Öcal Oğuz, dünyada şu anda konuşulan dillerin yüzde 50’sinin bu yüzyılın sonunda artık hiç konuşulmayacağının düşünüldüğünü bildirdi.
        
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu başladı.
        
Sempozyumun açılışında konuşan Oğuz, UNESCO’nun şu anda kaybolmakta olan ve yaşayan dillerle ilgili bir atlasının olduğunu belirterek, ”Bu atlasa bakıldığında 6 binin üzerinde dil konuşuluyor. Öngörülebilir şekliyle bu yüzyılın sonunda bunun yüzde 50’sinin artık hiç konuşulmayacağı düşünülüyor. Dolayısıyla Latin Amerika, Afrika ve biraz da Okyanusya tarafında çokça temas edilen kaybolmakta olan diller konusuna bizim coğrafyamız diye nitelendirebileceğimiz Asya coğrafyasında çok az katkı verilir” dedi.
        
Birleşmiş Milletler çatısı altında İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Rusça, Arapça ve Çince konuşulduğunu dile getiren Oğuz, ”Birleşmiş Milletler’in kaydettiği 6 dil var. Bu 6 dilin dışındaki hiçbir dil, Birleşmiş Milletler’in çatısı altında konuşulmamaktadır. Oysa ki Birleşmiş Milletler, barışın, dostluğun ve işbirliğinin kurumu ise daha fazla diğer dillerin de korunmasına ilişkin dikkatinin olması gerekir” diye konuştu.
        
Oğuz, çok dilliliğin büyük önem taşıdığına dikkati çekerek, Türk dillerinin de bugün 200 milyona yaklaşan bir nüfus tarafından konuşulduğunu, ancak uluslararası dolaşımda bulunan, öğrenilen Birleşmiş Milletler dillerinden olmadığını ifade etti. Oğuz, şöyle konuştu:
        
”Dileriz ki bu vesileyle kaybolmasına işaret ettiğimiz dilimizin aynı zamanda da uluslararası dolaşıma aktarılsın. Aynı zamanda da çok dilliliğin kültür endüstrisi dediğimiz mesela sanal ortamda diğer bu elektronik ortamda Türkçemizi kullanamama durumumuzu da Birleşmiş Milletler’in hassasiyetleri bakımından uygun olmadığını söylememiz lazım. Uluslararası iletişimde ‘ç’, ‘ü’, ‘ö’ yazamadığımızı unutmamaz gerekiyor. Dolayısıyla bütün bunları aynı ilgi etrafında kaybolmaya yüz tutan diller, çok dillilik ve kültürlerin gelecek kuşaklara dil aracılığıyla aktarıldığı gerçeği üzerinden konuşmak gerekiyor. Kaybolan diller, bütün dünya toplumunun kaygısıdır.”
        
Türk Dil Kurumu Başkanı Prof.Dr. Mustafa Kaçalin de dünya coğrafyasında konuşulan ve kaybolmaya yüz tutan dillere ilişkin Türk ve yabancı bilim adamlarınca yapılan araştırmalara dair bilgi verdi. Eski Sovyetler Birliği sınırlarından Moğolistan’a, Moğolistan’dan Çin’e tehlike altındaki çok sayıda Türk dilinin bu kapsamda ele alındığını anlatan Kaçalin, ”Çin’deki Türk dillerine değinecek olursak, bu bölgede münhasıran Tibet’e komşu bölgede Çin dışında uzantısı olmayan iki dille karşılaşırız. Bu konuda da araştırmalar yapılıyor. Sarı Uygurca ise Türkiye içi ve dışından meslektaşlarımızca çalışılıyor.  Bugün bazısı çok iyi bilinen, bazısı ise çok az bilinen bazı dil ve ağızlar, İran, Afganistan, Irak ve Suriye’ye yayılmış durumdadır” bilgisini verdi.
        
Karayca’nın yoğunluklu olarak Polonya, Litvanya ve eski Sovyetler Birliği sınırları içinde varlık mücadelesi verdiğine işaret eden Kaçalin, ”Kırım Tatarcası bugün yeni bir biçimlenme içindedir. 1945’teki İkinci Dünya Savaşı sonrasında yurtlarından çeşitli Sovyet ülkelerine sürülmüş olan Kırım Tatarlarının torunları, bugün tekrar eski yurtlarına dönmüşlerse de esasen üç ağza ayrılmış olan bu dilin konuşanları bugün karışık bir biçimde yerleşmiş durumdadırlar” dedi.
        
-Lazca da tehdit altında-
        
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Marcel Erdal da bir dilin herhangi bir ağzının gelecek kuşaklara aktarılması için konuşanlarının yakın mesafelerde sürekli iletişim içinde olması ve evlerde yoğun olarak konuşulması gerektiğini söyledi.
        
Dilin ortadan kalkmasıyla yazılı kültür mirasının da kaybolacağını dile getiren Erdal, ”Dünyada şu anda 6 bin 900’e yakın dil var. Bu dillerin 400’ünü nüfusun yüzde 95’i, yaklaşık 6 bin 500 dili ise yüzde 5’i konuşuyor” dedi.
        
Erdal, bir dilin çocuklara öğretilmesinin de önem taşıdığını ifade ederek, ”Lazca da 30 bin kişi tarafından konuşulan bir dil olmasına karşın sadece aile çerçevesinde ve daha çok yaşlılar tarafından konuşulmaktadır” diye konuştu. Erdal, bu yönüyle Lazca’nın da gelecekte unutulmasının ihtimal dahilinde olduğunu kaydetti.
        
Yunus Emre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Adnan Tekşen de bir milletin var oluşunun dilinin korunmasıyla mümkün olduğuna işaret ederek, ”Bir milletin kamusu bir milletin namusudur” diye konuştu.
        
Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Kavak ile Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Doç.Dr. Yunus Koç ise sempozyuma ilişkin bilgi aktardı.
        
Sempozyum, 26 Mayıs’ta sona erecek.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.