(HABER ANALİZ) Amerika, yeni bir 11 Eylül güvenlik sendromu yaşar mı?

(HABER ANALİZ) Amerika, yeni bir 11 Eylül güvenlik sendromu yaşar mı?

Libya’da yaşanılan olaylar Amerika’ya ikinci bir 11 Eylül tedbirleri aldıracak kadar Washington’u dünyadan tecrit edecek mi? Ya da Amerika Libya’ya askeri bir müdahalede bulunacak mı?

Amerika’nın ikinci bir 11 Eylül tedbirlerine başvuracağı bugünün şartlarında akla çok yatkın gelmiyor. Ancak Başkan Barack Obama, yaklaşan seçimleri de riske atmamak için bazı sert adımlar atıp ülke içinde oluş(an)turulacak olan gazı alma yolunu seçmesi de olasılık dışı değil.

11 Eylül sonrası alınan ve güvenlik sendorumuna ulaşan hastalıklı yaklaşım Obama hükümetinde görünmüyor. Hem Dışişleri Bakanı Hillary Clinton hem de hemen ardından konuşan Başkan Obama, olayı soğuk kanlılıkla ele aldıklarını gösterdi. Obama, dün yaptığı açıklamada, ‘‘Bu saldırı Libya ile ABD arasındaki bağı koparamayacak. Bazı Libyalılar diplomatlarımızın güvenliğini sağlayıp büyükelçi Steven’ı da hastaneye taşıdılar’’ dedi.

Amerikalıların en çok sorduğu soru ise, ‘Libyalılar bunu bize nasıl yapar?’ Aynı soruyu Hillay Clinton’da basının önünde sormadan edemedi. Binğazi’nin Libya’nın devrik lideri Muhammer Kaddafi’nin eline geçmemesi için hem ABD hem de büyükelçi Steven’ın özel girişimleri olmuştu. Burada ilginç bir ayrıntı ise, Libya’daki iç savaş döneminde, büyükelçi Steven, bir İtalyan yük gemisi ile Bingazi’ye geçerek, burada isyancıların silahlanmasına, Batı ile irtibatlarının sağlanmasına yardımcı olduğu.

Amerika, Libya ile ilişkilerini sağlam tutmaya devam edecek ancak diğer taraftan da Obama hükümeti yaklaşan seçimleri de riske etmek istemeyecek. Hele bu olay 1979’daki İran rehine krizine benzemesi yönüyle Obama’nın uykusunu kaçıracak kadar önem atfediyor. Zira 1979’daki İran’da yaşanılan rehine krizine kadar seçimleri dönemin başkanı Jimmy Carter’ın kazanacağına kesin gözüyle bakılıyordu.

Amerika’nın Libya açıklarına iki savaş gemisi ile bu ülkedeki elçiliğini korumak amacıyla 50 denizci askerini göndermesini,  elçiyi öldürenleri Obama hükümetinin adaletin önüne çıkarma kararlılığı olarak görmek mümkün. Bazı çevreler Amerika’da Libya’ya karşı bir askeri müdahale söz konusu olabilir yolundaki yorumları ise bugünün şartlarında inandırıcılıktan yoksun görünüyor.

ASIL TEHLİKE MISIR’DA MI?

Amerika bir taraftan Libya’da kaybettiği elçisinin katillerini ararken asıl gözü-kulağı Mısır’da neler olduğuna çevrilmiş durumda. Kahire’de Amerikan büyükelçiliğinin protestocular tarafından bugün sabahın çok erken saatlerinde yeniden kuşatılması çiçeği burnundaki Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi hakkında olan şüphelerin daha da derinleşmesine yol açıyor. Müslüman Kardeşleri geçmişi nedeniyle Amerika’da ‘İslamcı’ diye anılan ve çok da sempati ile bakılmayan Mursi’nin protestocuları kontrol altında tutamamasının bedeli Washinton’un Libya’ya yaklaşımı gibi aklı-selim olmayabilir.

Mısır’da bir Amerikalı diplomatın öldürülmesi, Amerika’nın Arap Baharı’na karşı tutumunda dahi kırılmaya yol açabilme ihtimali var. İslami kökenli birilerinin Ortadoğu’da iktidara gelme ihtimali ise bugünün olasılığından çok daha imkansıza yakın hal alır.

Elçilik krizi Amerika’yı ne kadar değiştirir ve dönüştürür bunu kesin hatları ile ifade etmek kolay değil ancak kasım’daki seçimlerde Cumhuriyetçiler iktidara gelirse dünya genelinde yeni bir güvenlik sendorumu yaşanması da içte bile değil.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.