Arzu Kaya-Uranlı
Eski Yazıları
- Tek çıkar yol birlikten geçiyor
- Amerika’nın bitmek bilmeyen silah meselesi
- Gençken
- Şehirlerin sultanından kraliçe şehre
- ABD’de Ramazan
- Türkiye’nin çifte standartları çekilir gibi değil
- Müslüman Amerikalılar için ‘yeni normal’
- - Son günlerde - ABD’de Müslüman olmak zor
- Hangi ‘Yeni Türkiye?’
- Recep Tayyip Erdoğan, bir dünya lideri!…
- Daha eski yazılarını gör...
Amerika’nın bitmek bilmeyen silah meselesi
Malum taşındık. Eve adımımızı attığımızdan beri her gün yeni bir mücadeleyle başbaşayız. Her şeyin yerini bulması ve eski alışkanlıkları yenilerine dönüştürmek zaman alacak gibi görünüyor. Geçen gün de meşhur “cable guy” günüydü. Bugün servis elemanını beklemek için eve hapsolmak adeta bir kabus ancak maalesef ara sıra bu kabusu yaşamak kaçınılmaz oluyor.
Büyük şehirden taşınmak büyük değişiklik. Buna bir de apartman dairesinden müstakil eve taşınmak eklenince tam bir şenlik! Koca evde emniyetli hissetmek için iyi bir güvenlik sistemi yaptıralım dedik. Durum böyle olunca sistemin nasıl çalıştığını anlayabilmek için servis elemanına bir dolu soru sormam gerekti. Brooklyn. New Yorklu olan hemşerim endişelerimi gayet iyi anlıyordu. Ama 10 yıldır Charlotte’ta yaşadığından belli ki, çoktan güneyli olmuştu. Kocaman bir tebessümle “Her sistemin bir açmazı var. En iyi güvenlik evde silah bulundurmak. Hem çok daha ucuz hem çok daha kesin çözüm. Artık Güneydesin. Herkesin en az bir silahı var. Bir silah al gitsin” demez mi? O şaşkınlıkla ağzımdan kelimeler dökülüvermiş: “Allah korusun. Asla silah almam çünkü alırsam kullanabilirim!”
…Ve o akşam Güney Batı Virginia’ da meydana gelen silahlı saldırı haberini duydum: Bir zenci -Vester Lee Flanagan II- iki beyaz televizyoncuyu -muhabir Alison Parker ve kameraman Adam Ward- canlı yayın sırasında, Charleston, S.C.’da Haziran ayında meydana gelen kilise saldırısının öcünü almak için vurdu. Bu saldırı bir istisna değil. Hatta maalesef adeta artık bir rutin. Bu haber, servis elemanının tavsiyesinin bir kanıtı: Güney’de silah almak çok kolay ve çok ucuz. Öyle ki, isteyen herkesin en az bir silahı olabilir. Aslında henüz Flanagan’ın silahını nereden ve nasıl aldığını bilmiyoruz. Ancak hem Haziran’da Güney Carolina’da meydana gelen kilise saldırısı ve hem de bu olay bir kez daha gösteriyor ki, Amerika’nın Güney’inde silah kullanımı mantıksız boyutlarda. Bu tip olayların önüne geçmek için biran önce bir düzenlemeye gidilmesi şart.
Öte yandan, bu silahlı saldırının olduğu günlerde, 2012’nin Temmuz’unda Colorado’da, bir sinema salonunda yaylım ateş açarak 12 kişinin ölümüne ve 70 kişinin yaralanmasına sebep olan James Eagan Holmes’un da cezası veriliyordu. 12 kez ömür boyu artı 3,318 hapis yıl cezası verilen Holmes, bize silah güvenliğinin sadece ABD’nin güneyine ait değil genelini ilgilendiren bir problem olduğunun göstergesi. Akıl almaz okul saldırıları, kan dondurucu kilise, sinema ve iş yerlerinde meydana gelen silahlı taramaların ardı arkası kesilmiyor. Silah tehditi her yerde.
Tüm bu trajik saldırılar ABD’de silah kullanımına yönelik gevşek düzenlemelerin psikolojik problemleri olanlar tarafından etkin şekilde kullanıldığını aleni ortaya seriyor. Tabi politikacılar hemen faillerin problemli kişiliklerinden, akli dengelerinin yerinde olmadığından ya da ruhi problemlerinden dem vurup silah kontrolü meselesini geçiştiriyorlar ancak atladıkları önemli bir nokta var ki, ABD’de nüfusun üçte biri en az bir silaha sahip.
Şöyle bir çevreye baktığımızda bu oranın diğer gelişmiş ülkelerde çok ama çok daha sınırlı olduğunu görüyoruz. Silah bir emniyet aleti değil. Bilakis tehlikeli bir aygıt. Kimileri yasaya uygun kullansa da yasalara uygun olmayarak silah sahibi olan ve kullanan da çok kişi var. Maalesef, Amerikan hükümeti silah sahibi olmak isteyenlerin geçmişini, ruh sağlığını araştırma konusunda yapılan düzenlemelerdeki boşlukların doldurulması konusunda pek vurdum duymaz. Üstelik, bir yandan yüksek tirajlı dergilerde silah ve silah kullanımının önemine ilişkin haberler, reklamlar bolca yer alırken; diğer yandan akademik alanda silah kullanımı ve silahlı şiddet olaylarının toplum üzerindeki sosyo-psikolojik etkilerinin araştırılmasına yönelik çalışmalar silah lobisi tarafından engelleniyor. Özellikle Cumhurşyetçi politikacılar silah lobisinin finansal desteğini kaybetmemek için bu adaletsizliğe çanak tutuyor.
Yerel yönetimlerin kontrolden çıkan silah vahşetine “dur” demek için biran önce harekete geçmesi ve gerekli düzenlemeleri başlatması lazım. Bunun kolay ve çabuk olmayacağını hepimiz biliyoruz. Ancak silahlı saldırılar olağan hale gelmeden bu işe bir yerden başlanması şart.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment