Yığarsınız Jandarmayı Başkan Bey!

‘Yığarım Jandarmayı!’

Böyle buyurmuş mahkeme başkanı.

Ardından ilave etmiş:

“Ailelerinizle görüştürmem sizi.”

Yaparsınız Başkan Bey!

Size yapamazsınız diyen var mı?

Olacağını sanmam!

Olsa da bir tehdit de ona sallarsınız.

Sallamakla kalmaz gereğini de yerine getirirsiniz.

İsterseniz daha da ötesini yaparsınız.

Nasıl olsa “oğlan sizin kız sizin.”

Çadır tiyatrosunu geçti mahkemeleriniz Başkan Bey, bilmem farkında mısınız?

Dünbüllü İsmail’lerin rol aldığı meşhur çadır tiyatroları var ya!

Kaldı ki Dünbüllü’ye böyle bir rol verseydiniz ihtimal kabul etmezdi!

Seyircisi olmazdı çünkü.

Para kazanamazdı.

Kimseyi güldüremezdi.

Belki de tam tersi. Herkes çok gülerdi.

Uzaktan bakınca böyle gözüküyor Başkan Bey, başkanlık yaptığınız mahkemelerin hali.

Hukuk fakültelerinde ders olarak okutulacak sizin bu yönettiğiniz mahkemeler.

Bundan hiç şüpheniz olmasın.

Akademik tezlere konu olacak.

Tıpkı İstiklal Mahkemelerinin, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin, Özel Yetkili Mahkemelerin ders kitaplarına girdiği akademik tezlere konu olduğu gibi Sulh Ceza Hakimlikleri de, hakimleri de, savcıları da, başkanları da ders kitaplarına girecek, akademik tezlere konu olacak.

Adalet adına adaletsizliğin, hukuk adına hukuksuzluğun nasıl yapıldığını gösterecekler bütün dünyaya ve tarihe.

Sulh adına sulh karşıtlığının nasıl yapıldığını, ceza adına haksız ve orantısız cezanın nasıl verildiğini yazacaklar.

Ne mutlu size!!! Tarihe malzeme olacaksınız yandaşı olduğunuz insanlarla birlikte.

Eserinizle övünebilirsiniz şimdiden.

Ne kazanacaksınız onu bilmem.

Çocuklarınız, torunlarınız nasıl sizlerin soy adını taşıyacak ve nasıl insan içine çıkacak, onu da bilmem.

İhtimal düşünmüşsünüzdür bütün bunları ve ona göre yapmışsınızdır tercihinizi.

Dikkat ederseniz savurduğunuz tehditle alakalı hukuki bir değerlendirmede bulunmadım.

“Var mı hukukta yeri?” gibi basit bir soruyu dahi sormadım.

Niye sorayım ki?

Çadır tiyatrosunu aratmadığını söyledim yukarıda.

Yetmez mi?

Bu laftan sonra o soruyu sorarsam kendimle çelişmiş olmaz mıyım?

Sizin adalet ve hukuk anlayışınızın “suçluysa tutuklu yargılanacak.” zihniyetinin yansıması olduğunu bilmiyor muyuz sanırsınız?

Aman Allah’ım!

Ne sözdü o öyle?

“Suçluysa”, “Tutuklu” ve “Yargılama.”

Sahi bir anlatır mısınız kamuoyuna bu sözü engin hukuk bilginizi konuşturarak.

Ben anlamadım mesela.

Bir insan suçluysa, yargılamaya ne gerek var?

Suçlu deniliyorsa demek ki yargılanmıştır ve suçlu bulunmuştur.

Cezası da özgürlüğünü elden almadır ve onun için tutuklanmış, ceza evine konulmuştur.

Ama daha suçlu olup olmadığını bilmeden suçluysa deme, yargılamadan hüküm verme anlamına gelmez mi?

Daha doğrusu bu sözü söyleyen insanın kendini hem hakim hem savcı hem de avukat yerine koyarak yargılamayı yaptığının göstergesi değil midir?

Aman!

Ben de kime ne anlatıyorum.

Adalet anlayışı demişken şunu demesem olmazdı; Reza Zarrab..

Rıza Sarraf da olabilir.

Hani şu 17/25 Aralık dosyalarında tutuklanan sonra serbest bırakılan.

Yurt dışı yasağı da konulmuştu ona hatırlarsanız serbest bırakılırken.

Soma’da tam 301 gencecik insanımızı kaybettiğimiz gün yurt dışı yasağını kaldırmıştınız hani!

Deniz Fenerinde de benzer oyunlara şahit olmuştuk.

Güney Doğu’dan şehit haberlerinin geldiği gün beraat etmişlerdi.

Dosyanın uzantısının olduğu yer olan Almanya’da itiraz etmişti hani!

Neyse Reza Zarrab Amerika’da yakalandı.

Keşke yurt dışı yasağını kaldırmasaydık diyordur belki birileri şimdi.

Neyse..

İşte bu Reza’yı yakalayan Savcı Prett Bhrara’nin twitter takipçilerinin artmasını duyunca ne düşündünüz gerçekten çok merak ediyorum.

Ya da bir davette yaptığı konuşmayı dinlendiğinizde ne düşündüğünüzü?

Ve neden dorusunu kendinize sorup-sormadığınızı?

Sorduysanız cevabını ben vereyim; adalet anlayışınızdan Başkan Bey.

Dikkat ederseniz Sayın Başkan “Yığarım jandarmayı, ailelerinizle görüştürmem” sözünüz üzerine insani, vicdani ve ahlaki bir değerlendirmede de bulunmadım.

“Bitti mi sizin insanlığınız demedim?”

“Bu kadar da olur mu? Vicdanınız öldü mü?” demedim.

“Ahlaki anlayışınız nerede?” sorusunu sormadım.

Neden?

Tahmin edin bakalım.

Ben cevap vereyim.

Bütün bunların hepsi bitti tükendi de ondan.

Çoktandır iktidar canibinden yaşaması, yürütmesi ve yargısından insani, vicdani ve ahlaki bir tavır göremiyoruz biz.

Karaman’da çocuklar cinsel tacize maruz kalıyor; “Bir defa” deniyor.

Güney Doğu’da yüzbinlerce insan göç etmek zorunda kalıyor; bir “Baş” edebiyatı almış başını gidiyor.

Akademisyenler “Barış” diyor; sanki “Savaş” demişler gibi hapislere tıkılıyor.

Milletin alın teri ile kazandığı mallara mülklere el konuyor, canibinizden ses seda çıkmıyor.

Üstelik “Beter olsun” deniyor.

Başa dönelim Başkan Bey.

Haklısınız siz.

Gücün tahkim ettiği adaletle bu kadar ve buraya kadar.

Yaparsınız.

Jandarmayı da yığarsınız; polisi de, askeri de.

Yetmezse AK Troller de imdadınıza gelir.

Sanıkları aileleri ile görüştürmezsiniz.

İsterseniz daha ötesini de yaparsınız.

Gücünüz her şeye yeter sizin.

Şeytanınız bol olsun.

İlham versin size.

Ve siz de yapın aklınıza gelen her şeyi.

Yapın ki zulmünüz zirve yapsın.

Şunu da yapsaydık diyecek bir şeyiniz kalmasın.

Sonra?

Onu bilemem.

Bildiğim bir şey var.

İmanım benim bu.

Allah.

Yanlış okumadınız.

Bir daha söyleyeyim.

A-L-L-A-H

Allah’ın varlığına ve birliğine, O’nun Rahman ama aynı zamanda Adil olduğuna inanıyoruz biz.

Allah’ın adaletinin sizin dağıttınız adalet gibi olmadığını ve olmayacağına inanıyoruz.

Hoşça kalın..

Write a comment

2 Comments

  1. Ramazan burak April 13, 18:37

    Ağzına sağlık Ahmet ağabey. Adil i mutlak Allah a havale ediyoruz bu zulme ortak olanları.

  2. Halit April 13, 20:47

    Allah-u Teâla sizlerden razı olsun insallah,bu milleti de hıfz-u himaye eylesin.

Only registered users can comment.