Ahmet Kurucan
Eski Yazıları
- Yalan üzerine kurulu dünya yıkılmaya mahkumdur
- Hak ve batıl mezhep
- ‘Bugünden dünü okuyunca’
- İman, yanlışlık, farkındalık, yüzleşme, hesaplaşma ve helalleşme
- FG harfleri yeter mi?
- İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği ve Diyanet
- Ahiret çok şenlikli olacak?
- Habili cemaat öldürmüş!
- İlahi adalet
- Yalan
- Daha eski yazılarını gör...
Utanmıyorsan dilediğini yap
Lafzına baktığınız zaman emir ama manasına baktığınız zaman bir tehdit, veya kınama içeren Peygamber beyanıdır bu: “Utanmıyorsan dilediğini yap.”
Peygamber beyanı ama sadece bizim Peygamberimiz’in (sas) değil, her peygamberin beyanı. Hadisin aslı şöyle: “İnsanların ilk nübüvvetten beri bütün peygamberlerden duyduğu sözlerden biri; utanmazsan dilediğini yap.” sözüdür.
Türkçemize de girmiştir haya kelimesi. Utanma duygusu demek. İnsanî bir haslet bu. İnsanî olan aynı zamanda İslamî olduğuna göre İslamî bir haslet. “Haya imandandır.” hadisine bu gözle bakmak lazım. Evet aynen böyle söylüyor Efendimiz (sas): “Haya imandandır.” Hadis şârihleri der ki, iman nasıl insanı günahlardan, suçlardan ve toplumun ayıp kabul ettiği şeylerden uzaklaştırır; haya da öyledir.
Utanma duygusunun insanî bir haslet olduğu gerçeğinden hareket edersek bu açıklamalara şöyle bir ilave yapabilir, farklı bir açılım kazandırabiliriz: Haya, imansız bir kalpte, imanın icra ettiği fonksiyonu icra edebilir. O imansız insanı günahtan, suçtan ve ayıptan koruyabilir. İsterseniz kendilerini imansız diye nitelendiren insanlara bu gözle bakın, bunun müşahhas örneklerini onların birçoklarının hayatında göreceksiniz. Hatta bazılarının bir Müslüman’da olması gerekenin üzerinde hassasiyet taşıdıklarına şahit olacaksınız.
Anne, bir erkekle evlilik görüşmeleri yapan kızına soruyor: “Nasıl buldun taliplini?” “Anne! Utanma duygusu var.” diyor. “Hayat hikayesini anlatırken dikkat ettim, geçmiş hayatında yaptığı yanlışlarla yüzleşebiliyor. Onlardan dolayı utanabiliyor.” Dikkat ediyor musunuz kız neye dikkat etmiş? Annesine taliplisi hakkında söyleyebileceği onlarca şey arasında hangi özelliğini ön plana çıkarmış?
Akademik çalışmalara konu oluyor; İslam’da utanç tabanlı (shame-based) bir kültür mü hakimdir yoksa suç tabanlı (guilt-based) bir kültür mü? “Ben iyi bir insanım ama çok kötü şeyler yaptım.” veya “Ben kötü bir insanım ve çok kötü şeyler yaptım.” Bir Müslüman bu kategorilerin hangisinde kendine yer bulur? Birincisinde yer alıyorsa, suçlarıyla, günahlarıyla, hatalarıyla yüzleşmeye ve gerektiğinde bedel ödemeye hazırdır. Ama işlediği suçlar, günahlar ve hatalar onu zamanla da olsa ikinci kategoriye doğru sürüklediyse, artık onun geriye dönüşü çok ama çok zordur. Bu derekede bir insan günahı sevap, suçu vazgeçilmez bir amel, hatayı da doğru olarak görür.
Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Vedat Bilgiç piyasaya yeni çıkan “Müşfik Diktatör” adlı kitabı münasebetiyle Aksiyon dergisine verdiği röportajda söylüyordu: “Utanç yaşanmazsa öfkeye dönüşür.” Sonra son dönem Türkiye siyasi hayatında yaşanan akla zarar hadiseleri gündeme alarak şu sonuca varıyor: “Yaşanmayan utancın sebebiyet verdiği öfke, psikopolitik bir darbeye dönüştü.” Röportajın bütününden anladığım o ki, eğer yapılan yanlışlıklarla yüzleşilebilseydi, sorumlular mer’i hukuk önünde yaptıkları ile hesaplaşabilselerdi ülkemiz bu ifritten günleri belki de yaşamayacaktı.
Ben bu tespiti başta söylediğim peygamber beyanlarına dayayarak daha da ileri götüreyim; eğer imanın bir parçası olan utanma duygusu sinelerde fonksiyonunu icra edebilseydi, yüzleşmeyi gerektirecek yanlışlıklar da yapılmayacaktı.
Haya eksenli birbirinden kopuk gibi görünen ama aralarında kopmaz bağlantılar kurabileceğiniz dört hususa mahruti olarak bakın. Ülkemiz, başta dünyanın her bir köşesinde yaşanan ferdî, içtimaî, ahlakî, siyasî, iktisadî, kültürel hadiseleri bu gözle değerlendirin ve bir sonuca ulaşmaya çalışın. Ben ulaştığım sonucu Peygamber Efendimiz’in (sas) bir beyanının mefhum-u muhalefeti ile ifade edebilirim. Allah Resulü (sas) buyuruyor: “Haya, hayırdan başka bir şey getirmez.” Şimdi hadisin mefhum-u muhalefetini soralım kendimize: “Hayasızlık ne getirir?” Cevabı açık, şerden başka hiçbir şey getirmez.
Haya denince meşhur sahabi Abdullah b. Mesud’un şu izahını çok enfes bulurum. Der ki o büyük sahabi: “İnsanlardan utanmayan, Allah’tan da utanmaz.” Dikkatinizi çekerim; “Allah’tan utanmayan insanlardan utanmaz” değil; tam aksi; “İnsanlardan utanmayan Allah’tan utanmaz.”
Sahi, ne deniyordu ilk peygamberden beri insanlığın bütün peygamberlerden duyduğu o sözde: “Utanmıyorsan dilediğini yap.”
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment