WP- “Türkiye, uzun vadeli güvenlik arayışında”

WP- “Türkiye, uzun vadeli güvenlik arayışında”

The-Washington-Post-logo

İki yıl önce Washington Post’ta yazdığım bir köşe yazısında, Türkiye’nin politikasının ABD’nin etrafında döndüğünü ileri sürmüştüm. Bu politika, Ankara’nın istediği şeyi, Suriye’de Esad rejimini devirmek için Amerikan gücünün kullanılmasını sağlamadı. Bu nedenle Türkiye, Pekin dâhil başka müttefikler aramaya başladı.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2002 yılında iktidara geldiğinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer Türk yetkililer, Orta Doğu’da tek başına ayakta duran bir aktör olma fikrini düşünmeye başladı. Yetkililer, 2011 yılına kadar Arap baharının yakın bölgelerde uzun vadeli istikrarsızlık yaratacağını ve Suriye konusunda İran’ı Türkiye’nin karşısına getireceğini fark etti. Türkiye maharetli bir şekilde ABD’nin etrafında yer aldı. İki ülke, o yıl Muammer Kaddafi’nin devrilmesi için başka ülkelerle çalıştı ve bundan da önce Esad rejimine karşı politikaları koordine etti.

ABD-Türkiye ilişkileri için daha da önemlisi, Başkan Obama ve Erdoğan’ın benzer şekilde hareket etmesi oldu. İki lider, sık sık görüştü ve Orta Doğu meselelerine dair birbirlerini dinlemeye istekli oldu. Yakınlaşma o kadar açıktı ki Türkiye, Eylül 2011’de İran’ın “barışçıl amaçlar için nükleer enerji araştırmasında bulunmaya hakkı olduğu” söyleminden vazgeçti ve NATO’nun füze savunma kalkanına katıldı.

İşte bu yüzden Türkiye’nin, Çin’den -NATO üyesi ülke için bir ilk- hava savunma sistemleri satın alacağına dair açıklaması şok etkisi yaptı. Bu anlaşma sonuca ulaşırsa Türkiye’nin ABD ve NATO ile ilişkilerine ciddi bir darbe vuracak ve Çin’in, ittifakın güvenlik şemsiyesi konusunda muhtemelen bilgi edinmesini sağlayacak.

İki konu, Ankara’nın eksenini Washington’dan çevirmesine neden oldu. İlk olarak Türkiye, savunma sanayisini kurmak istiyor ve ABD şirketlerinin silah alımı karşısında teknoloji transferine yanaşmamaları ve ikinci olarak da Obama yönetiminin Suriye politikasından duyduğu hayal kırıklığı.

Türk yetkililer, Suriye hangi yöne giderse gitsin sonucun kendileri için muhtemelen olumsuz olacağını ve bunun etkilerini hafifletmek için müttefiklere ihtiyaç duyacağını düşünüyor.

Türkiye, son 10 yılda sıkıntılı komşularla çevrelendi. Buna karşın Türkiye, bir istikrar adası gibiydi. İstanbul’un mali piyasaları yılda yaklaşık 40 milyar dolarlık uluslararası sermayeyi kendine çekiyor ve bu, rekor derece büyümeyi tetikliyordu. Suriye’deki iç savaş bu tabloyu değiştirdi. Komşusu zayıf ve bölünmüş bir devlet ve sınırında el Kaide olan Türkiye’nin, “bölgenin istikrarlı ülkesi” imajı kaybolmaya başladı ve ülkenin ekonomik büyümesi bu durumdan zarar görebilir. Bu durumda, Erdoğan’ın gelecek yıl cumhurbaşkanlığı için adaylığını koyma planları da zorlaşabilir. Zira Erdoğan ancak Türkiye’nin büyümesinin sürmesi hâlinde yeniden seçilebilir.

ABD’den Suriye konusunda harekete geçeceği hususunda bir söz alamamasının ardından Türkiye, biraz daha uzun vadeli güvenlik sağlamak için Çinliler ve muhtemelen Ruslarla flört etmeye başladı. İran’ın nükleer programındaki müzakereleri yakından takip eden Türk yetkililer, Suriye konusunda Tahran ile kendi anlaşmalarını yapmak isteyebilir. Türkiye, soğuk ilişkiler döneminin sona erdiğini ima ederek 1 Kasım’da İran Dışişleri Bakanı’nı ağırladı. Ankara Irak ile de ilişkilerini iyileştirmeye çalışıyor. Türkiye, Esad rejimine son verememesi hâlinde Suriye ile ilişkilerin yumuşamasını sağlaması için bir müttefik olarak Suriye’nin bir diğer komşusu olan Irak’a ihtiyaç duyuyor.

Türkiye, Orta Doğu’da mümkün olduğunca çok dostunu bir araya getirmeye çalışıyor. ABD de bunlardan sadece biri olabilir.

Haberin orjinali:

http://www.washingtonpost.com/opinions/turkey-seeks-to-lock-in-long-term-security/2013/11/08/5f713ede-4713-11e3-bf0c-cebf37c6f484_story.html?tid=hpModule_6c539b02-b270-11e2-bbf2-a6f9e9d79e19

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.