NYT: İstanbul’un silueti, dolar akışının başladığını gösteriyor

NYT: İstanbul’un silueti, dolar akışının başladığını gösteriyor

The New York Times logo

Gökdelenlerin yabani ot gibi çoğaldığı bu şehirde hiçbir bina Sapphire Kuleleri kadar yüksek değil. Son zamanlarda ise güç gösterisinin nereye kadar gideceğinin bir sembolü haline geldi adeta.

Türkiye ve Brezilya, Hindistan ve Güney Kore gibi hızlı büyüyen ekonomilere yağan yüklü miktardaki ucuz krediler sayesinde bu ülkelerin Sapphire benzeri gökdelenlerle kaplanmasına vesile oldu. Sapphire 290 metrelik yüksekliği ile İstanbul’un en yüksek ve Avrupa’nın en görkemli binası.

 

Bu ülkelere yağan paralar Amerikan Merkez Bankası Federal Reserve’in (diğer ismiyle “the Fed”) ve diğer büyük bankaların faiz oranlarını 2009 yılında çok düşük seviyelere çekmesinden, ve ABD ve diğer gelişmiş ülkelerde para basımını hızlandırmasından sonra başladı.

 

Fakat son zamanlarda, ayrıan başkanı Ben S. Bernanke yönetimindeki merkez bankasının yeni politikaları para vanalarının önemli miktarda kısılacağını gösteriyor. Nitekim bu da İstanbul’un siluetinin ödemesi yapılmamış kredilerin ekonomiyi iflasa sürüklemesi, para birimi değer kaybetmesi ve sonuç olarak müteahhit ve bankaların iflasının göstergesi haline gelmesine sebep olabilir.

 

Bu hafta Hindistan, Endonezya ve Tayland gibi yükselen Asya ekonomilerinde borsalar ve para kurları önemli darbeler aldı. Fed ABD’de aldığı önlemlerle ekonomiyi canlandırmak için yapılan harcamaları kısma yönünde harekete geçince Global sermaye de gelişen ekonomilerden yatırımlarını çekmeye başladı. Endenozya’nın borsa indeksi pazartesi günü yüzde 5, salı günü ise 3.2 puan daha düştü. Hindistan borsası iki günde ise 5.6 oranındaki düşüşten sonra 0.3 oranında bir düşüş daha yaşadı.

 

Bazı analizcilere göre bunu piyasaların Bernanke dönemindeki ani ekonomik artışa gösterdikleri bir tepki olarak değerlendiriyorlar. Connecticut’un Greenwich şehrinde faaliyet gösteren bağımsız bir danışmanlık firması olan Pi Economics’te çalışan uzman Tim Lee “Şu anda büyük bir balonla, bir Bernanke balonuyla karşı karşıyayız” diye belirtti.

Herkes Lee kadar alarma geçmiş değil. Asya’daki ekonomik krizin üstünden 16 yıl geçmesine rağmen iyimser uzmanlar yalnızca Türkiye değil, ekonomileri sallantıda olan Brezilya, Hindistan ve Güney Kore gibi ülkelere hızlı para akışı konusunda endişeliler.

 

Görülen o ki, Fed’in cömertliğinden gelişmiş ülkelerde değil, Türkiye gibi gelişmekteki ülkelerdeki politik bağlantıları kuvvetli elitler yararlanıyorlar. Gösterişli kuleleri, havalı alışveriş merkezleri ve üçüncü boğaz köprüsü gibi daha pek çok şatafatlı projeler Türkiye’nin ekonomik ve jeopolitik dinamizmini temsil ediyor adeta.

Lee’ye göre elitlerin yükümlülüklerini uzun zamandır göz ardı ettiklerini ancak döviz kularındaki dalgalanmaların ciddi tehlike teşkil ettiğini belirtiyor.

 

ABD ve İrlanda’daki müteahhitlik formalarının aksine İstanbul’da gökdelenler inşa eden firmalar, Hindistan’daki çelik üreticileri ve Brezilya’daki petrol beklentisi içindeki şirketler dolar bazındaki borçlarını kendi ulusal para birimi üzerinde elde edecekleri gelirlerle ödemek zorundalar.

 

Yakın zamana kadar olduğu gibi Türk lirası ve Hindistan rupesi güçlüyken yerel firmalar dolar bazında düşük faizli borçlanma yapmaktan çekinmiyordu.

 

Fakat ulusal para birimleri değer kaybetmeye başladığında ekonomik beklentiler de düşüşe geçince iki açıdan sorunlar çıkmaya başladı: kredi alanlar için dolar bazında alınan borçların ödenmesi zorlaşmaya başladı ve kredi veren kurumlar ise kırılgan döviz kurları ile mücadele eden firmalara verdikleri kredileri orta düzeyli veya ciddi azaltma azaltmaya gidebilir.

 

Brezilya 287 milyar dolar ile en büyük dolar borçlanması yapan ülke iken Türkiye 172 milyar dolarla ekonomisinin yüzde 22’lik bir bölümünü teşkil eden bir borçlanma yapmış durumda.

 

Son zamanlarda dolara karşı yüzde 4.5 değer kaybetti. Bununla beraber, İstanbul’un merkezinde bir meydanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a siyasi ve kültürel olarak yakın bir müteahhitlik firmasının inşa edeceği binaya karşı yapılan gösteriler ekonomiyi zora soktu.

 

Goldman Sachs dolar-lira paritesinin 2.2’de olacağı su anki oran olan 1.95 ten yüzde 15’lik küçük bir devalüasyon yaşanacağını belirtiyor. Türkiye’deki 1994 ve 2001 krizlerini yakından takip eden İstanbul’un Global Source firması ekonomistlerinden Atilla Yeşilada “Türk ekonomik mucizesi likidite yani para akışı ve Türk lirasının aşırı değer kazanmasina dayanmakta.” diye belirtti.

 

Genel olarak kısa vadeli düzenlenmiş bu borçlanmalar gelişen ekonomilerdeki ani ve aşırı refah görüntüsünün belirtilerini önümüze seriyor: yüksek profilli yatırımları hızlandırmaya gayret gösteren hırslı hükümetler ve bu projeleri üstlenmeye hazır siyasi olarak sıkı ilişkileri olan işadamları arasındaki kuvvetli bağlar.

 

Türkiye’deki Sapphire kulesi bunun mükemmel bir örneği.

 

Müteahhitlik merkezli yatırımlarıyla öne çıkan ve Erdoğan döneminde yükselen büyük holdiglerden biri olan Kiler Gurup tarafından yapılan 54 katlı bina 2011 yılında Erdoğan’dan yaptığı açılışla hükümetin onayını almış oldu. Erdoğan gibi ailesi Karadenizli olan bu işadamları Türkiye’nin muhafazakar İslamcı bölgelerinden geliyor.

 

Firmanın 164 milyon liralık sermayesinin 154 milyon liralık kısmı dolar bazlı borçlanmaya dayalı. Nitekim bu miktar şu anki döviz kurlarına göre 79 milyon dolara tekabül ediyor. Şirket yetkililerine göre bu miktarın da 25 milyon dolarlık kısmı Sapphire kulesiyle alakalı. Şirketin borçlarının çoğu kısa vadeli ve projeden kaynaklanacak riskler ise kazançların direkt olarak şirkete kredi veren Türkiye’nin dördüncü büyük bankası olan Akbank’a gitmesinden kaynaklanıyor.

 

Dolar kredilerinin yüzde 6.5 olması ve lira bazlı borçlanmanın yüzde 11’e mal olması göz önüne alındığında Kiler Gurup ve diğer firmalarının böyle bir seçim yapması çok doğal. Şirket son raporlarında bu risklerin farkında olduğunu açıkladı: Amerikan doları Türk lirasına karşı yüzde 10 artarsa şirketin zararı 11.8 milyon Türk lirasına dayanacak.

 

Kiler Gurup’un finansal direktörü Rasim Kaan Aytogu’ya göre Sapphire kulesinin burdaki payı 25 milyon dolar. Ancak kendisi projenin gelirinin dolar üzerinden hesaplandığı için döviz dalgalanmalarının kendilerini etkilemeyacağini belirttiler. Bunun yanı sıra hali hazırda apartmanlara talebin çok güçlü olduğunu, hatta yüzde 66’sının şimdiden satıldığını belirtti.

 

Aytogu “Bu Avrupa çapında benzersiz bir gayrimenkul ve şimdiden seyahat merkezi haline geliyor.” dedi.

Türk emlak uzmanlarına göre fiyatı 1 ila 10 milyon dolar arasında değişen apartmanların satışlarının Trump ve Zorlu gibi rakip firmaların projelerine kıyasla oldukça geride kaldığı belirtiliyor.

 

Kiler gibiler dolar borçları ve politik güçlerini ortaya atarak İstanbul’da dikkat çeken nadir örneklerden değil.

Ondan daha güçlü firmaların başında gene müteahhitlik dalında gelişmiş olan ve Erdoğan’a yakınlığı ile tanınan Kalyon Gurup geliyor. Kalyon Erdoğan’ın çok tartışma yaratan ve Taksim Meydanı’nda Osmanlı dönemindeki bir askeri kışlanın replikası olacak alışveriş merkezini inşa edecek olan firma.

 

Türkiye’de sorunlar ortaya çıkınca konuşan Kalyon Gurup yöneticisi Cemal Kalyoncu hiçbir sorun yaşanmayacağından çok emin. Kalyoncu gurubunun yurtdışından borç arayacağını belirtiyor. “Projelerimizi finanse etmek sorun olmayacaktır.” şeklinde konuştu.

 

Haberin orjinali: http://www.nytimes.com/2013/08/21/business/global/turkish-skyline-foreshadows-emerging-market-slowdown.html?pagewanted=all&_r=0

 

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.