NYT: Almanya’da entegrasyona karşı asıl tehdit

NYT: Almanya’da entegrasyona karşı asıl tehdit

Geçen bir kaç aydan fazladır Alman meclis üyesi Sebastian Edathy polis ve istihbarat dokümanlarını inceliyor.

Meclis özel soruşturma komitesi başkanı olarak Edathy, Alman istihbarat ve emniyet servislerini sallayan ve halkı şoka uğratan Türk uyruklu küçük iş sahiplerinin seri cinayetlerini aydınlatmaya çalışıyor.

Dahası bu cinayetler Türk topluluğu ve diğer göçmenler ile polis arasında daha fazla katılım için harcanan gayretleri ciddi şekilde baltalayabilecek kadar büyük boyutta bir güven krizine yol açtı.

“Hiç şüphesiz bu güveni geri kazanmak biraz zaman alacak” diyor Edathy.

Eylül 2000 ve Nisan 2007 tarihleri arasında 8 Türk uyruklu, bir Yunan ve bir kadın polis öldürüldü.

Polis ve istihbarat servisleri geçen kasım ayına kadar olaylar arasındaki bağlantıları ve zanlıları bulma konusunda başarısız olmuştu. Nihayet Eisenach şehrinin güneydoğusunda yapılan şişirme bir banka soygunundan sonra esas zanlıların 1999’dan beri yer altında yaşayan 3 neo-Nazi olduğunu belirlediler.

Içlerinden biri Uwe Mundlos vuruldu ve suç ortağı Uwe Böhnhardt’ı öldürdü. Daha sonra kendini vurdu. Üçüncüsü Beate Zschape kaçmaya devam etti fakat sonra polise teslim oldu. Üçü de radikal bir örgüt olan Milli Sosyalist Teşkilatı üyesiydi. Yaşadıkları doğu şehrinden adını alan “Zwickau Hücresi” olarak biliniyorlardı.

Soruşturmalar devam ederken üyeler hayret verici bir eksiklik bulduklarını söylediler. Polis ile cezai soruşturma yetkilileri arasındaki bilgi alışverişinde hata ve üst istihbarat memurlarının konu ile ilgili dosyaları teslim etmelerinde isteksizlik vardı.

Bu şok, yaşadıkları ülkenin kurumları tarafından ihanete uğradığını hisseden 3,5 milyon Türk’ten başkasında daha şiddetli hissedilmedi.

”Polis davaları takip etmedi çünkü yabancı uyruklu Almanlar söz konusu olunca, cinayet sebepleri sabıkalı çetelerle alakalı oluyor düşüncesine sahipler.” diyor Almanya’daki Türklerin başkanı Kenan Kolat.

Kolat, güvenlik güçleri arasında kurumlaştırılmış ırkçılık olduğuna inanıyor.

”Polisin şöyle bir önyargısı var: Eğer Alman veya Rus uyruklu bir kişi öldürüldüyse sebebi uyuşturucudur. Bir Türk öldürüldüyse sebebi bazı içsel-kültürel ya da ailevi namus kavgasıdır.” diyor Kolat. 

“Alman vatandaşı olup devlet tarafından korunacaklarını uman fakat sonra böyle olmadığını farkeden insanlar için entegrasyon ne manaya gelir?”

Polis yetkilileri kendi içlerinde sistemli ırkçılık olduğunu inkar ediyorlar.

Araştırma komitesi hala polisin nasıl neo-Nazi grup ve cinayetler arasındaki bağlantıları ortaya çıkaramadığını bulmaya çalışıyor. Herşeye rağmen Zwickau Hücresi ve diğer gruplar istihbarat servisleri tarafından sürekli gözlem altındalardı.

Içişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich geçenlerde şöyle dedi: “Bu kesinlikle yerel istihbarat servisi ve bütün diğer güvenlik servislerinin sorumlu olduğu bir hataydı.”

Polis de muhbirleri kuvvetlendirdi ancak bir türlü N.S.U. hücrelerinin silahlarını ve Zwickau hücresinden bu 3 neo-Nazinin cinayetleri nasıl planladıklarını ortaya çıkaramadı.

Daha rahatsız edici tarafı şu ki; 12 kasım 2011’de N.S.U.’nun cinayetlerden şüpheli bulunduğu halka duyurulduktan bir gün sonra Anayasa’yı korumada sorumlu birim ile Alman yerel istihbarat birimi davaya ilişkin dosyaları imha etti. Bu dosyalar aşırı-sağ muhbirlerin kuvvetlendirilmesiyle ilgili detayları da içeriyordu.

Içişleri Bakanlığı yetkilileri veri koruma politikası olarak dosyaların zaten parçalanarak imha edildiğini söyledi. Hala komite üyeleri bile araştırmaların tam başladığı esnada dosyaların imha edilmesi gerektiğinin tesadüf olmadığını söylüyorlar.

Aynı zamanda meclis kurulunda bulunan Petra Pau, “Muhbirler temiz bilgiye sahip değiller. Muhbirlerin işe alınma sistemi bir kenara bırakılmalı.” diyor.

Bu, kurbanların aileleri için az da olsa bir teselli. Aslında polis ve istihbarat servislerinin tamamen elden geçmesini istiyorlar.

Friedrich yerel istihbarat servisi başkanı Heinz Framm’ı görevden aldı ve diğer üst yetkilileri istifa ettirdi.

Bununla beraber Edathy değişikliklerin daha derine inmesi gerektiğini söylüyor.

Polis ve cezai soruşturma yetkilileri arasında eyalet ve ulus bazındaki bilgi alışverişinin gözden geçirilmesini istiyor. Ve daha profesyonel emniyet gücü istiyor.

” Buraya kadar herşey iyi.” diyor Türk başkanı Kolat. Ancak herşeyden çok polisin içlerindeki ırkçılığı kabul edip, bununla ilgili birşeyler yapmasını istiyor.

“Eğer polis bunu görmezlikten gelirse ırkçılık son bulmayacak. Almanya’daki göçmenler kendilerini güvende hissetmeyecekler. Entegrasyonu var saymak nedir? ” diyor Kolat.

Çeviren: Semra Bayraktar

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.