Fatih Behçet Çağlayan
Eski Yazıları
- Fatih Behçet Çağlayan-Kilisede bir iftar programı
- Fatih Behçet Çağlayan - Organik yaşam
- Fatih Behçet Çağlayan- Acil serviste bir gün
- Fatih Behçet Çağlayan-ABD’de nitelikli öğretmen sorunu
- Fatih Behçet Çağlayan - Ümitsizlik ve ülkemin hali
- Fatih Behçet Çağlayan - Bir dönemin iz bırakan melodileri
- Fatih Behçet Çağlayan - Gurbet
- Fatih Behçet Çağlayan - Yiyecek israfı ve üzerimize düşenler
- Güneydoğu meselesi ve Hocaefendi
- Fatih Behçet Çağlayan - ZAMAN’da kısa bir yolculuk
- Daha eski yazılarını gör...
Fatih Behçet Çağlayan - ZAMAN’da kısa bir yolculuk
Henüz ilkokul çağlarındaydım. Evimize arada sırada Yeni Asya gazetesi gelirdi. Gazetenin her bir köşesini didik didik eder, en çok da çizgi romanlarına bayılırdım. Sonra biz başka bir şehre taşınmıştık ve bir süre evimize gazete girmez olmuştu.
Okuma iştiyakımı giderme adına hafta sonları harçlığımdan artan parayla gider farklı farklı gazeteler alırdım. Bir ara Japon cetveli, mehter marşları vb. hediyeler verdiği için Türkiye gazetesi ilgimi çekmişti. Ancak bu beraberlik uzun sürmemişti. Hediyeler bitince Türkiye gazetesine olan alakam de nihayetlenmişti.
Sonra bir ara Yeni Şafak gazetesi yayına başladı. “Ustura” mizah ilavesi bahanesiyle uzun bir dönem Pazar günleri harçlığımla gider Yeni Şafak alırdım. Ustura’nın ilave olmaktan çıkmasıyla Yeni Şafak’da benim için cazibesini yitirmişti.
Ortaokul sonlarında dershane günleri başladı. Hemen herkes gibi ben de modaya uymuş haftasonları dershane yollarını tutmuştum. İşte bu dönemde tanışmıştım Zaman gazetesiyle. Önceleri sadece belli bir siyasi görüşe sahip kimselerin okuduğuna inandığım bu gazete bana diğer gazetelerden oldukça “farklı” gelmeye başlamıştı. Bir müddet sonra tiryakisi olmuştum.
Dershanede teneffüs demek benim için Zaman okumak demekti. Tiryakilik bir süre sonra yerini aboneliğe bıraktı. Artık gazetem her gün evimize geliyordu. Kimi günler sabahları gazeteyi kaptığım gibi yanımda okula götürürdüm. Kimi zaman da eve gelir gelmez elime alır dış haberlerden tutun televizyon sayfasına kadar bir solukta gazeteyi bitirirdim. O gün bugündür gazetemle olan bağım hiç kopmamıştı. Ta ki eşi benzeri görülmemiş bir takım hilelerle gazeteme zalimce el konulduğu anakadar.
Geçmişe dönüp bakıyorum, zamanında sırf manevî değerlere sahip çıkıyor diye üç kuruş harçlığımla satın aldığım o gazeteleri düşünüyorum. Bazısı manşetlerini “sahte belgelere” ayırıp saf zihinleri bulandırma derdinde. Bazısı da olan bitenler karşısında adeta sus pus olup başı kuma gömülü bir vaziyette varlığını sürdürme derdinde. Yalnızca Yeni Asya gazetesi bu süreçte dimdik durabilmekte. Allah onlardan razı olsun.
Evet, şimdilik ZAMAN durdu. Zaten son üç yıldır hem aklımız hem izanımız hem de vicdanımız derin dondurucuya saklanmış vaziyette. Lakin ümitvarız, ZAMAN’ı geldiğinde, zaman durduğu yerden işlemeye devam edecek. Ve bizler, gerçeklerin sadece ZAMAN’la anlaşılacağına hep birlikte şahit olacağız.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment