Fatih Behçet Çağlayan - Ne istediniz Radyo Cihan’dan?

Sıkı bir radyo dinleyicisi olduğum söylenebilir.

Özel radyoların ilk kurulduğu zamanları hatırlıyorum; çocukluğumun geçtiği ilçede uzunca bir süre manevi değerlerimize değer veren radyonun henüz olmadığı günleri. Dini hassasiyetlerin Cuma vaktinde “Müftü Efendi’nin Sohbetleri” ile sınırlar kaldığı; ancak bunu dahi büyük bir heyecanla beklediğimiz günler.

Ardından ilçeye kurulan bir verici sayesinde dinleyebildiğimiz İstanbul merkezli bir radyonun yayınları geliyor aklıma. Saatlerce radyonun başında oturduğum, her programını can kulağıyla dinlediğim o güzel günler.

İlerleyen zamanlarda müptelası olduğum yeni bir radyo geliyor ilçemize. Kültür, sanat ve yer yer müzik muhteva eden yayınlarıyla “Burç FM”le tanışmamız. Heyhat, tam aradığım radyoyu buldum derken 28 Şubat’ın tokadıyla savrulduğumuz bir dönem giriyor hayatımıza. Herkesin dini referanslarla anılmaktan kaçındığı günler. Basın yayın kuruluşları da nasibini alıyor elbette bu fetret döneminden.

Yine o günlerden bir gün, “Burç FM” den Türkçe pop müziği yayını yapılmaya başlıyor. Kısa bir şaşkınlığın ardından yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu hissediyorum. Bir hışımla telefona sarılıp,radyo istasyonunu arıyorum. Karşıma çıkan yetkili “Kusura bakmayın, yayın çizgimizi değiştirmek zorundayız, bunun kısa bir süre olacağını ümit ediyoruz” demesiyle anlıyorum ne kadar baskı altında olduklarını.

Lakin kimse ne işinden ediliyor, ne de radyo el değiştiriyor. Ülke sıkıntılı günlerden geçiyor vesselam. Ancak hiçbirinde ne radyolara el konuluyor, ne televizyon kanalları uydudan indiriliyor, ne de gazetelere hukuksuzca kayyımlar atanıyor. Sadece “kısa bir süreliğine” yayın akışı değişiyor. Hakikaten de öyle oluyor.

Aradan yıllar geçiyor. Gurbet ellere düşüyor yolum. Radyolara olan ilgim beni terk etmiyor. Örneğin, Miami’ye yaptığımız bir seyahatte orada FM bandından yayın yapan bir Türk radyosu olduğunu öğrendiğimde hayli heyecanlanıyorum. Keşke bir yolu olsa da şu yaban ellerde  seyahat ederken Türk radyolarını da dinleyebilsek diye içimden geçiriyorum.

Çok geçmeden, internet sayesinde bu hayal de gerçekleşiyor. İnternet hızının artmasıyla araçta seyahat ederken kesintisiz radyo keyfi yaşayabiliyoruz artık.

İşte tam da bu gelişmeler yaşanırken yepyeni bir radyo ile tanışıyorum. İsmiyle müsemma bu radyo, “Bu sesi herkes duymalı” sloganıyla tüm dünyada binlerce dinleyicisinin evlerine, arabalarına, işyerlerine misafir olmaya başlıyor.

Maddi kaygılardan uzak, reklamsız ve kesintisiz 24 saat uhrevi esintiler sunuyor dinleyenlerine. Günün beş vakti ezanları takiben namaz tesbihatları, dua saati, pırlanta okumaları ve elbette hepsinden önemlisi muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin doyumsuz sohbet ve vaazları artık vazgeçilmezimiz oluyor.

Eşe dosta “mutlaka dinleyin” diye tavsiyelerde bulunuyorum. Kısa bile olsa yolculuklarda yalnızca bu radyo dinleniyor ve geçen zaman kayıp olmaktan çıkıp adeta bir manevi dolum saatine dönüyor.

Maalesef bu huzur dolu zamanlar çok uzun sürmüyor. Mikrofonlarından haktan, hakikatten başka bir ses duyulmayan bu radyo nedense birilerini rahatsız ediyor. Bu birileri, 28 Şubat’da dahi akıl edilmeyen bir kanunsuzlukla radyomuzu susturuyor. Hınçları o kadar büyük ki, web sitesinden dahi tüm yayın arşivini sildiriyorlar. Şimdilerde türkü yayınlayarak bu sesi “şimdilik” susturabildiklerini sanıyorlar.

Şimdilerde adeta kolum kanadım kırık, bir yanım eksik gibi. Ne sabahları işe giderken duyduğum o eski heyecanı yakalayabiliyorum, ne de eve dönerken işin yorgunluğunu üzerimden atabiliyorum. Çünkü benim moral depom kapandı, maneviyat musluğum kesildi. Dedim ya, 28 Şubat’da bile reva görülmeyen bu haksızlık karşısında susamıyorum, dilim sussa da gönlüm kayıtsız kalamıyor. Allah’ınızdan bulun, ama biliyorum bu günler de geçecek. Tıpkı daha önceleri olduğu gibi. Sormadan edemiyorum: Sahi, ne istediniz Radyo Cihan’dan?

Write a comment

2 Comments

  1. Abdullah April 3, 10:52

    Rabbim bunlara karşı imhal süresini kısaltsın inşaallah. Amin.

  2. Dervis April 23, 12:00

    Abim benim bu guzel yazinizi icimde kabaran duygularla okudum. Bazen de ara vermek zorunda kaldim okurken kendimi tutmak icin. Bugunlerin ins yakin zamanda gececegine varligima inandigim gibi inaniyorum. Rabbim zalimlerin yaptiklarina kar birakmiyacaktir. Rabbim hamdolsun zalimlerin safinda olmadik

Only registered users can comment.