Related Articles
Dünyadan özgür medyaya operasyona tepkiler durmuyor
Sabah saatlerinde Koza- İpek Medya Grubu’na yönelik başlatılan operasyona tüm dünyadaki basın kurumlarından tepkiler gelmeye devam ediyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) İpek Grubu’na ait kanal ve televizyonlara baskın kararı alınmasını sert şekilde kınadı.
Merkezi Paris’te bulunan RSF’in Doğu Avrupa ve Orta Asya Direktörü Johann Bihr, Koza-İpek Medya Grubu’nu hedef alan polis baskınından derin endişe duyduklarını söyledi. Bihr, “Muhalif medyayı hedef alan yeni baskıdan derin endişe duyduk” diye konuştu. Bihr, hükümete ise “Muhalif medyaya yönelik yürütülen bu şiddete derhal son verin ve uluslararası taahhütlerle de uyumlu demokratik sınırlara geri dönün.” çağrısını yaptı.
RSF’in Doğu Avrupa ve Orta Asya Direktörü Johann Bihr, Koza-İpek Grubu’na yönelik operasyonun, hükümetin son dönemde Gülen hareketine yakın medyaya yönelik benimsediği şiddetin ve tüm muhalif medyaya yönelik büyüyen hoşgörüsüzlüğün de bir göstergesi olduğunu vurguladı. Bihr, son dönemde Kürt hareketine yakın medya kuruluşlarına yönelik baskıların da arttığına dikkat çekti.
Johann Bihr, muhalif medyaya yönelik baskılarla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanı da sorumlu tutarak, Erdoğan’ın tek başına iktidarı kaybettiği Haziran seçimlerinden sonra son yıllarda sürekli hedefte olan muhalif medyaya yönelik baskıyı artırdığına dikkat çekti.
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI): IPI Hukuk ve İletişim Direktörü Steven M. Ellis tarafından yapılan açıklamada operasyonlar için ‘son derece rahatsız edici’ ifadesi kullanıldı.
“Operasyonun seçim öncesi geniş bir baskı’nın parçası olmasından endişe ediliyor.” başlığıyla duyurulan açıklamada “Bu operasyon, Koza İpek grubuna baskı ile otosansür uygulamasını sağlama çabası olarak görülmektedir.” ifadelerine yer verildi. Ellis, “PKK’ya yardımdan tutuklanan gazeteciler ile bu olayı birlikte değerlendirdiğimizde yaşananlar eleştirel gazeteciliği yıldırmak ve susturmak için yapılan geniş bir operasyonun son adımıdır.” ifadelerini kullandı.
IPI Direktörü Ellis, “Türkiye’nin sadece anti terör yasalarını acilen reforme etmesi yetmez. Aynı zamanda devlet kurumları özgür bağımsız medyanın demokrasilerdeki rolünü tanımalı ve buna saygı duymalıdır.” dedi. “Bugünkü operasyon Twitter fenomeni Fuat Avni’nin geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalif basına yönelik operasyonlar yapılacağına ilişkin paylaşımlarını doğrulamaktadır.” diyen Ellis tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Hollanda Gazeteciler Cemiyeti: Cemiyetin Genel Sekreteri Thomas Bruning, İpek grubuna yönelik baskını, “Gittikçe içine kapanan ve basın özgürlüğünü kısıtlayan bir rejimden beklenecek bir adımdı” diye değerlendirdi.
Türkiye’de gazetecileri susturmak için hapse atmak, işsiz bırakmak ve ekonomik baskı altında tutmak gibi çok şey yapıldığını hatırlatan Bruning, “Şimdi hükümetin Avrupa Birliği ve değerlerine sırtını döndüğü daha iyi anlaşılıyor. Türkiye yeniden kapkaranlık bir döneme sürükleniyor. Bu kadar önemli bir ülkenin bu hâle düşmesi çok acı” şeklinde konuştu.
Mevcut kötü gidişatı uzun süredir gözlemlediklerini ve bugün yapılanları basın özgürlüğüne yapılan saldırıların devamı niteliğinde gördüğünü vurgulayan Bruning, “Erdoğan, özgürlükler konusunda kendisine yapılan uyarıları dikkate almıyor ve baskıcı politikalarını daha da artırıyor. Özellikle Gezi Parkı gösterileriyle yoğunlaşan baskı, kademe kademe artarak bugünlere geldi ve Türkiye’yi ‘özgür basın’ anlayışından uzaklaştırdı” ifadelerini kullandı.
Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ): Federasyon Başkanı Mogens Blicher Bjerregard, Koza-İpek Grubu’na yönelik polis baskına sert tepki gösterdi. Bjerregard, “Basın özgürlüğünün olmadığı yerde diktatörlük vardır. Türkiye uzun süredir sistemli olarak basın ve ifade özgürlüğünü ihlal ediyor” dedi.
Mogens Blicher Bjerregaard, Türkiye’de basına yönelik saldırıların artık çok ciddi boyutlara ulaştığını ve federasyon olarak gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini belirterek, “Buradan Avrupa’daki iktidarlara seslenerek, basın özgürlüğünü yok etmeye çalışan Türkiye’ye sert tepkisini ortaya koymasını istiyoruz. Basın özgürlüğünün olmadığı yerde demokrasi yoktur, diktatörlük vardır” dedi.
Türkiye’de iktidarın, hoşuna gitmeyen basın mensuplarını hapse attığını belirten EFJ Başkanı Bjerregaard, “Türkiye hükümeti Türk gazetecileri hapse atmaktan tatmin olmamış olacak ki dün 3 İngiliz gazeteciyi gözaltına aldı. Bu davaları yakından takip ediyoruz. Her platformda bunu dile getirirken, Türkiye’de baskıya uğrayan basın mensuplarının yanında olduğumuzu ifade ediyorum. Ve son olarak da tüm demokratik örgüt ve kurumları basın mensuplarına ve organlarına destek olmaya çağırıyorum” açıklamasını yaptı.
Uluslararası Yazarlar Birliği PEN: English PEN Direktörü Jo Glenville yaptığı yazılı açıklamada, “Uluslararası Yazarlar birliği PEN, AKP hükümetinin gazetecilere ve yabancı muhabirlere yönelik baskılarına yönelik büyük endişe duymaktadır.” dedi.
PEN’den yapılan açıklamada ayrıca, ülkede ve bölgede yüksek bir tansiyonun olduğu ve böyle bir dönemde gazetecilerin korkutma ve engellemeye maruz kalmadan özgürce hareket etmelerine izin verilmesi gerektiği vurgulandı.
Rusya Gazeteciler Birliği: Konuyla ilgili açıklamada bulunan Rusya Gazeteciler Birliği Sekreteri Rafael Hüseyinov, basına yönelik her türlü operasyonu kınadıklarını ifade etti.
Hüseyinov, “Türkiye’de yaşanan bu operasyonu haberlerden okudum. Rusya Gazeteciler Birliği olarak şunu ifade etmek istiyorum: Basına yönelik hiçbir operasyonu ve baskıyı asla kabul etmiyoruz. Bu tür operasyonları kınıyoruz. Bu kabul edilemez” dedi.
Gazetecilerin görev yaptıkları ülkelerde o ülkenin kural ve kaidelerine uyması gerektiğini de hatırlatan Hüseyinov, “Ama bu, gazetecinin kimseyi eleştiremez anlamına gelmemeli. Bunu bahane ederek basın özgürlüğüne engel olunmamalı. Basına siyasi nedenlerle baskı yapılmamalı ve medya takip altına alınmamalı. Özgür basın susturulmamalı!” diyerek tepki gösterdi.
Arnavutluk Gazeteciler Birliği: Birlik Başkanı Aleksander Çipa, İpek Grubu’na yapılan baskının, Türkiye’yi medya özgürlüğü alanında sorunlu ülkeler arasına soktuğunu söyledi.
Bir medya kuruluşuna baskın yapılmasının temel haklarını ihlali anlamına geldiğine dikkat çeken Aleksander Çipa, bunun siyasi saiklerle yapılmasının ise olayı daha vahim hale getirdiğini kaydetti. Çipa, “Maalesef Türkiye son zamanlarda medya özgürlüğü için sorunlu ülkeler arasında yer alıyor. Bu endişe verici bir şey. Biz, Arnavutluk Gazeteciler Birliği olarak Türkiye’de siyasi otoriteye basın özgürlüğünü garanti altına alması çağrısı yapıyoruz” dedi.
Avrupa Gazeteciler Birliği (Association of European Journalists): Birliğin Başkan Yardımcısı William Horsley, “AKP hükümeti, gücünü kötü yönde kullanmaya yönelik teşebbüslerine ve terör yasalarını suistimal ederek medyayı susturmaya yönelik politikalarına derhal son vermelidir.” dedi.
William Horsley, Cihan Haber Ajansı’na yaptığı yazılı açıklamada, medya kuruluşlarına yapılan polis baskınlarının, “siyasi motivasyonlu ve siyasi otoritenin erken seçim öncesi, devlet gücünü suistimal ederek kendi avantajı yönünde kullanmaya teşebbüs etmesi” olarak göründüğünü söyledi.
Horsley, hükümetin son dönemde gazetecileri hukuksuz bir şekilde tutuklayarak, internete sansür uygulayarak, devlet yetkililerinin hesap vermesini tabii olarak isteyenlere gözdağı vererek gücünü istismar ettiğine dikkat çekti. Horsley, “Türk hükümeti, gücünü kötü yönde kullanmaya yönelik teşebbüslerine ve terör yasalarını hatalı şekilde yorumlayarak medyayı susturmaya yönelik politikalarına derhal son vermelidir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin medya özgürlüğü ve çeşitliliği konusundaki uluslararası sözleşmelere hâlâ bağlı bulunduğuna dikkat çeken Horsley, “Bu sözleşmelere aykırı olarak, muhalif sesleri susturmak ve kontrol altına alma teşebbüsleri kesinlikle kabul edilemez” ifadelerine yer verdi.
Belçika Flaman Gazeteciler Derneği: Derneğin Başkanı Pol Deltour, İpek-Medya Grubu’na yönelik operasyonu sert bir dille eleştirerek, medyaya karşı inatla yürütülen susturma girişiminin bir an önce son bulması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’de yaklaşan erken seçim, IŞİD ve PKK’ya yönelik operasyonların tehlikeli bir kokteyle dönüştüğünü söyleyen Deltour, “Böyle bir ortamda Türk yetkililerin kendilerine sadık ve tek bir çizgide buluşan bir medya oluşturma hesaplarından endişe ediyorum” dedi.
Medyadaki muhalif sesleri susturma girişiminin ‘büyük korkusu’ olduğunu ifade eden Deltour, İpek Grubu’na yönelik polis baskının modern demokrasi normları ile bağdaşmadığını vurguladı.
Deltour, Belçika’daki gazeteciler olarak İpek Medya Grubu’na bağlı yayın organlarında görev yapan gazeteciler ile dayanışma içinde olduklarını da hatırlattı ve Avrupa’daki herkesin Türkiye’deki gelişmeleri şaşkınlıkla takip ettiğini söyledi.
Almanya Gazeteciler Birliği: Birliğin Federal Yönetim Kurulu Başkanı Michael Konken, İpek Medya grubuna yapılan polis baskınlarına sert tepki gösterdi. Konken, “Polis baskınlarıyla yapılanlar Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’deki basın özgürlüğünü adım adım yok etme politikalarının başka bir örneğidir” dedi.
Michael Konken, İpek Medya grubuna yapılan polis baskınlarını sert bir dille kınadıklarını ifade etti. 36 bin üyesi bulunan Almanya Gazeteciler Birliği adına konuşan Konken, “Türkiye’de yaşanan son olayı sert bir dille kınıyoruz ve Türkiye’deki tüm gazetecilere, hangi medya kuruluşu için çalışırsa çalışsınlar, sınırsız çalışma imkânları sunulmasını talep ediyoruz” ifadesini kullandı.
Yunanistan Foto Muhabirleri Birliği: Birliğin Başkanı Marios Lolos, Koza-İpek medya grubuna yönelik baskın kararına tepki gösterdi. Lolos, “Türkiye’de gazetecileri korkutmak için son yıllarda artan baskı ve yıldırma girişimleri maalesef devam ediyor. Bu terörize faaliyetler sürdürülemez” dedi.
Yunanistan Foto Muhabirleri Birliği Başkanı Marios Lolos, Türkiye’de son yıllarda artış kaydeden medyaya yönelik baskıları defalarca kınadıklarını söyledi. Lolos, “Üzüntü verici olan bir şeyin değişmemesi. Utanç verici. Bu böyle devam edemez” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü ile demokrasinin çok gerilere gittiğini anlatan Lolos, şöyle devam etti: “Demokrasi bir kanunlar rejimidir. Ecdadımız basın özgürlüğü için kanlarını akıttı. Demokrasi, ancak kanunlara saygı ile olur. Kafanıza estiğini kabadayı bir tavır ile yapamazsınız. Basın, gazeteciler ve foto muhabirleri, toplumun gören gözleridir. Yaptıkları ise imzalarını atıyorlar. Toplumun gözleri köreltilemez.”
Lolos, “Türk meslektaşlarımız ile dayanışma halindeyiz. Kendilerini özgür basın olma çabalarında destekliyoruz. Hükümetin yaptıklarını kınıyoruz” ifadelerini kullandı.
İsveç Gazeteciler Birliği (SJF): Bugün Koza İpek Medya Grubu’na yönelik polis baskını sonrası bir açıklama yapan İsveç Gazeteciler Birliği Genel Direktörü Jonas Nordling, medyaya baskının kendisini demokratik ve şeffaf bir yönetim olarak tanımlayan bir hükümet ile bağdaşmadığını ifade etti.
Türk hükümetini, gazetecilere muamelelerinden dolayı uzun zamandan beri eleştirdiklerini belirten SJF Genel Direktörü Jonas Nordling, “Görülen o ki Türk makamları medya mensuplarını tehdit olarak görüyor. Bu demokrasi ve şeffaflıkla bağdaşmaz. Gazetecilere karşı haksız polis baskınları hemen durmalı” dedi.
Irak Kürdistan Gazeteciler Sendikası: Sendika Başkanı Azad Şeyh Yunus, Türkiye’de hükümete muhalif medyaya yapılan polis operasyonunun demokrasiye aykırı olduğunu ifade etti. Azad Şeyh Yunus, Türkiye’de yürütülen operasyonların, demokrasi ve özgürlük ilkelerini zedelediğini söyledi.
Dünyanın Türkiye’deki gelişmeleri yakından izlediğini belirten Sendika Başkanı,” Türkiye’nin basın özgürlüğü konusundaki karne notu düşüktür. Medyaya ve gazetecilere yapılan her operasyon, Türkiye’nin dünyadaki itibarını düşürüyor. Türkiye bizim komşumuz olduğu için, orada meydana gelen her sıkıntı, bizi de etkiliyor. Umarım Türkiye’de bu tür uygulamalara son verilir.” ifadesini kullandı.
Kendisinin de aralarında olduğu Irak Kürdistan bölgesinde faaliyet gösteren bir grup gazetecinin Çankaya Köşkü’ne davet edildiğini hatırlatan Yunus, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’a medya konusundaki eleştirilerini açık bir şekilde dile getirdiklerini kaydetti.
Şeyh Yunus, ” Çankaya’da birçok yetkili ile bir araya geldik. Başta Sayın Davutoğlu ve Sayın Akdoğan, ikisine de açık bir şekilde eleştirilerimizi ifade ettik. Türkiye’de gazetecilerin gözaltına alındığını ve medya kuruluşlarına baskı uygulandığını, hatta kültür merkezlerine baskılar yapıldığını illettik. Biz Irak Kürdistan gazetecileri olarak bu gibi uygulamalardan rahatsız olduğumuzu da açıkça ifade ettik. Umarım görüşlerimize değer verirler” şeklinde konuştu.
Sendika Başkanı, Türkiye’de hükümetin medyaya yaptığı baskılara yargının alet edildiğinin altını çizdi.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment