Ticaret ve ziraat için gönderildik yeryüzü sürgününe. Asıl vatanımız aslımıza uygun, sonsuz… Zira fani hayatta hiç de fani gibi yaşamaz/yaşayamaz insanoğlu. Ruhunda saklı bulunan sonsuzluk bestesini mırıldanarak sürdürür hayatını. Onun için sürgündür bu dünya hür ruha. Ticaret, mal alış verişi
İsraf, sarf etme, harcama, harcamada haddi aşma, gaflet, fayda getirmeyecek şekilde lüzumsuz ve aşırı bir şekilde har vurup harman savurma manalarına geliyor. Rabbin lütfettiği nimetlerin kadr-u kıymetini takdir edemeyip boş yere harcama… İsrafın aşırısı, tebzîr. Şeytanca israf etme. Hiç ama
Dizi senaristleri, televizyon yapımcıları ve gazete genel müdürlerinin hayali senaryolar sebebiyle tutuklanmasının ardından, dışarıda özgürce dolaşan diğer oyuncu ve tiyatrocuların da sorgulanması ve gerektiğinde tarafsız hukuk sistemimiz tarafından cezalandırılması gerektiğine inanıyorum. Şimdi düşününce birçok dizi ve televizyon programının bir hayal
Cevami’ül Kelim sahibi (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar; “Kıyamette herkes, şu dört suale cevap vermedikçe hesaptan kurtulamaz: Ömrünü nasıl geçirdi, ilmiyle nasıl amel etti, malını nereden, nasıl kazandı ve nerelere harcadı, bedenini nerede yordu, hırpaladı?” Hayat, yaşam, kazanç, harcama
Dün yanıma bir mahkum geldi. Hem yaşından, hem takvasından kendisine şeyh diye hitap ediyoruz. 35 senedir içeride. Müslümanından Hıristiyanına, gardiyanından hapishane müdürüne kadar herkesin saygısını kazanmış bir adam. İslamın insanda yaptığı inkılabın capcanlı bir örneği. Zira yıllar önce Philadelphia’yı titreten
Zahmet rahmetle iç-içedir. Arapça’da farkları sadece bir nokta kadardır. Rahmet zahmetin içindedir, bağrında büyür ve gelişir. Mihnet ne kadar büyük olursa rahmetin de o derece büyük olacağına yorulur. Civcivler zorlu bir kuluçka döneminin ardından kırarlar yumurtanın kabuğunu, mercanlar incileri doğururken
Aziz bilirdik misafiri, bereket, huzur ve mutluluk getirirdi hanelerimize. Öyle inanır, öyle kabul ederdik. Kapılarımızın tokmağını onlara göre ayarlar, tokmağın sesini ruhlarımızın gıdası kabul ederdik. Eskilerde evlerin kapısında iki tokmak bulunurdu! Vurulunca birinin sesi ince çıkar, diğerinin kalın. Kalın ses
Çocukken en sevdiğim anlardı gece vakti elektriklerin kesilmesi. Önce biraz korkardım, hele sokak lambaları da söndüyse, pencereden hiç ışık sızmazdı. O karanlık denizinde boğuluyor gibi hissederdim kendimi. Neyse ki annemin birkaç mum yakıp odayı aydınlatması imdadıma yetişirdi. Benim çocukluğumda, elektriklerin
Sende delikli lastik ayakkabılara alışmış bir hal, görenlerde şaşkınlık ve üzüntü. Sende fakirliğe karşı bir umursamazlık, her sezon ayakkabısını değiştirenlerde akıl almaz bir nasıl sorusu. Sende maden kazasının yol açtığı ayakkabı deliğinden çok daha büyük bir yara, onlarda kısa bir
Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz bir çok yerde iman edip sâlih amel yapmamızı emrediyor. Bizim en önemli değerlerimizden biri de sâlih amellerimizdi. İnsanlar yaptığımız güzel işlerle bizlere bakar ve bizi yaptıklarımızla değerlendirirlerdi. Dün işlerimizi sâlahatla yaptığımız için, cazibe-i kudsiyemiz vardı ve nazarlar
