Ali Emir Pakkan
Eski Yazıları
- Bayram, yeni sayfa
- TSK’nın genleri
- Devlete etki eden ajanlar, PKK, IŞİD ve diğerleri
- Turgut Özal ve karartma
- O bürokrat hapiste
- 93 Sivas, Başbağlar projeleri!
- Etlik’te mezarın bile hazırlanmışlardır senin!
- 24 Haziran seçimi ve kamyonlar
- Demirel ve demokratik kazanımlar
- Atıf Hoca’dan Ahmet Tuan Hoca’ya: Türkiye’nin utanç günleri
- Daha eski yazılarını gör...
Hizmet Hareketi ve yolun kaderi
Tek parti dönemi, dini toplumsal hayattan dışlamıştı. Alimler, takibe uğradı. Said Nursi’nin çekmediği zulüm kalmadı. Defalarca tutuklandı. Ömrünü zindanlarda ve sürgünlerde geçirdi.
1950’den sonra görece bir demokrasi geldi. Ama dindarlar üzerindeki baskılar sürdü. DP’nin ilk yıllarında ( 1952) milliyetçi ve dindarlar hedefteydi. Tutuklamalar, davalar birbirini izledi, hapishaneler doldu taştı.
Olağanüstü dönemlerde baskılar daha da arttı! 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980’de ‘dini hareketler’ sindirilmek istendi. Fethullah Gülen, 12 Mart’ta hapis yattı, 12 Eylül’de 6 yıl arananlar listesindeydi.
28 Şubat sürecinde, irtica en büyük tehlikeydi! Gülen Hocaefendi hakkında idam talebi ile dava açıldı.
28 Şubatçılar, bütün cemaatleri yok etmek istiyordu. Kanlı planlar devreye sokuldu. İskenderpaşa cemaatinin lideri Prof Mahmut Esad Coşan, 4 Şubat 2001’de Sydney’de şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti. İsmailağa cemaatinin ikinci adamı, Mahmut Hocaefendi’nin damadı Hızır Ali Muratoğlu, camide bir cinayete kurban gitti! ( 18 Mayıs 1988) 8 yıl sonra ise ( 4 Eylül 2006) cemaat yeni bir cinayetle daha sarsıldı. İmam Bayram Ali Öztürk, sohbet ederken bıçaklanarak öldürüldü. Katil, cemaat tarafından engellenmeye çalışırken çıkan kargaşada hayatını kaybetti! Bu iki cinayet de şüpheliydi! Aydınlatılamadı!
2002’den sonra yok etme planları güncellendi. Islak imzalı eylem planları yapıldı. Andıçlar devreye sokuldu. Balyoz, bir darbe planıydı, akim kaldı.
2004 MGK’sında ‘Gülen’i bitirme plan’’ı imzalandı. 2007’de Dolmabahçe’de AKP ile bir mutabakat yapıldı. 15 Temmuz 2016, kanlı darbe tiyatrosundan sonra yeni bir evreye geçildi.
Bugün tarihin hiç bir döneminde hiç bir grubun görmediği bir zülümle karşı karşıyayız. Sadece geçen hafta Kayseri’de soy ismi “Boydak” olan herkesi gözaltına aldılar. İçlerinde kadınlar, yaşlılar da vardı. Bir aile zulümden kaçarken Meriç’te yok oldu. Bebeklerin kıyıya vuran cansız bedenleri yüreği olanları yaktı. Gazetecilere müebbet hapis cezaları verildi!
Bediüzzaman Said Nursi;
“Seksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına birşey bilmiyorum. Ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında memleket mahkemelerinde memleket hapishanelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harplerde bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.” demişti.
Yolun kaderi buydu…
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment