Ali Emir Pakkan
Eski Yazıları
- Bayram, yeni sayfa
- TSK’nın genleri
- Devlete etki eden ajanlar, PKK, IŞİD ve diğerleri
- Turgut Özal ve karartma
- O bürokrat hapiste
- 93 Sivas, Başbağlar projeleri!
- Etlik’te mezarın bile hazırlanmışlardır senin!
- 24 Haziran seçimi ve kamyonlar
- Demirel ve demokratik kazanımlar
- Atıf Hoca’dan Ahmet Tuan Hoca’ya: Türkiye’nin utanç günleri
- Daha eski yazılarını gör...
Bir derin devlet operasyonu: Malatya suikasti
Hizmet Hareketi’ne, “terör örgütü” dediler ama ortada terör eylemi yoktu! 15 Temmuz darbe senaryosunu yazıp, oynadı ve cemaatin üzerine yıktılar! Bu bir derin devlet operasyonuydu!
Eskiden; bir veya bir kaç tetikçi tutulur, suikast düzenlenir, cinayet, kim “düşman” ilan edildi ise üzerine atılırdı. Sonrası kolaydı. Emniyet ve adliye gözaltı ve tutuklamalara başlardı!
İşte ” 1952 Malatya Hadisesi” böyle bir derin devlet operasyonuydu!
Anlatayım…
1950’de Demokrat Parti’nin (DP) iktidara gelmesi ile demokrasi havası esti. Derin yapılar rahatsızdı. DP, irtica ile yeterince mücadele etmemekle suçlanıyordu. Adnan Menderes’in eliyle milliyetçi, muhafazakar ve dindarlara darbe vuracak büyük bir plan yapıldı!
22 Kasım 1952’de Başbakan Menderes’le birlikte Malatya’ya giden Vatan gazetesi başyazarı Ahmet Emin Yalman, Hüseyin Üzmez tarafından vuruldu. Türkiye, bu suikast girişimi ile sarsıldı! Yalman yaralı kurtuldu. Lise talebesi Üzmez, tutuklanarak hapse kondu.
Malatya suikastından sonra ülkede (derin devletin beklediği gibi) hava değişti. İktidarın dinî hareketlere karşı tavrı sertleşti. Menderes’in suikasttan sonra konuyla ilgili ilk değerlendirmesi şöyleydi: “Bu meselede siyasi maksada dayanan bir iş varsa mutlaka meydana çıkarılacaktır. Bu vatanın neresinde olursa olsun, politika ve fikir adamları silahla tehdit edilemez. Buna cüret edeceklerin, hatta bunu akıllarından geçirecek olanların kafalarını bin parça etmeye kudretimiz var.”
Bu demeçten bir süre sonra, sadece Malatya suikastıyla doğrudan ilgili görülen sanıklara karşı değil, dinî ve milliyetçi çevrelerdeki kişi ve kuruluşlara karşı da sert tedbirler alındı. Ülke çapında bir cadı avı başlatıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere 25 ilde operasyonlar yapıldı. Milliyet Gazetesi “600 kişilik bir liste”den bahsediyordu! (Şimdilerde 600 bin kişiye çıktı sayı)
Gazetelere baskınlar düzenlendi.
Malatya Sulh Ceza Hâkimliği, 25 Ocak 1953’te soruşturma çerçevesinde İslam Demokrat Partisi Genel Başkanı Cevat Rifat Atilhan, Samsun’daki Büyük Cihat gazetesi sahibi Mustafa Bağışlayıcı, Büyük Doğu gazetesinin sahibi Necip Fazıl Kısakürek ve Mustafa Cemil Dağ hakkında tutuklama kararı çıkardı.
9 Mart 1953’te gözaltındakiler trenle Ankara’ya sevk edildi. Elleri kelepçeli olarak merkez cezaevine gönderildiler. Savcı, iddianamede Üzmez ve Kısakürek dâhil 6 kişinin idamını istiyordu.
Suikast girişimiyle hiçbir ilişkisi bulunmayan Bediüzzaman Said Nursî’ye de dava açıldı, talebeleri tutuklandı.
1953’te dalga dalga devam eden tutuklamalar, soruşturmalar ve davalardan bazıları şöyleydi:
27 Aralık 1952: Bediüzzaman Said-i Nursî hakkında, dini siyasete alet etmekten dava açıldı.
4 Ocak 1953: Necip Fazıl gözaltına alındı, Büyük Doğucular hakkında çeşitli illerde soruşturma başlatıldı.
22 Ocak: Osman Yüksel Serdengeçti gözaltına alındı, Milliyetçiler Derneği mahkeme kararıyla kapatıldı. 100’e yakın şubesi savcılıklarca mühürlendi.
30 Ocak: Milliyetçiler Derneği mensubu iki milletvekili Sait Bilgiç ve Tahsin Tolga, DP’den ihraç edildi.
Temmuz 1953: Millet Partisi hakkında, Sulh Mahkemesi’nde kapatma davası açıldı.
36 sanıklı Malatya davasında Necip Fazıl, Osman Yüksel Serdengeçti ve Cevat Rıfat Atilhan bir yılı aşan tutuklu yargılamalardan sonra beraat etti. Hüseyin Üzmez ile suçu işlemesine yardım eden 11 sanık ise mahkûm edildi.
Üzmez 20 yıl, 8 sanık on ikişer yıl, 3 sanık beşer yıl hapis cezasına çarptırıldı. 10 yıl hapis yattıktan sonra çıktı ve hukuk tahsilini tamamlayarak avukat oldu.
14 Ekim 2014’te ölen Üzmez, Akit’te yazıyordu. Gözaltında iken, Yalman ile hastanede yüzleştirilmiş ve şu itirafta bulunmuştu; “Vurmasaydım, beni öldüreceklerdi. Suikaste memur edildim.” (Vatan, 29 Kasım 1952)
DP’nin ilk büyük hatası, hukuku askıya alan tek parti dönemi uygulamalarını sürdürmesi oldu! 1957’den sonra baskılar toplumun bütün kesimlerini kapsadı!
Bugün Hizmet Hareketi, tarihin en acımasız derin devlet operasyonu ile karşı karşıya; Suça batmış AKP eliyle bir kitle yok edilmek isteniyor! Yakında tetikçilerin itiraflarını bol bol okuyacağız!
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment