Ali Emir Pakkan
Eski Yazıları
- Bayram, yeni sayfa
- TSK’nın genleri
- Devlete etki eden ajanlar, PKK, IŞİD ve diğerleri
- Turgut Özal ve karartma
- O bürokrat hapiste
- 93 Sivas, Başbağlar projeleri!
- Etlik’te mezarın bile hazırlanmışlardır senin!
- 24 Haziran seçimi ve kamyonlar
- Demirel ve demokratik kazanımlar
- Atıf Hoca’dan Ahmet Tuan Hoca’ya: Türkiye’nin utanç günleri
- Daha eski yazılarını gör...
56 yıl sonra her yer Yassıada!
Son 100 yıl, zulum tarıhidir. Zalim bazen darbeci bazen de bugünkü gibi sivil olur. Hizmet hareketine yapılanı, en iyi zulme maruz kalanlar anlar.
Sizi 56 yıl öncesine götüreceğim.
17 Eylül 1961 sabahı İmralı’da cellatların hazırlıkları sürüyordu. Öğleye doğru Başbakan Adnan Menderes’in hücresine gelen 6 doktor, sağlıklı olduğuna dair rapor verdiler.
Darbecilerin acelesi vardı. Yola çıktılar. ‘Nereye gidiyoruz?’ diye sordu başbakan. ‘Hastaneye!’ dedi Güryay. İmralı’ya 13.15 gibi geldiler, iki subay koluna girdi. Misafirhanenin giriş kapısının solundaki odaya alındı. Elleri önden kelepçeliydi. İnfaz kararı yakasına iliştirildi. Başsavcı Ömer Altay Egesel tarafından hükmü okundu. “Ayın kaçı?” dedi. Bir sigara istedi. Fotoğrafları çekildi. Duayı müteakip idam gömleği giydirildi. İmralı Cezaevi’nin bahçesine yürüdü. İki adım sıra ile iki yana askerler dizilmişti. Sola döndü. Misafirhane ile ambar arasındaki sehpayı gördü. Cellat ipi boynuna geçirdi. Sıktı… Altındaki sandalyeye vurdu. İnfaz yerine getirilmişti ancak Menderes çok çırpınıyordu. Urgan soğancığın arkasına gelmemiş, kasıtlı olarak kaydırılmıştı. Yere indirip ikinci defa ipe çektiler…
17 Eylül saat 19.00’da ilk olarak Ankara Radyosu’ndan haber açıklandı: “Sakıt başbakan Menderes hakkındaki idam hükmü infaz olunmuştur.” 18 Eylül 1961 tarihli gazeteler ise ‘Menderes idam edildi’ başlığı ile verdiler haberi.
İdam öncesi, esnası ve sonrası yaşananlar ise kelimelerle anlatılamayacak vahşilikteydi.
27 Mayısçılar, darbe sonrası ilk iş Yassıada özel mahkemelerini kurdu! Bu mahkemelere özel hakim ve savcılar atadılar! Yargılama bir tiyatroydu!
DP’li 402 milletvekilinin sorgulanması bir ay içinde yapıldı. İddianamenin incelenmesi için DP’lilere zaman bırakılmadı. İstanbul Barosu bir yazı ile DP’lilerin avukatlıklarının üstlenilmesini yasakladı! Menderes, hücresinde aylarca kimse ile konuşturulmadı.
Mahkeme sürerken İstanbul Emniyet Müdürü Nevzat Emrealp’tan bir yazı ile cellat ve darağacı istendi! İnfazların İmralı’da yapılacağı 1,5 ay önceden cezaevi müdürüne bildirildi. İmralı Adası’nda 50’nin üzerinde çukur kazıldı.
15 Eylül 1961’de kararlar açıklandı. MBK, idamları 4 saat içinde tasdik etti. Ne dosya ne gerekçeler okundu. Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun dışındakilerin idam cezaları son anda müebbede çevrildi.
İnfaz emri helikopterle İstanbul’a getirilip ada komutanlığına tebliğ edildi. Zorlu ve Polatkan 16 Eylül’de, Menderes 17 Eylül’de infaz edildi.
Menderes’in 16 Eylül sabahı, 30 kadar Equanil adlı uyku hapını içerek intihar ettiği söylendi. Adli Tabip Lütfü Tuncay’ın “İnfaza mâni hâli vardır” itirazına rağmen 17 Eylül’de “İdamında tıbbi engeli yoktur” diye rapor verildi! Menderes, komadan yeni çıkmış, nekahet dönemindeydi. Bir an önce asılabilmesi için, sağlıklı olduğuna dair rapor veren doktorlar “tıp cinayeti” işledi. İdam öncesi hukuka ve doktorluk ahlakına sığmayacak şekilde “genel muayene” adı altında, mesane kontrolü yapıldı!
Bütün dünyada idamlar sabaha karşı yapıldığı hâlde, Menderes öğleden sonra 13.21’de asıldı. Çektiği acıdan ve zayıflıktan ayakkabıları ayağından fırlamıştı. Fotoğraf için ikinci defa ipte sallandırıldı.
Defnedilirken vücudunda çok sayıda işkence ve sigara yanığı izleri vardı.
Menderes’in infazı, öğleden sonra saat 14.26’da tamamlandı. Yassıada Komutanı Tarık Güryay idamlara nezaret etti. MBK üyelerinden bazıları ve 100 kadar subay infazı izledi. Daha sonra bir parti vererek idamları kutladılar!
56 yıl sonra her yer Yassıada! Hapishanelerden gelen mesajlara, mahkeme salonlarındaki yargılamalara bakarsanız, “27 Mayıs devrimdir” diyen zihniyetin iktidarını görebilirsiniz! Sözcüleri, ‘hayatımın en mutlu günlerini yaşıyorum’ diyordu!
Yine de Adnan Menderes’in, ölüme yürümeden önce yazdığı mektubundaki şu satırlarla bitirelim: “Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Dirimden korkmayacaktınız. Ama simdi milletle el ele vererek, Adnan Menderes’in ölümü sizi ebediyete kadar takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir…’’
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment