Ali Emir Pakkan
Eski Yazıları
- Bayram, yeni sayfa
- TSK’nın genleri
- Devlete etki eden ajanlar, PKK, IŞİD ve diğerleri
- Turgut Özal ve karartma
- O bürokrat hapiste
- 93 Sivas, Başbağlar projeleri!
- Etlik’te mezarın bile hazırlanmışlardır senin!
- 24 Haziran seçimi ve kamyonlar
- Demirel ve demokratik kazanımlar
- Atıf Hoca’dan Ahmet Tuan Hoca’ya: Türkiye’nin utanç günleri
- Daha eski yazılarını gör...
11 Eylül’de akan kan 12 Eylül’de nasıl durdu?
12 Eylül’ü en iyi anlatan cümle Süleyman Demirel’e ait. 9. Cumhurbaşkanı, “11 Eylül’e kadar akan kan ne oldu da 12 Eylül’de duruverdi!? ” demişti.
Aslında bu sorunun cevabını en iyi kendisi biliyordu. Çünkü dönemin başbakanıydı. Askerin istediği bütün yetkileri vermişti. Sıkıyönetim vardı bazı illerde. Ama hayret, bir sağdan bir soldan insanlar ölmeye devam ediyordu. Ankara’nın göbeğinde bombalar patlıyordu!
12 Eylül darbesinin iki yönü vardı. Bir, Hazırlık; Darbeye 79’da karar verilmiş ama şartların olgunlaşması beklenmişti. Bu bir yılda kan gövdeyi götürdü! Binlerce genç hayatını kaybederken birileri elini oluşturuyordu. İki, İcra; Bayrak harekat planı ile yönetime el kondu; binlerce insan tutuklandı; hapishanede ve işkencede öldü, idam edildi!
Peki şartları kim olgunlaştırdı? Dönemin bakanlarından eski AP genel sekreteri Nahit Menteşe bir röportajda şu açıklamalarda bulunmuştu…
-Darbeye doğru bazı olaylar var. Terör tırmanıyor mesela. Bunların arkasında ne vardı?
Asker. Tabanı tutabilmek için mesela Kızılay’da bombalar patlatıyorlardı. Vecdi Gönül, Ankara valisi; ben, genel sekreterim. Bazı olaylar sebebi ile ihbar ediyoruz. Sıkıyönetim Komutanı Nihat Özer katiyen üzerine gitmiyor. Adana’da, Diyarbakır’da böyle.
-İstanbul’da yüz yerde bomba patlamış. Araştırmadınız mı bu nasıl oluyor diye?
Millî Eğitim’e, müsteşara telefon ettim, “Buraya kadar gelebilir misiniz?” “Efendim arabalarımız bağlı, her tarafta bombalar patlıyor.” dedi. Ben o zaman ‘bu iş bitecek herhâlde’ diye düşündüm. İki milletvekilimiz hakkında gensoru görüşmesi vardı. Korkut Özal grubunu davet ettim. MSP’nin o grubunu ikna ettik; fakat Kızılay’da bomba hareketleri devam ediyor. Kimse çıkamıyor, gidemiyor. 11 Eylül günü açtım telefonu Demirel’e, “Efendim Sezgin ile Kıratlıoğlu’nu kurtaracağız; ama devleti kurtaramayacağız.” dedim. Akşamüzeri konuta gittik. İhsan Sabri Bey, Evren’le konuşmuş. “Paşam, ihtilal mi yapıyorsunuz?” demiş. “Yok öyle şey!” cevabını almış.
-Terör eylemlerinin arkasında kim vardı?
Bu eylemlerin arkasında yine Silahlı Kuvvetler var. Kim kumanda zinciri kurdu ise onlar, yani Evren var.
-Asker mi patlatıyor bombaları?
Tabii, tabii.
-Sıkıyönetime rağmen olayların sürmesinin sebebi ne?
Sıkıyönetim, yani asker görevini yapmıyor.
-Maraş ve Çorum olaylarının arkasında kim vardı?
Alevi, Sünni ortamı teşvik eden gizli güçler, sırtlarını okşuyor, sokak hareketlerini meydana getiriyorlar. Kendiliğinden olmaz. Bu böyledir. İhtilali organize edenler bunları planlıyorlar. Şartları olgunlaştırmaya çalışıyorlar. ( Aksiyon Dergisi)
37 yıl geçti… Türkiye, vatandaşına tuzak kuran yapılarla hiç hesaplaşamadı… “11 Eylül’de akan kan, 12 Eylül’de nasıl durdu?” sorusunun cevabı net verilebilseydi, 28 Şubatlar, 15 Temmuz’lar olmazdı!
Eski bakan Menteşe, 2012’deki aynı röportajda, “Bugün Ortam yok. Ortam ve şartlar tahakkuk ettiğinde onlar darbeyi hazırlar ve yaparlar.” diyordu… Aynı öngörü ne yazık ki bugün de geçerli…
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment