Aile içi şiddetin nesiller boyu süren döngüsü nasıl kırılır?

Aile içi şiddetin nesiller boyu süren döngüsü nasıl kırılır?

Toplumun farklı sorunlarını masaya yatırmaya devam eden San Francisco merkezli “Ethnic Media Services” kuruluşu bu sefer aile içi şiddetin nasıl artış gösterdiğini ve bunları azaltmak için neler yapılacağını tartıştı. İnternet üzerinden düzenlenen etkinliğe katılan uzmanlar özellikle ailelerin ilgili kurumlarla irtibata geçerek neler yapılması gerektiğini konuşmasının önemime işaret etti. Zoom üzerinden düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan Pepperdine Üniversitesi Klinik Eğitim Direktörü LaTonya Wood, çoçukların yaşanan şiddet olaylarından büyük mağduriyetler yaşadığına dikkat çekti. Wood Daha önce çocukları ve ergenleri mağdur olarak değil, sadece aile içi şiddetin tanıkları olarak görüyorduk. Ancak aile içi şiddetin, sistemdeki herkesi etkileyen yakın bir aile sistemi içinde gerçekleştiğini biliyoruz.”dedi. 

“ÇOCUKLAR ERKEN YAŞTA ŞİDDETE MARUZ KALABİLİYOR”

Çocukların aile içi şiddete ne kadar erken maruz kalırlarsa ve bu durum ne kadar uzun sürerse bunun kötü sonuçlar doğurucağına vurgu yapan Wood, “Yürümeyi, konuşmayı ve tuvalet eğitimini öğrenme aşamasında olan bebekler ve küçük çocuklar aslında yaşadıkları şiddet eğilimini gösterebilir. Dillerinde bir gecikme veya konuşamama gibi sorunlar bir gösterge olabilir” şeklinde konuştu. 

Yine aynı şekilde aile şiddetine maruz kalan çocuklar okula gitme isteği olmayabilir diyen Wood, “Çocuklar gördüklerini model alırlar, problemler saldırganlık yoluyla çözülür, duygular saldırganlık yoluyla ifade edilir ve ihtiyaçlar saldırganlık yoluyla karşılanır şeklinde düşünebilirler.”

Şiddetsiz Gelecekler sivil toplum örgütünün Çocuk ve Gençlik Programının Direktörü Leiana Kinnicutt, aile içi şiddetten etkilenen tüm çocukların, bakıcıları, aileleri, toplulukları ve en önemlisi kültürleri ile olan ilişkileri bağlamında iyileşebileceğine vurgu yaparak “İyileşmeyi ve esenliği destekleyen beş koruyucu faktör belirledik: daha güvenli ve daha istikrarlı koşullar; sosyal, kültürel ve manevi bağlantılar; dayanıklılık ve büyüme zihniyeti; ebeveyn-çocuk etkileşimlerini beslemek; sosyal ve duygusal yetenekler.” Şeklinde sıraladı.

Ülke genelinde eğitimli ve kültüre duyarlı personel sıkıntısı olduğuna dikkat çeken Kinnicutt, toplumda iki dil bilen insanların az olduğunu ve sosyal hizmet programlarının daha fazla insana ulaşması gerektiğini kaydetti. 

EVİNDE SİLAH BULUNDURAN AİLELERDE AİLE İÇİ ŞİDDET YÜZDE 500 ARTIYOR

Silahlı şiddete son vermek amacıyla kurulan Brady United Ulusal Savunma ve Seferberlik Kuruluşu direktörlerinden Shikha Hamilton, silah bulunduran ailelerde şiddet riskinin arttığına dikkat çekti. Hamilton “Aile içi şiddet durumunda silah bulunması cinayet riskini yüzde 500 artırıyor. 4,6 milyon çocuk, kilitli veya denetimsiz silahlara erişimi olan evlerde yaşıyor. Çocukların yüzde 75’i evlerinde bir silahın nerede saklandığını biliyor… Silah tutan çocukların neden olduğu silah ölümleri, bir önceki yıla kıyasla COVID-19’un başlangıcında yüzde 31 arttı.”

“İNSANLAR YAKIN PARTNERLERİNİN ŞİDDETİNE MARUZ KALIYOR “

Hamilton, 2019’da yapılan bir araştırmaya göre 2005 ile 2014 yılları arasındaki kurbanların yüzde 20’sinin yakın partner şiddetiyle öldürüldüğünü ortaya çıkardığını hatırlattı. 

“Amerika’da 2014-2019 yılları arasındaki kitlesel saldırıların yüzde 60’ı ya aile içi şiddet saldırıları ya da aile içi şiddet geçmişi olanlar tarafından işlendi.”

“ETNİK GRUPLAR ARASINDA EN BÜYÜK ŞİDDETE MARUZ KALANLAR LATİN ASILLI KADINLAR OLDU”

Her üç Latin’den biri yaşamları boyunca aile içi şiddete maruz kaldığını kaydeden Hamilton, “Latin kadınlarının etnik gruplar içinde en fazla aile içi şiddete maruz kaldığını” belirtti. 

Hamilton’a göre ABD’de 14 ila 45 yaş arasındaki siyah kadınlar arasında en büyük ölüm nedeni kadın cinayeti. Ayrıca Siyah kadınların eşleri tarafından öldürülme riski beyazlara göre 2 kat daha fazla. Ayrıca 2004-2014 yılları arasında, 18 yaş üstü Asyalı kadın cinayetleri kurbanlarının yaklaşık yüzde 58’i, partnerleri tarafından öldürüldü.