Related Articles
Amerikalıların ikinci evi kütüphaneler
Şayet Türkiye’de yetişmiş biriyseniz kütüphaneler sizin için, içinde kitapların olduğu ve ders çalışmak için gidilen yer düşüncesi uyandırır.
Yıllar boyunca filmlere ve romanlara konu olan bir hadisedir köye kurulacak kütüphane. Genelde idealist bir öğretmenin köye gelişiyle başlar ve öğretmen onca uğraşın sonunda kütüphaneyi kurmayı başarır. Ancak hikayenin bundan sonrası anlatılmaz.
Oysaki olur da bu kütüphanelerden birine gidecek olursanız son dönem yazarların hiç biri bulunamaz. En son basılmış kitaplar ya Peyami Safa’ya ya da Reşat Nuri Güntekin’e aittir. Gerçek anlamda bir kütüphaneyi genelde insanlar üniversiteye gidince görür ancak yıllar boyunca uzak kaldıkları bu yerin hayatlarında önemli bir mekan olması yine de pek mümkün olmaz.
Amerika’da ise kütüphane ev ve okul dışında gidilebilecek üçüncü bir yer durumunda. Her mahallenin mutlaka en az bir tane kütüphanesi mevcut. İşin ilginç gelebilecek yanı, bu kütüphanelerin her yıl yeni kitaplar alarak kendilerini yenilemeleri.
Yani hiçbir mahallede, “kütüphane kuruldu, artık misyon tamamlandı, bundan sonrasını başkaları halleder” düşüncesi yok. Kütüphaneler alacakları kitapları kendileri belirlediği gibi bağış yoluyla da kitap temin ediyorlar. Fakat işin belki de en ilginç yanı kütüphane kartınız varsa ve son çıkan bir kitabı okumak istiyorsanız kütüphanenin bu kitabı sizin adınıza satın alması.
Ülkenin her yanındaki kütüphanelerde geçerli bir durum bu. İstediğiniz kitabın bulunmaması halinde çevre kütüphanelerden istenilerek getirtilmesi, eğer kimsede yoksa satın alınıp size okumanız için ödünç verilmesi.
New York veya Chicago’daki büyük kütüphaneler değil bahsettiğimiz, New Jersey’de New Brunswick veya Princeton’daki ya da Oregon Douglas County’deki halk kütüphaneleri.
Şayet bir halk kütüphanesine ilk gidişinizse sizden resimli bir kimlik ve o bölgede oturduğunuza dair belge isteniyor. Öğrenci olmanız durumunda öğrenci belgesi de işe yarıyor. Ardından kütüphane kartınızı alıp oturduğunuz bölgedeki bütün kütüphaneleri kullanabiliyorsunuz.
Tabii yaşınız 40’ı geçmiş ve hayatınızda hiç kütüphaneye gitmemişseniz bu sizin için pek de anlam ifade etmeyen bir durum olabilir. Ne var ki Amerika’da çocuklar daha okula başlamadan kendi mahallelerindeki kütüphanelere gitmeyi öğreniyorlar. Çocukları kütüphanelere çekmek için kimi zaman ücretsiz aktiviteler düzenleniyor, kimi zaman da belli bir yaş grubundakiler için kreş görevi görüyor.
Bütün bunların yanında kütüphaneler artık sadece kitaplarını ödünç vermiyor. Neredeyse her kütüphanenin kendine ait bir de DVD arşivi var. Şayet izlemek istediğiniz bir film varsa onu da ödünç alabiliyorsunuz. Çocuklar için çizgi filmleri ödünç alabildikleri kütüphaneler bu yüzden ayrı bir öneme sahip.
Kütüphanelerin DVD kuralları değişse de genellikle dört filmlik bir kota uyguluyorlar. Alınan dört filmin ikisini iki günde, diğer ikisini yedi günde geri vermeniz gerekiyor. Böylece ebeveynler çocukları için bir film seçtiklerinde kendileri için de bir film alabiliyorlar.
Çocuklar için aktiviteler, kitap ve film ödünç vermeleri dışında Amerika’daki kütüphanelerin başka özellikleri de var. Malum her milletten insanın yaşadığı bir yer olan Amerika’da İngilizce bilmeyenlerin hayatı çok da kolay olmuyor. Kütüphanelerde haftanın belirli günlerinde ücretsiz olarak İngilizce dersleri veriliyor. Belli bir süre bu dersleri başarıyla takip eden kişilere ise başvurularında kullanılmak üzere bir sertifika veriliyor.
Ülkedeki kütüphaneler her yaşa uygun olduğu için, emekli olmuş ve kitap okumayı seven veya sosyalleşmek isteyen vatandaşlar için de yine ücretsiz etkinlikler sunuyor. Bu etkinliklerden biri kitap kulübü. Kütüphaneye gidenlerin ayın belirli bir günü buluşarak yaptıkları bu kulüp toplantısında o ay için okunması seçilen kitap üzerine konuşuluyor ve kitap iyice inceleniyor.
Okulların kendilerine ait kütüphaneleri olsa da öğrenciler yine istedikleri zaman mahalle kütüphanelerini ders çalışmak için kullanabiliyor. Ayrıca kütüphanelerin bilgisayarlarından internete de bağlanmak mümkün. Bunlar için sadece kütüphane kartı almak yeterli.
Kısacası Good Will Hunting filminde de dendiği gibi Harvard’da verilen salt bilginin aynısını ücretsiz olarak Amerika’daki kütüphanelerden de edinebilirsiniz.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment