Kayyım’ın Zaman’da ilk sildirdiği yazı hangisi?

Kayyım’ın Zaman’da ilk sildirdiği yazı hangisi?

Zaman gazetesine Anayasa’nın 30. maddesini çiğneyerek hukuksuzca atanan kayyım heyetinin ilk icraatı, köşe yazarlarını silmek oldu. O yazılardan biri ise oldukça manidardı.

Zaman yazarı Nurullah Öztürk’ün ‘Psikolojik savaş aracı olarak medya’ başlıklı yazısı, Kayyım’ın ilk sildirdiği yazılar arasındaydı. İktidarın, kontrolünde tuttuğu ve “Havuz medyası” olarak adlandırılan medyayı nasıl  psikolojik savaş aracı olarak kullandığını anlatıyor.

İşte o köşe yasızı

PSİKOLOJİK BİR SAVAŞ ARACI OLARAK MEDYA

Medyanın tam teşekküllü psikolojik bir savaş ve propaganda aracı olarak kullanılması Hitler’in liderliğindeki Nazi partisi ile başlamıştır. Sinemaya varıncaya kadar tüm iletişim araçlarını iktidarının hizmetine sokan Hitler, aşama aşama Alman medyasının %96’lık bir kısmını ele geçirerek partisinin emrine vermiştir.   Hitlerden biraz ilerlediğimizde ABD’de McCarthy dönemi olarak adlandırılan dönemle karşılaşıyoruz. McCarthy döneminde toplum ve medya üzerinde inanılmaz baskı metotları denenmiş ve toplumsal kutuplaşma bilinçli olarak artırılmıştır. Medya ve reklam verenlere tehdit ve baskı yapılması, susturulması ve insanların muhbirliğe zorlanması bu dönemin unutulmazları arasındadır. ABD’de Vietnam savaşı sırasında iktidar yanlıları  savaşa itiraz eden medyayı halkın moralini bozmak ve savaşın kaybedilmesine yol açmakla itham etmişlerdir. Dünyaya  haber servisi yapan uluslararası  dört büyük ajansın toplam pazar payı %80’i bulmaktadır. Bu ajanslar işlerini yaparken o kadar ustalaşmışlar ki,bazı haberlerinde haber içerisinde haber vermektedir. CNN,FOX ,BBC gibi uluslararası medya ABD ve müttefiklerinin Irak işgali için kendi kamuoyu ve uluslararası camiaya yanıltıcı, yalan haberler servis ederek ikna görevini yerine getirmişlerdir. Maalesef ki kitle imha silahlarının olmadığı gerçeğini, kamuoyunun önemli bir kısmı hala bilmemekle birlikte bu yalan propaganda yüzünden yüz binlerce insan canından olmuştur. İktidarın amaçlarına ulaşmasında, medyanın gerçeklerin çarpıtılması ve yalanların algı paketi içinde  sunulması işine aracılık etmesi, kamerayı makineli tüfek gibi insanların üzerine doğrultup tehdit ve korkuyla kamu oyunu  ikna çalışması ,medya faaliyetine değil, kara propaganda tekniklerine girmektedir. Medyanın bir silaha dönüştürülmesi; kendisini,çalışanlarını ve markasını destek verdiği kurumlar da dahil olmak üzere toplumun tüm kesimleri nezdinde itibarsız,güvenilmez ve kullanım süresi kısıtlı bir aygıta dönüştürmektedir.

TÜRKİYEDE MEDYANIN DURUMU

Türkiye’de medyanın % 85’i propaganda aygıtına dönüştürülerek iktidar hedeflerinin gerçekleştirilmesinde kamuoyunun ikna edilmesi ve kendi kitlesine mesajların ulaştırılmasında aracılık hizmeti sunmaktadır. Ticari hedefleri ilk sıraya koyan medyanın durumu da, ticari hedeflerini realize ederkenki kullandığı yöntemler nedeniyle iktidar baskısı görmekte, istemeyerek de olsa ya sessiz kalarak ya da aktif olarak iktidar destekçiliği yapmaktadır. Medyada Televizyonlara kimlerin çıkmayacağı, kimlerin çıkacağı ve ne söyleyeceği önceden tespit edilmiştir. Tamamına yakını birer kara propaganda aygıtına dönüşen bu yapıya  ben YPM (Yalan propaganda merkezleri) diyorum. Propagandada amaç; iktidarın eylemlerini topluma kabul ettirmek ve onaylatmaktır. Propaganda savaşına aracılık eden savaşçılar ile iktidar arasında karşılıklı bir win-win anlaşması mevcuttur. Yıllardır çalıştığı halde bir Clio sahibi olamayanların çocukları okullarına son model X5, Q7’ler ile gidip gelmektedir. Haksız kazançta kritik eşiği aşanlar daha çok kazanma arzusu ile yanıp tutuşurken gözlerine hırs perdesi iner.   Hırsın kör ettiği insan tüm canlı ve cansızlar için  en tehlikeli yaratık haline dönüşür.

YPM’LER SINIRI AŞTI

YPM’ler  gayri insanileşme aşamasını geçerek ,muhalif ve eleştirel bakış açısına sahip, iktidarın yanlış eylemlerini onaylamayanları ötekileştirerek, gaddarca ve bütün insani özelliklerinden sıyrılarak, hatta iktidar nimetlerinden istifade etmek için insanlıktan istifa ederek, her türlü yalan, ötekileştirme, yalnızlaştırma ve iğrençleşme kampanyalarını pervasız ve vahşice uygulamaktadır. Psikolojik savaşın bir parçası da karşı tarafa isim, sıfat takma ve sınıflandırarak ayrıştırmadır.   Kendinden olmayanı ötekileştirme ve yalnızlaştırma aşamasının bir adım sonrası, kendisi gibi düşünmeyenlere yapılacak her türlü ahlaksızlığı, kötülüğü, küstahlığı ve zalimliği normal karşılamaktır. YPM’ler  iktidarlarının sürmesi için her türlü yalan ve çirkefliği pazara sürmektedir. Topluma  sunabileceği yalan kalmayan iktidarlar finali korku pazarlaması ile yapar. Korku toplumları örgütleyen ve kenetlendiren psikolojik faktörlerin ve pazarlamada insanı harekete geçiren dürtülerin başında gelir. Hastalık korkusu sağlıkta başarısızlık korkusu eğitimde, fiziksel görünüm tekstil ve fitness da, iktidar nimetlerinin elinden gidecek olması siyasette korku üzerinden pazarlanır. Nitekim ABD’de Irak’a saldırmak için kitle imha silahları yalanı ile kamuoyunu korkutmuş ve kenetlemiştir. YPM’ler (Yalan Propaganda Merkezleri) bütün imkanlara rağmen oldukça başarısız ve niteliksizdir. Tek şansları iktidarın deklare ettiği her şeye sorgusuz sualsiz  inanmaya hazır bir kitleye hitap ediyor olmalarıdır. İktidarın el değiştirmesi halinde YPM’lerin ne itibarı ne de sözüne itimat eden kalır. Havuza akan hortumlar kesildikten sonra, havuz uzun süre yakıt ikmali yapabilecek kapasiteye sahip olsa da en son çare olarak başvurdukları korkuları ile baş başa kaldıklarında yalnızlık ve korkuları yaşamlarını sona erdirebilir.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.