Related Articles
Sürecin sessiz tanığı: Tenkil Müzesi
Türkiye’nin rotası 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonları sonrasında değişmeye başladı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, ailesi ve 4 bakanının adının karıştığı yolsuzluk operasyonunu ‘darbe’ olarak niteleyip, operasyonları yapan polis ve savcıları görevden aldı. Türkiye hızla hukuk devleti olmaktan çıkarken, Erdoğan’ın hedefinde Hizmet Hareketi vardı. Devletin tüm gücünü kullanan Erdoğan, hâlâ bir çok noktası karanlık olan, darbeden ziyade kumpas olan 15 Temmuz’u ‘’Allah’ın bir lutfü’’ görüp, Hizmet Hareketi’ne karşı tenkil sürecini başlattı. KHK’larla yüzbinler işinden oldu, yaklaşık 1300 eğitim kurumu kapatıldı, onlarca yazılı ve görsel medya organına kilit vuruldu, legal işler illegal ilan edilip onbinler hapse atıldı. Zulmün zirve yaptığı 15 Temmuz sonrası işkence sıradan oldu. Soykırımı andıran günlerin yaşandığı döneme Tenkil dendi. Tenkil sürecinde yaşanan hukuksuzluklardan hayatını kaybedenlerden geriye kalanlar ise oluşturulan Tenkil Müzesi’nde sergileniyor. Müze, sürecin sessiz tanıdığı oldu.
17/25 Aralık 2013’te ailesi ve yakın çevresiyle birlikte yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvette suç üstü halinde yakalanan zamanın Başbakanı Tayyip Erdoğan, yargı ve polisin bu operasyonundan Hizmet Hareketi sempatizanlarını sorumlu tuttu. Tenkil kelimesi 15 Temmuz sonrası gündemimze girdi. Tenkil kelimesi sözlüklerde “Düşman veya zararlı kimseleri topluca ortadan kaldırma”, “Herkese ibret olacak bir ceza verme” ve “Uzaklaştırma” anlamlarında kullanılıyor. Soykırımı yerine kullanabileceğimiz bir kelime olan Tenkil, 15 Temmuz sonrası Hizmet Hareketi gönüllerinin yaşadıklarını en iyi anlatan kelime oldu.
Hukukun askıya alındığı, tek adam rejimine geçildiği Türkiye’de Hizmet Hareketi gönüllüleri türlü türlü zulümlere maruz kaldı. Bankasya’da hesabı olmak, MEB denetimindeki özel okulda çalışmak, Kimse Yok Mu derneğine bağışta bulunmak, Zaman Gazetesi abonesi olmak, hatta Digitürk üyeliğini iptal ettirmek bile ‘terör’ suçu sayıldı. Dünyanın hiçbir ülkesinde suç olması düşünülmeyecek bu faaliyetler, Erdoğan’ın ‘’Yeni Türkiyesi’’nde hem de terör suçuydu. Ortada ne şiddet ne de silkah vardı. Resmen düşman hukukunun uygulandı. Hukuksuzluk hukuk oldu. Gözaltında işkence sıradan oldu. Basın Saray’ın emrine girdiği için hukuksuzluklar yazılmadı. Bir nefret söylemi olan ‘F.TÖ’ kelimesi türetildi.
Almanya merkezli kurulan Tenkil Müzesi Derneği, zulüm sürecinde yaşananların sergilendiği Tenkil Müzesi’ni oluşturdu. Süreçte hayatını kaybedenlerden geriye kalan sembol eşyalar müzeye ulaştırıldı. Gözaltında gördüğü işlenceler sonunda hayatını kaybeden öğretmen Gökhan Açıkkollu, 15 Temmuz sonrası hayatını kaybeden ilk isim oldu. Gökhan Öğretmen’den geriye ehliyeti, saati ve kırılmış gözlüğüyle, eşinin yazdığı not kaldı. Bu değerli eşyalar Tenkil Müzesi’nde yerini aldı.
Cezaevinde ölüme gönderilen Doç Ahmet Turan Özcerit, Kur’an Kursu hocası Nesrin Gençosmanoğlu, İngilizce öğretmeni Halime Gülsü hapishanede bilinçli şekilde ölüme gönderildi. Geriye kalan eşyaları aileleri tarafından Tenkil Müzesi’ne ulaştırıldı. ‘Kara Efe’ Ahmet Burhan Ataç’ın pasaportu, oyuncakları ve uçak bileti müzede yerini aldı. Dönemin sembol isimlerinden biri de Prof Dr Haluk Savaş’tı. Cezaevinde kanser olan Prof Savaş, KHK’lara karşı verdiği hukuk mücadelesiyle öne çıktı. Yurt dışında tedavi olmasına aylarca izin verilmedi. ‘’Ülkemde öleceğim’’ diyen Haluk Savaş’tan geriye kalan pasaportu ve mavi tişörtü başta olmak üzere eşyaları müzeye ulaştırıldı. Yine umuda çıkan yolculukta Meriç ve Ege’de hayatını kaybedenlerden geriye kalanlar da müzeye sergileniyor.
Tenkil sürecinde yaklaşık 600 kişi hayatını kaybetti. Tenkil Müzesi’ne şu ana kadar Tenkil’e uğrayan 300 kadar kişinin 1000’e yakın eşya ve objesi ulaştırıldı. Bu eşya ve objeler 55 stantta sergileniyor. Tenkil Müzesi Derneği, Türkiye’de yaşanan zulümleri duyurma adına Avrupa’nın önemli merkezlerinde 4 sergi açtı. Brüksel, Avrupa Parlamentusu, Belçika Limburg ve Almanya Kassel’de sergi yapıldı.
Destek ve tanıtım programı 18 Eylül’de
Tenkil Müzesi Derneği, Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlal ve mağduriyetlerini duyurabilmek için destek ve tanıtım buluşması organize ediyor. Aralarında Herkül Milas, Enes Kanter, Emine Eroğlu, Yüksel Kaya, Tarık Toros, Vedat Demir, Kerim Balcı, Erkam Tufan, Abdullah Aymaz, Mehmet Ali Uludağ, Betül Alpay, Tuba ve Cevheri Güven, Sevinç Özarslan, Hasan Cücük, merhume Halime Gülsu’nun annesi Zeynep Gülsu gibi isimlerin katılacağı program 18 Eylül 2021 Cumartesi akşamı gerçekleştirilecek. Moderasyonunu gazeteci Metin Yıkar’ın yapacağı programda Tenkil Müzesi Derneği’nin ‘Sanal Müze’ ve ‘Tenkil Hafıza Merkezi’ (www.tenkilmemorial.org) çalışmalarına destek istenecek.