WSJ-BM Genel Sekreteri sığınmacılara ilişkin sıkıntılara dikkat çekiyor

WSJ-BM Genel Sekreteri sığınmacılara ilişkin sıkıntılara dikkat çekiyor

Suriye’nin silah stokları konusunda uluslararası endişelerin alevlendiği haftanın ardından Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun, ülkedeki çatışmalarda kimyasal silah kullanılmasının insanlığa karşı büyük suç olacağı konusunda Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı uyardı.

Ban’ın yorumları, Türkiye’nin sığınmacı krizinin idare edilmesi ve Suriye ile olan 910 kilometrelik sınırının güvenliğinin sağlanması konusunda uluslararası topluma yardım çağrıları yaptığı bir dönemde ve Suriye konusundaki görüşmeler için Türkiye’yi ziyareti sırasında geldi.

Ban, Türkiye’nin sınır kasabası İslahiye’deki mülteci kampında gazetecilere, “Her şeyden önce şiddetin durması gerekiyor.” dedi.

Uluslararası topluma Suriye konusunda birlik olma çağrısı yapan ve Devlet Başkanı Beşar Esad’ı hiçbir koşul altında kimyasal silahları kullanmaması konusunda uyaran Ban, “Askerî yaklaşım, sokakları daha fazla kanla, böylesi kampları da daha fazla gözyaşıyla doldurur.” dedi. Ban, hafta başlarında Suriye liderine bir mektup gönderdiğini ve Esad’a bu tip silahları kullanmaması yönündeki uyarılarını yinelediğini söyledi.

Ban, cuma günü için planlanan diğer toplantılarda, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile insani yardımların daha koordineli bir şekilde yapılması konusunu görüşeceklerini söylemişti. BM Genel Sekreteri Ban, uluslararası toplumun yardımı olmaksızın kampları tek başına ayakta tutmanın, Türkiye için sorun yaratacağı konusunda da uyarıda bulundu.

Türkiye Dışişleri Bakanlığından bir yetkili, “Uluslararası topluma ihtiyaçlarımız konusunda bir liste sunduk. Diğer insani yardımların yanı sıra para, prefabrik evler, mutfak takımları, battaniye ve gıda talep ediyoruz. Ancak birçok ülke, ekonomik durumunun ardına sığınıyor.” dedi.

Ban, ziyaretini, Hollanda’nın cuma günü iki adet Patriot füze savunma bataryası ve 360 kişiden oluşan askerî birliğini, Suriye’den gelecek olası saldırılara karşı Türkiye’yi koruma amacı taşıyan NATO misyonu kapsamında Türkiye’ye konuşlandırılmasını kabul ettiği bir dönemde yaptı. Hollanda kabinesinin onayının ardından Hollanda’nın devlet televizyonu NOS’a açıklama yapan Savunma Bakanı Jeanine Hennis-Plasschaert, Patriotların ve askerî birliklerin beş-altı hafta içinde Türkiye’ye gönderileceğini ve bir yıllık bir süre zarfında burada kalacağını bildirdi.

Bir önceki gün Alman kabinesi, Almanya’ya ait iki füze bataryasının Türkiye’ye konuşlandırılmasını onaylamıştı. NATO yetkilileri ve diplomatlar, perşembe günü ABD’nin de iki adet füze bataryası sağlamasının beklendiğini belirtti. ABD’nin sağladığı füze bataryalarıyla beraber toplam sayı altı olacak ancak bu, Türkiye’nin başlangıçta talep ettiğinden daha az bir alanı kapsıyor.

Türkiye sınır güvenliği konusunda endişelenirken, sığınmacı akınıyla başa çıkmaya çalışıyor. Ban, Türkiye’nin hâlihazırda Suriye sınırındaki 14 kampta 136 bin Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığını, 70 bininin ise Türk halkı arasında yaşadığını söyledi.

Türkiye, iki ilave kamp daha inşa ederken sınırın Suriye tarafında sıkışıp kalan binlerce Suriyeli Türkiye’ye geçmek için bekliyor.

Ban, “Temmuz ayından bu yana mültecilerin sayısının üç katına çıktığını gördük ve bu sayı artmaya devam ediyor. Korkarım, Suriye’deki şiddet, herhangi bir artış belirtisi gösterirse mülteci sayısında önemli bir artışa neden olacaktır.” dedi.

Türk kamplarının düzenli sıralı beyaz çadırlarının 110 kilometre uzağında, Türkiye’nin sınır ili Hatay’ın Bükülmez köyünün hemen karşısında bulunan Suriye’nin Atme kasabasında yaklaşık 25 bin Suriyeli mülteci yaşıyor. Bunların yaklaşık 12 bini çok kötü koşullar içerisinde Türk sınırında bir kampta kalıyor ve Türk kamplarına yerleştirilmeyi bekliyor.

Türkiye, mülteciler konusunda destek ararken çatışmaların başlangıcından bu yana BM ve uluslararası yardım kuruluşlarına mesafeli durdu ve Türk hükûmetinin, mülteci sorununa müdahale konusu üzerindeki kontrolünü sürdürdü.

BM ve uluslararası kuruluşlar, mültecilerin kayıtlarını yaparak ve Kızılay tarafından kurulan kamplara yardım tedarik ederek danışman gibi görev yaptı. Türkiye, şimdiye kadar Suriyeli mülteciler için 450 milyon dolar harcadı.

Dışişleri Bakanlığından bir yetkili, “Bunlar ulusal kamplar fakat biz başından beri uluslararası kuruluşlarla yakın iş birliği içindeydik.” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da konuşmalarında sık sık belirttiği gibi Türkiye’nin mülteci politikasına göre Türkiye’deki Suriyeliler, “mülteci” olarak değil “Suriyeli misafirler” veya “Suriyeli dostlarımız” diye sınıflandırılıyor.

Türk mülteci politikasına göre sadece Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin vatandaşları, yasal mülteci statüsü veya Türkiye’ye resmî sığınma hakkı kazanabiliyor. Bu durum, Suriyelilerin bazı mülteci haklarından faydalanmalarını ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği aracılığıyla üçüncü bir ülkeye iltica başvurusunda bulunmalarını önlüyor. Bazı Suriyeliler, Türkiye’nin Yunanistan ile sınırından tehlikeli geçişler için binlerce dolar ödeyerek Avrupa’ya yasa dışı yollardan geçiş imkânı arayışında.

Sınırlarındaki baskıya rağmen Türkiye, ekim ayında krizin başlangıcında söylediği 100 bin mültecilik “psikolojik limitine” ulaştı fakat hükûmet, barınak arayan Suriyeliler için sınırları açma politikasına devam edeceğine söz verdi.

Atme kampındaki çoğu çadırı Türkiye tedarik ederken gıda ve erzak yardımı yapmayı da sürdürüyor. Türkiye, kamptaki güvenlik durumunun dramatik bir şekilde değişmesi hâlinde mültecilerin Türkiye’ye girişine izin vereceğini söyledi.

Kamp sakinleri, geçen hafta Suriye’ye ait bir savaş uçağının Atme’deki bir hedefi vurmak üzere geldiğinde Türkiye’ye geçişlerinin engellendiğini söylüyor.

Beş çocuğunu kampta ısıtmakta zorlanan 39 yaşındaki Amina İbrahim şunları söylüyor: “Savaş uçağı Atme’ye geldiğinde çok korktuk. Türk sınırına koştuk. Türk jandarması, sadece sınırda beklememize izin verdi fakat ‘Türkiye yok, Türkiye yok.’ dedi.” Amina ve çocukları aralık yağmurunda plastik terlik giyiyorlardı ve çorapları yoktu.

Amina, “Türkiye’ye gidemiyoruz fakat Suriye’ye de gidemeyiz.” dedi.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.