CHRISTIANE AMANPOUR: AK Parti Milletvekili Şaban Dişli ile görüşeceğiz. Sayın Dişli, Başbakan’ın bu problemi nasıl çözeceği hakkında ne söyleyebilirsiniz?
DİŞLİ: Protestoların kısa süre içinde bitmesini bekliyoruz. Çevreciler ve devletten talepleri olanları teröristlerden ayırmaya çalışıyoruz şu anda. Başbakan, bugün insanlara “Durun, konuşalım. Ekonomimize, küçük iş yeri sahiplerine, otellerimize ve turizmimize zarar veriyorsunuz.” dedi. Gençler, aktörler ve talepleri olanlarla konuşacağını söyledi. Bu önümüzdeki grup çevreciler ve normal halk değil, bu protestoyu kullanarak bir kaos yaratıp polise molotofkokteylileri atan başka gruplar. Neredeyse her şeye zarar veriyorlar. İstanbul Valisi sosyal medyayı ve televizyonları kullanarak Gezi Parkı’ndaki ve Taksim’deki insanlara orada kalabileceklerini söyledi, “Kendinizi teröristlerden ayrıştırmaya çalışın.” dedi.
AMANPOUR: Hükûmet Park’a polis müdahalesi olmayacağını söyledi ama bir saat kadar önce televizyonda biber gazı ve polis varlığı gördük, buna ne yorumda bulunacaksınız?
DİŞLİ: Hayır daha önceden söylenmiş şeyler tamamıyla yapılıyor şu anda. İnsanlara kendilerini teröristlerden ayrıştırmalarını söyledik. Terörist gruplar tarafından kullanılıyorlar. Bu grup herkesle savaş hâlinde, bankalarla, halka ait binalarla, polisle. En önce bu insanları diğer barışçıl grupla ayırmamız lazım. Başbakan bugün evlerinize gidin temsilcilerinizle konuşalım dedi. İşlerin böyle devam etmesine izin veremeyiz. AB’ye katılmak için müzakere yapan bir ülkeyiz. Bu tip şeylerle nasıl başa çıkacağımızı biliyoruz. İlk gün neredeyse herkes polisin aşırı güç kullanımı için özür diledi. Polise saldırıya uğramadıkları takdirde hiçbir şey yapmaması emredildi. Temsilcilerle görüşmeden sonra işler böyle gidemez. Occupy New York, Occupy London olaylarıyla nasıl başa çıkardınız? Bunu durdurmalıyız çünkü aksi takdirde ekonomimizin, halkımızın morali bozulur. Biz demokratik olarak seçilmiş bir hükûmetiz. Bu seçimler bütün uluslararası gözlemciler tarafından izlendi, adil olduğu söylendi.
AMANPOUR: Sanırım kimse Türkiye’deki adil seçimleri reddetmiyor. Erdoğan, neredeyse yüzde 50 oy aldı. Zaferi açık ve sağlam ama aşırılıkçılar, teröristler hakkında konuşuyor. Bu bana bu insanların ne olduğuna dair abartılı bir tanımlama gibi geldi. Size sormak istiyorum, Erdoğan için oy kullananların bile gittikçe otoriterleşen bir Başbakan’ın yükünü hissettiğini kabul ediyor musunuz?
DİŞLİ: Bu, uluslararası medyanın yarattığı bir imaj.
AMANPOUR: Hayır, orada olanların söylediği bir şey.
DİŞLİ: Erdoğan, her zamanki Erdoğan. Belediye Başkanı iken de böyleydi. Daha sonra da hâlâ aynı Erdoğan. İnsanları elli altmış yaşından sonra değiştiremezsiniz. Bu yeni bir Erdoğan değil. AKP hükûmeti insanlara çok açık oldu. Muhalefet partileri, Erdoğan’ın diktatör olduğunu söylediğinden beri Avrupa ve şimdi de uluslararası medya da böyle bir imaj yaratmaya çalışıyor. O öyle değil. Bütün uluslararası liderlerle görüşüyor. Uluslararası medya, bu imajı yaratmaya çalışıyor. Bu, Türk ekonomisi için kötü. Bütün ekonomiler için kötü.
AMANPOUR: Son bir soru. Başbakan, bunun, “Türk baharı” olmadığını söyledi. Siz AKP içinde bunun çok daha büyük bir zorluğa dönüşmesinden endişe duyuyor musunuz?
DİŞLİ: Hayır, çünkü nihayetinde size söylediğim o muhalif grup dışında. Onlar her zaman istemiyoruz diyorlar, “İstanbul’da üçüncü köprü istiyor musunuz?” diyoruz “Hayır”, diyorlar. “Kanal istiyor musunuz?” “Hayır”. Tek söyledikleri istemiyoruz. Çevrecilerin talepleri karşılanmalı. Elbette mesajlarını aldık. Elbette halkın gücünü biliyor ve güveniyoruz. İktidara böyle geldik. Anladık. Mesajı aldık. İnsanlara Erdoğan yurt dışındayken Başbakan Vekili tarafından söylendi. Bir haftadır her vesileyle parti toplantısında, kabine toplantısında her yerde durumu tartışıyoruz. Uluslararası…
AMANPOUR: Sayın Dişli bize katıldığınız için teşekkürler.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment